İntermittent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İntermittent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Intermittent Nedir?

Intermittent kelimesi Türkçe dilinde “ara sıra, kesik kesik, düzenli aralıklarla olan” gibi anlamlara gelmektedir. İngilizce dilinde ise “occurring at irregular intervals; not continuous or steady” şeklinde tanımlanır.

Örnek Cümleler:

  1. Intermittent rain showers are expected throughout the day. (Gün boyunca aralıklarla yağmur yağışı bekleniyor.)
  2. The patient complained of intermittent chest pain. (Hasta ara sıra göğüs ağrısı şikayeti ile geldi.)
  3. She had to deal with intermittent internet connection problems while working from home. (Evden çalışırken ara sıra internet bağlantısı sorunlarıyla başa çıkmak zorunda kaldı.)
  4. The museum has an intermittent schedule and is closed on certain days of the week. (Müze ara sıra ziyarete açık ve haftanın belirli günleri kapalıdır.)
  5. The power outage was intermittent and lasted for several hours. (Elektrik kesintisi aralıklarla oldu ve birkaç saat sürdü.)
  6. The car’s engine had an intermittent problem that was difficult to diagnose. (Arabanın motorunda teşhis etmesi zor bir aralıklı problem vardı.)
  7. The runner struggled with intermittent cramps during the marathon. (Koşucu maratonda aralıklarla kramp yaşadı.)
  8. The weather forecast predicts intermittent thunderstorms in the afternoon. (Hava tahmini öğleden sonra aralıklarla gök gürültülü sağanak yağışlar öngörüyor.)
  9. The company experienced intermittent financial difficulties throughout the year. (Şirket yıl boyunca ara sıra maddi zorluklar yaşadı.)
  10. The old car’s headlights had an intermittent flicker that made it difficult to see at night. (Eski arabanın farları aralıklarla yanıp sönen bir ışık veriyordu ve gece görüşü zorlaştırıyordu.)
  11. The traffic on the highway was intermittent and flowed smoothly most of the time. (Otoyoldaki trafik ara sıra kesintiye uğradı ve çoğu zaman sorunsuz akıyordu.)
  12. The

patient’s fever was intermittent, with periods of high temperature alternating with normal temperature. (Hastanın ateşi aralıklıydı, yüksek sıcaklık dönemleri normal sıcaklıkla sırayla geliyordu.)
13. The construction work caused intermittent noise disturbances for the residents nearby. (İnşaat çalışması yakındaki sakinler için ara sıra gürültü rahatsızlığına sebep oldu.)

  1. The hiker had to take breaks due to intermittent leg cramps. (Yürüyüşçü aralıklı bacak krampı nedeniyle ara vermek zorunda kaldı.)
  2. The internet connection was intermittent and caused delays in the online meeting. (İnternet bağlantısı ara sıra kesiliyor ve online toplantıda gecikmelere neden oluyordu.)
  3. The team’s performance was intermittent throughout the season, with some victories and some defeats. (Takımın performansı sezon boyunca aralıklıydı, bazı zaferler ve bazı mağlubiyetler yaşandı.)
  4. The restaurant had an intermittent service, with some dishes taking longer than others to arrive. (Restoranda ara sıra servis gecikmeleri yaşandı, bazı yemekler diğerlerinden daha uzun sürede geldi.)
  5. The flight had intermittent turbulence, making some passengers nervous. (Uçuşta aralıklı hava bozukluğu vardı ve bazı yolcuları tedirgin etti.)
  6. The company’s website was experiencing intermittent downtime, causing frustration for users trying to access it. (Şirketin web sitesi aralıklı olarak çöktü ve erişmeye çalışan kullanıcılar için hayal kırıklığı yarattı.)
  7. The medication had an intermittent effect on the patient’s symptoms, with some improvement but also occasional setbacks. (İlaç hastanın semptomlarında aralıklı etki yaptı, bazı iyileşmeler ancak ara sıra gerilemeler oldu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.