İmpulse İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmpulse İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Impulse (Dürtü)

Impulse, ani bir istek, dürtü veya hareketlendirici kuvvet anlamına gelir. İşte, İngilizce cümlelerde “impulse” kelimesinin kullanımı için 20 örnek:

  1. She gave in to her impulse to buy the dress. (Dürtüsüne yenilip elbiseyi satın aldı.)
  2. His impulse to speak out often gets him into trouble. (Açıkça konuşma dürtüsü onu sık sık sorunlara sokar.)
  3. The car responded quickly to his impulse on the gas pedal. (Araba, gaz pedalındaki dürtüsüne hızlıca cevap verdi.)
  4. I had an impulse to jump into the ocean, but I resisted it. (Okyanusa atlamak için bir dürtü hissettim, ama direndim.)
  5. The sudden impulse to turn left almost caused an accident. (Sol dönme dürtüsü ani olarak neredeyse bir kaza sebep oldu.)
  6. She followed her impulse and quit her job. (Dürtüsüne uyup işinden ayrıldı.)
  7. His impulse to help others is one of his best qualities. (Başkalarına yardım etme dürtüsü, en iyi özelliklerinden biridir.)
  8. The artist painted with pure impulse, without any plan. (Sanatçı, herhangi bir plan olmaksızın saf dürtüyle resim yaptı.)
  9. He acted on impulse and kissed her. (Dürtüsüne uyup onu öptü.)
  10. Her impulse to travel led her to explore new cultures. (Seyahat etme dürtüsü, yeni kültürler keşfetmesine yol açtı.)
  11. He had an impulse to apologize, but his pride got in the way. (Özür dileme dürtüsü vardı, ama gururu engelledi.)
  12. The impulse to create something new drove him to start his own company. (Yeni bir şey yaratma dürtüsü, kendi şirketini kurmasını sağladı.)
  13. She felt the impulse to dance when the music started playing. (Müzik çalmaya başladığında dans etme dürtüsü hissetti.)
  14. The impulse to eat junk food can be hard to resist. (Çöp yiyecekleri yeme dürtüsüne karşı koymak zor olabilir.)
  15. His impulse to take risks sometimes led to great rewards. (Risk alma dürtüsü, bazen büyük ödüllere yol açtı.)
  16. The athlete followed his impulse and made a last-second decision to shoot. (Sporcu, son saniyede atış yapma dürtüsüne uydu.)
  17. Her impulse to help the homeless led her to volunteer at a shelter. (Evsize yardım etme dürtüsü, bir barınakta gönüllü olarak çalışmasına yol açtı.)
  18. He had an impulse to yell at the rude customer, but he held back. (Kaba müşteriye bağırmak dürtüsü vardı, ama kendini tuttu.)
  1. The impulse to procrastinate can be a real challenge for students. (Erteleme dürtüsü, öğrenciler için gerçek bir zorluk olabilir.)
  2. She felt an impulse to hug her friend after a long time apart. (Uzun bir ayrılıktan sonra arkadaşını sarılma dürtüsü hissetti.)

Bu örnek cümleler, “impulse” kelimesinin çeşitli durumlarda kullanımını gösterir ve farklı bağlamlarda kullanılarak anlamlarının genişletilebileceğini gösterir.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.