İn Suspense İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İn Suspense İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Suspense

Suspense, beklenen bir şeyin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği hakkında belirsizlik veya endişe duyma durumudur.

1. The suspense was killing me (Endişe beni öldürüyordu)
2. The movie was full of suspense (Film, gerilim doluydu)
3. The author masterfully created suspense throughout the book (Yazar kitap boyunca ustalıkla gerilim yarattı)
4. The suspenseful music added to the tension of the scene (Gerilim dolu müzik, sahnedeki gerilimi artırdı)
5. I couldn’t take the suspense any longer and had to know what happened (Artık dayanamayarak ne olduğunu bilmek zorunda kaldım)
6. The suspenseful pause left the audience on the edge of their seats (Gerilim dolu duraklama, seyircileri koltuklarının kenarına oturttu)
7. The suspenseful ending left me with chills (Gerilim dolu son, beni ürpertti)
8. The suspenseful build-up made the climax all the more satisfying (Gerilim dolu hazırlık, doruk noktasını daha da tatmin edici kıldı)
9. The suspenseful atmosphere of the haunted house was spine-chilling (Hayaletli evin gerilim dolu atmosferi tüyler ürperticiydi)
10. The suspenseful twist in the plot took me completely by surprise (Hikayenin gerilimli dönüşü beni tamamen şaşırttı)
11. The suspenseful moment left us all holding our breath (Gerilimli an, hepimizi nefesimizi tutmaya zorladı)
12. The suspenseful scene had me on the edge of my seat (Gerilim dolu sahne beni koltuğumun kenarına oturttu)
13. The suspenseful mood of the book was maintained until the very end (Kitabın gerilimli havası, sonuna kadar korundu)
14. The suspenseful chase had my heart racing (Gerilim dolu kovalamaca, kalbimi hızlandırdı)
15. The suspenseful silence was broken by a sudden noise (Gerilim dolu sessizlik, aniden bir sesle bozuldu)
16. The suspenseful moment had us all guessing what would happen next (Gerilimli an, hepimizi ne olacağını tahmin etmeye zorladı)
17. The suspenseful storyline kept me hooked from beginning to end (Gerilimli hikaye, baştan sona kadar beni bağladı)
18. The suspenseful opening scene set the tone for the rest of the movie (Gerilim dolu açılış sahnesi, filmdeki diğer sahneler için tonu belirledi)
19. The suspenseful plot kept me guessing until the very end (Gerilimli hikaye, sonuna kadar ne olacağını tahmin etmeme neden oldu)
20. The suspenseful moment had me wondering if the hero would survive (Gerilim dolu an, kahramanın hayatta kalıp kalmayacağını merak etmeme neden oldu)

21. The suspenseful music score created a feeling of unease (Gerilim dolu müzik, bir huzursuzluk hissi yarattı)
22. The suspenseful scene had me second-guessing my assumptions (Gerilim dolu sahne, varsayımlarımı tekrar düşünmeme neden oldu)
23. The suspenseful moment had me at the edge of my nerves (Gerilim dolu an, sinirlerimin kenarında bıraktı beni)
24. The suspenseful atmosphere in the room was thick enough to cut with a knife (Odadaki gerilim dolu atmosfer kesilecek kadar yoğundu)
25. The suspenseful story had me holding my breath until the very end (Gerilim dolu hikaye, sonuna kadar nefesimi tutmama neden oldu)
26. The suspenseful build-up to the reveal was worth it (Açığa çıkarmaya yönelik gerilimli hazırlık buna değdi)
27. The suspenseful moment had me on the edge of my sanity (Gerilim dolu an, akıl sağlığımın kenarında bıraktı beni)
28. The suspenseful twist had me questioning everything I thought I knew (Gerilimli dönüş, bildiğim her şeyi sorgulama nedeni oldu)
29. The suspenseful scene was so intense I had to take a break (Gerilim dolu sahne o kadar yoğundu ki ara vermek zorunda kaldım)
30. The suspenseful ending left me with mixed emotions (Gerilim dolu son, karışık duygular bıraktı bende)

Türkçe Karşılıklar: endişe, gerilim, belirsizlik, şüphe, kuşku, tereddüt.