İnterfere İn İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnterfere İn İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Interfere İn İle İlgili Cümleler

Interfere, bir şeyin doğal işleyişini veya işlevini engelleyerek müdahale etmek anlamına gelir. İşte İngilizce cümle içinde kullanımı ve Türkçe karşılıkları:

1. He didn’t want to interfere with their plans.


(Terbiyeli kalmak istedi ve planlarına karışmadı.)

2. I don’t want to interfere in your personal life.


(Senin özel hayatına karışmak istemiyorum.)

3. The loud noise interfered with my concentration.


(Yüksek ses konsantrasyonumu bozdu.)

4. Don’t interfere with the experiment while it’s in progress.


(Deneysel çalışma devam ederken müdahale etme.)

5. The referee warned the player not to interfere with the other team’s play.


(Hakem, diğer takımın oyununa müdahale etmemesi için oyuncuya uyarıda bulundu.)

6. I can’t concentrate with all this noise interfering.


(Tüm bu gürültü müdahale ettiği için konsantre olamıyorum.)

7. The government was accused of interfering in the election process.


(Hükümet, seçim sürecine müdahale etmekle suçlandı.)

8. She was angry because her mother always interferes in her love life.


(Annesinin sürekli aşk hayatına müdahale etmesi yüzünden öfkeliydi.)

9. The interference of the parents made it difficult for the couple to make their own decisions.


(Ebeveynlerin müdahalesi çiftin kendi kararlarını vermesini zorlaştırdı.)

10. The poor weather conditions interfered with our travel plans.


(Kötü hava koşulları seyahat planlarımıza müdahale etti.)

11. I hope I’m not interfering with your work.


(Umarım işinize müdahale etmiyorumdur.)

12. The radio signal was being interfered with by other electronics in the room.


(Radyo sinyali, odadaki diğer elektronik cihazlar tarafından müdahale ediliyordu.)

13. The teacher didn’t want the parents to interfere with the classroom dynamic.


(Öğretmen, sınıf dinamiklerine ebeveynlerin müdahale etmesini istemedi.)

14. She felt guilty for interfering in her sister’s relationship.


(Kardeşinin ilişkisine müdahale ettiği için suçluluk hissetti.)

15. The interference of the crowd made it difficult for the police to control the situation.


(Kalabalığın müdahalesi, polisin durumu kontrol etmesini zorlaştırdı.)

16. He didn’t want to interfere in the argument between his

friends.


(Arkadaşları arasındaki tartışmaya müdahale etmek istemedi.)

17. The interference of the media affected the outcome of the trial.


(Medyanın müdahalesi duruşmanın sonucunu etkiledi.)

18. The coach warned the parents not to interfere with the team’s training.


(Koç, takımın antrenmanına ebeveynlerin müdahale etmemesi konusunda uyardı.)

19. The interference of the government in the business sector was criticized by the public.


(Hükümetin iş sektörüne müdahalesi, halk tarafından eleştirildi.)

20. She wished her ex-husband would stop interfering in her life.


(Eski kocasının hayatına müdahale etmeyi bırakmasını diledi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.