İnterference İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnterference İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Interference

Interference is the act of interfering or obstructing something, causing disturbance or interruption. It can refer to physical phenomena like waves, electromagnetic signals, or sound waves, as well as interference caused by humans in various fields like politics, sports, or relationships.

Here are 20 examples of how to use “interference” in sentences:

1. The radio reception was poor due to the interference of other frequencies.
   (Radyo alımı diğer frekansların müdahalesi nedeniyle zayıftı.)

2. The sports officials penalized the team for the coach’s interference.
   (Spor yetkilileri, antrenörün müdahalesi nedeniyle takıma ceza verdi.)

3. The government accused the neighboring country of interference in their election.
   (Hükümet, komşu ülkenin seçimlerine müdahale etmekle suçladı.)

4. The professor demonstrated the interference pattern of light waves.
   (Profesör ışık dalgalarının müdahale desenini gösterdi.)

5. The police arrested the man for interference with a police investigation.
   (Polis adamı bir polis soruşturmasına müdahale etmekle suçladı.)

6. The noise from the construction site caused interference with the neighbor’s sleep.
   (Yapı alanından gelen gürültü, komşunun uyku düzenini bozdu.)

7. The CEO complained about the board’s interference in his management decisions.
   (CEO, yönetim kararlarına yönetim kurulunun müdahalesinden şikayet etti.)

8. The referee warned the coach about his interference on the field.
   (Hakem, antrenörün sahada müdahalesi konusunda uyardı.)

9. The experiment showed the interference of two sound waves of different frequencies.
   (Deney, farklı frekanslara sahip iki ses dalgasının müdahalesini gösterdi.)

10. The interference of the crowd prevented the police from reaching the accident site.
    (Kalabalığın müdahalesi, polisin kazaya ulaşmasını engelledi.)

11. The politician accused the media of interference in his personal life.
    (Siyasetçi, medyanın özel yaşamına müdahale etmekle suçladı.)

12. The satellite signal was disrupted by the interference of solar flares.
    (Uydu sinyali, güneş patlamalarının müdahalesiyle kesildi.)

13. The teacher prohibited any interference during the exam.
    (Öğretmen, sınav sırasında herhangi bir müdahaleyi yasakladı.)

14. The scientist observed the interference of electromagnetic waves in the lab.
    (Bilim adamı laboratuvarda elektromanyetik dalgaların müdahalesini gözlemledi.)

15. The interference of the parents affected the children’s decision-making process.
    (Ebeveynlerin müdahalesi, çocukların karar verme sürecini etkiledi.)

16. The band’s performance was affected by the interference of the faulty sound system.
    (Grubun performansı, arızalı ses sisteminin müdahalesiyle etkilendi.)

17. The employer accused the union of interference in the hiring process.
    (İşver

18. The court ordered the company to stop its interference in the competitor’s business.
    (Mahkeme, şirketin rakibinin işine müdahalesini durdurmasını emretti.)

19. The interference of the wind made it difficult to fly the drone.
    (Rüzgarın müdahalesi, drone uçurmayı zorlaştırdı.)

20. The therapist advised the couple to avoid interference from their families in their marriage.
    (Terapist, çiftin evliliklerinde ailelerinin müdahalesinden kaçınmalarını önerdi.)