İntertwine İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İntertwine İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Intertwine Nedir?

Intertwine kelimesi “birbirine dolanmak, örülmek, iç içe geçmek” gibi anlamlara gelir.

  1. The branches of the trees were intertwined with each other. (Ağaçların dalları birbirine dolanmıştı.)
  2. The two stories are intertwined and have a common ending. (İki hikaye birbirine dolanmış ve ortak bir sona sahiptir.)
  3. The dancers intertwined their hands and moved gracefully. (Dansçılar ellerini birbirine doladılar ve zarifçe hareket ettiler.)
  4. The roads were so intertwined that we got lost several times. (Yollar o kadar birbirine dolandı ki birkaç kez kaybolduk.)
  5. The vines were intertwined on the trellis. (Asmalar sarmaşık üzerinde birbirine dolanmıştı.)
  6. The two cultures were intertwined through centuries of trade. (İki kültür yüzyıllar boyunca ticaret yoluyla birbirine dolandı.)
  7. The wires were intertwined and it was hard to separate them. (Kablolar birbirine dolanmıştı ve ayırmak zordu.)
  8. The lives of the characters were intertwined in a complex web of relationships. (Karakterlerin hayatları, ilişkilerin karmaşık bir örgüsünde birbirine dolandı.)
  9. The DNA strands were tightly intertwined. (DNA zincirleri sıkı bir şekilde birbirine dolanmıştı.)
  10. The stories of the two families were intertwined for generations. (İki ailenin hikayeleri nesiller boyunca birbirine dolanmıştı.)
  11. The two songs were intertwined to create a beautiful melody. (İki şarkı birbirine dolanarak güzel bir melodi oluşturdu.)
  12. The plot of the novel was intricately intertwined with the historical events of the time. (Romanın hikayesi zamanın tarihi olaylarıyla karmaşık bir şekilde örülmüştü.)
  13. The vines were so intertwined that they formed a natural archway. (Asmalar birbirine o kadar dolanmıştı ki doğal bir kemer oluşturdular.)
  14. The two teams’ histories are intertwined, as they have been rivals for decades. (İki takımın tarihleri birbirine dolanmış, çünkü yıllardır rakiplerdir.)
  15. The colors of the painting were intertwined to create a beautiful composition. (Resmin renkleri birbirine dolanarak güzel bir kompozisyon oluşturdu.)
  16. The plot and the characters’ lives were intertwined in a way that made the story more interesting. (Hikaye ve karakterlerin hayatları öyle birbirine dolandı ki, hikaye daha ilginç hale geldi.)
  17. The two cities were so intertwined that they shared the same customs and traditions. (İki şehir o kadar birbirine dolanmıştı ki aynı adetleri ve gelenekleri paylaştılar.)
  18. The two companies were intertwined through a series of mergers and acquisitions. (İki şirket bir dizi birleşme ve satın alım y

oluşturarak birbirine dolandı.)
19. The artist intertwined different textures and materials to create a unique piece of art. (Sanatçı farklı dokuları ve malzemeleri birbirine dolayarak benzersiz bir eser yarattı.)

  1. The paths intertwined in the park, creating a maze-like atmosphere. (Parkta yollar birbirine dolanarak labirent gibi bir atmosfer oluşturdu.)

(Türkçe karşılıklar koyu yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.