İmprudence İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmprudence İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmprudence (İngilizce) – Dürüst olmayan davranışlar sergileyen, saygısızlık yapma eğilimi olan

  1. She showed a great deal of imprudence by not wearing a seatbelt. (O, emniyet kemeri takmayarak büyük bir saygısızlık gösterdi.)
  2. The CEO’s imprudence resulted in the company’s bankruptcy. (CEO’nun dürüst olmayan davranışları şirketin iflasına yol açtı.)
  3. His imprudence cost him his job. (Onun saygısızlığı işini kaybetmesine neden oldu.)
  4. Her imprudence led to a major accident. (Onun ihmalkarlığı büyük bir kaza ile sonuçlandı.)
  5. The politician’s imprudence caused a scandal. (Politikacının saygısızlığı bir skandala neden oldu.)
  6. We cannot afford to be imprudent with our finances. (Finanslarımızda dikkatsiz davranamayız.)
  7. It was sheer imprudence to leave the car unlocked. (Arabayı kilitlemeden bırakmak tamamen saygısızlık oldu.)
  8. His imprudent behavior put his reputation at risk. (Onun dengesiz davranışları, ününü riske attı.)
  9. The teacher’s imprudent actions got her fired. (Öğretmenin saygısız davranışları onun işine son verdi.)
  10. The company’s imprudent spending led to its downfall. (Şirketin dengesiz harcamaları, çöküşüne yol açtı.)
  11. His imprudent decision cost him dearly. (Onun dengesiz kararı çok pahalıya mal oldu.)
  12. The employee’s imprudence resulted in a serious accident. (Çalışanın saygısızlığı ciddi bir kaza ile sonuçlandı.)
  13. She showed a complete lack of imprudence by jumping off the cliff. (Uçurumdan atlayarak tamamen saygısızlık gösterdi.)
  14. The manager’s imprudence caused a major setback for the company. (Yöneticinin saygısızlığı, şirket için büyük bir geri adım anlamına geldi.)
  15. He was fired for his imprudent behavior. (Saygısız davranışları nedeniyle işten çıkarıldı.)
  16. The driver’s imprudence caused a serious accident. (Sürücünün saygısızlığı ciddi bir kaza ile sonuçlandı.)
  17. She acted with imprudence by sharing confidential information. (Gizli bilgileri paylaşarak saygısızlık yaptı.)
  18. The athlete’s imprudence cost him the game. (Sporcunun saygısızlığı, ona oyunu kaybettirdi.)
  19. His imprudent remarks offended many people. (Onun saygısız yorumları birçok insanı kızdırdı.)
  20. The company’s imprudent investment decisions led to huge losses. (Şirketin dengesiz yatırım kararları, büyük kayıplara yol açtı.)
  1. Imprudent behavior can ruin relationships. (Saygısız davranışlar ilişkileri mahvedebilir.)
  2. It is important to think before acting to avoid imprudence. (Saygısızlık yapmamak için hareket etmeden önce düşünmek önemlidir.)
  3. The boss’s imprudent actions caused the team to lose motivation. (Patronun saygısız davranışları, takımın motivasyonunu kaybetmesine neden oldu.)
  4. Imprudent spending can lead to financial ruin. (Dengesiz harcamalar, finansal yıkıma yol açabilir.)
  5. The student’s imprudent behavior resulted in suspension. (Öğrencinin saygısız davranışları, uzaklaştırma cezası almasına neden oldu.)
  6. Imprudence can lead to legal troubles. (Saygısızlık yapmak, hukuki sorunlara yol açabilir.)
  7. It takes courage to admit to one’s imprudent actions. (Kendinin saygısız davranışlarını kabul etmek cesaret gerektirir.)
  8. Imprudent decisions can have long-lasting consequences. (Saygısız kararlar uzun süreli sonuçlara neden olabilir.)
  9. The company’s imprudent marketing strategy backfired. (Şirketin dengesiz pazarlama stratejisi ters tepti.)
  10. Imprudent behavior is not tolerated in the workplace. (İş yerinde saygısız davranışlar hoş karşılanmaz.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.