İntimate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İntimate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Intimate kelimesinin Türkçe anlamı:

Intimate kelimesi, kişisel, samimi veya özel anlamlar içeren bir kelime olarak kullanılır.

Örnek cümleler:

1. She shared some intimate details about her personal life. (O, kişisel hayatıyla ilgili bazı samimi detaylar paylaştı.)
2. The couple had an intimate dinner at home. (Çift, evde samimi bir akşam yemeği yedi.)
3. He had an intimate knowledge of the subject. (O, konuda samimi bir bilgiye sahipti.)
4. The artist’s work had an intimate quality that spoke to the viewer. (Sanatçının işi, izleyiciye konuşan samimi bir nitelik taşıyordu.)
5. They enjoyed an intimate conversation over a cup of coffee. (Bir fincan kahve üzerine samimi bir sohbetten zevk aldılar.)
6. She felt uncomfortable when her boss became too intimate with her. (Patronu onunla çok samimi olduğunda rahatsız hissetti.)
7. The book provided an intimate look into the author’s life. (Kitap, yazarın hayatına samimi bir bakış sağladı.)
8. The couple shared an intimate moment on the beach. (Çift, plajda samimi bir anı paylaştı.)
9. She had an intimate relationship with her partner. (O, partneriyle samimi bir ilişkisi vardı.)
10. The movie portrayed the intimate details of a complicated relationship. (Film, karmaşık bir ilişkinin samimi detaylarını tasvir etti.)
11. The hotel offered a room with an intimate atmosphere. (Otel, samimi bir atmosfere sahip bir oda sundu.)
12. The therapist created an intimate setting to help the patient feel comfortable. (Terapist, hasta rahat hissetsin diye samimi bir ortam oluşturdu.)
13. The song had an intimate quality that touched the listener’s heart. (Şarkı, dinleyicinin kalbini dokunan samimi bir nitelik taşıyordu.)
14. She shared an intimate moment with her best friend. (En iyi arkadaşıyla samimi bir anı paylaştı.)
15. The couple enjoyed an intimate dance together. (Çift, birlikte samimi bir dansın keyfini çıkardı.)
16. The artist’s paintings had an intimate connection to her personal experiences. (Sanatçının tabloları, kişisel deneyimlerine samimi bir bağlantı taşıyordu.)
17. She felt uncomfortable with the intimate questions the interviewer asked. (Mülakatçının sorduğu samimi sorular onu rahatsız etti.)
18. The play offered an intimate portrayal of a family’s struggles. (Oyun, bir ailenin mücadelesinin samimi bir tasvirini sundu.)
19. The couple enjoyed an intimate picnic in the park. (Çift, parkta samimi bir piknik yaptı.)
20. The memoir provided an intimate glimpse into the author’s life. (Anı kitabı, yazarın hayatına samimi bir bakış açısı sundu.)

Türkçe karşılıklar:

1. O, kişisel hayatıyla ilgili bazı samimi detaylar paylaştı.
2. Çift, evde samimi bir akşam yemeği yedi.
3. O, konuda samimi bir bilgiye sahipti.
4. Sanatçının işi, izleyiciye konuşan samimi bir nitelik taşıyordu.
5. Bir fincan kahve üzerine samimi bir sohbetten zevk aldılar.
6. Patronu onunla çok samimi olduğunda rahatsız hissetti.
7. Kitap, yazarın hayatına samimi bir bakış sağladı.
8. Çift, plajda samimi bir anı paylaştı.
9. O, partneriyle samimi bir ilişkisi vardı.
10. Film, karmaşık bir ilişkinin samimi detaylarını tasvir etti.
11. Otel, samimi bir atmosfere sahip bir oda sundu.
12. Terapist, hasta rahat hissetsin diye samimi bir ortam oluşturdu.
13. Şarkı, dinleyicinin kalbini dokunan samimi bir nitelik taşıyordu.
14. En iyi arkadaşıyla samimi bir anı paylaştı.
15. Çift, birlikte samimi bir dansın keyfini çıkardı.
16. Sanatçının tabloları, kişisel deneyimlerine samimi bir bağlantı taşıyordu.
17. Mülakatçının sorduğu samimi sorular onu rahatsız etti.
18. Oyun, bir ailenin mücadelesinin samimi bir tasvirini sundu.
19. Çift, parkta samimi bir piknik yaptı.
20. Anı kitabı, yazarın hayatına samimi bir bakış açısı sundu.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.