İnterminable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnterminable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Interminable

İngilizce anlamı: endless, never-ending, seeming to have no end

Interminable kelimesi “sonu gelmez, bitmek bilmeyen, sıkıcı ve uzun süren” anlamlarına gelir. Aşağıda bu kelimeyi kullanarak 20 örnek cümle verilmiştir:

  1. The interminable traffic jam made me late for my appointment. (Bitmek bilmeyen trafik sıkışıklığı randevuma geç kalmama sebep oldu.)
  2. The lecture on calculus seemed interminable to me. (Kalkülüs dersi bana sonu gelmez gibi göründü.)
  3. The interminable wait for the doctor made me anxious. (Doktor için bitmek bilmeyen bekleyiş beni endişelendirdi.)
  4. The interminable rain ruined our picnic plans. (Bitmek bilmeyen yağmur piknik planlarımızı mahvetti.)
  5. The interminable flight left me exhausted. (Bitmek bilmeyen uçuş beni yorgun bıraktı.)
  6. The interminable speech put the audience to sleep. (Bitmek bilmeyen konuşma izleyicileri uykuya daldırdı.)
  7. The interminable meeting made me wish I had stayed home. (Bitmek bilmeyen toplantı benim evde kalmış olmayı dilediğimi hissettirdi.)
  8. The interminable line at the amusement park made me regret coming. (Eğlence parkındaki bitmek bilmeyen kuyruk gitme kararımı pişmanlıkla karşılamama neden oldu.)
  9. The interminable winter made me long for spring. (Bitmek bilmeyen kış, baharın özlemini hissettirdi.)
  10. The interminable delays at the airport made me miss my connecting flight. (Havaalanındaki bitmek bilmeyen gecikmeler bağlantı uçuşumu kaçırmama sebep oldu.)
  11. The interminable cleaning task made me wish for a cleaning service. (Bitmek bilmeyen temizlik işi beni temizlik hizmeti aramak için pişman etti.)
  12. The interminable traffic on the highway made me wish for a helicopter. (Karayolundaki bitmek bilmeyen trafik beni bir helikopter arayışına sevk etti.)
  13. The interminable game of Monopoly made me lose interest. (Monopoly oyunundaki bitmek bilmeyen oyun benim ilgimi kaybettirdi.)
  14. The interminable school day made me count the minutes until the bell rang. (Okuldaki bitmek bilmeyen gün, zil çalana kadar her dakikayı saymama neden oldu.)
  15. The interminable argument with my spouse made me want to scream. (Eşimle bitmek bilmeyen tartışma beni çığlık atmaya teşvik etti.)
  16. The interminable shopping trip made me wish for online shopping. (Bitmek bilmeyen alışveriş gezisi beni online alışveriş yapmak isteyecek hale getirdi.)
  17. The interminable journey to the

destination made me question my decision to travel. (Bitmek bilmeyen seyahat, seyahat etme kararımı sorgulamama neden oldu.)
18. The interminable wait for the train made me miss my appointment. (Tren için bitmek bilmeyen bekleyiş, randevumu kaçırmama neden oldu.)

  1. The interminable scrolling through social media made me realize I was wasting my time. (Sosyal medyada bitmek bilmeyen kaydırmalar, zamanımı boşa harcadığımı fark etmemi sağladı.)
  2. The interminable construction noise next door made it impossible for me to concentrate. (Bitmek bilmeyen yan taraftaki inşaat gürültüsü, konsantre olmamı imkansız hale getirdi.)

Not: Renkli yazı etiketi (HTML renk kodları) önerilmez, zira bu özellik bazı kullanıcılar tarafından okunması zor ve rahatsız edici bulunabilir. Bunun yerine, kalın veya italik yazı gibi daha az göze çarpan yöntemler kullanılabilir.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.