İmprudence İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
İmprudence (İngilizce) – Dürüst olmayan davranışlar sergileyen, saygısızlık yapma eğilimi olan
- She showed a great deal of imprudence by not wearing a seatbelt. (O, emniyet kemeri takmayarak büyük bir saygısızlık gösterdi.)
- The CEO’s imprudence resulted in the company’s bankruptcy. (CEO’nun dürüst olmayan davranışları şirketin iflasına yol açtı.)
- His imprudence cost him his job. (Onun saygısızlığı işini kaybetmesine neden oldu.)
- Her imprudence led to a major accident. (Onun ihmalkarlığı büyük bir kaza ile sonuçlandı.)
- The politician’s imprudence caused a scandal. (Politikacının saygısızlığı bir skandala neden oldu.)
- We cannot afford to be imprudent with our finances. (Finanslarımızda dikkatsiz davranamayız.)
- It was sheer imprudence to leave the car unlocked. (Arabayı kilitlemeden bırakmak tamamen saygısızlık oldu.)
- His imprudent behavior put his reputation at risk. (Onun dengesiz davranışları, ününü riske attı.)
- The teacher’s imprudent actions got her fired. (Öğretmenin saygısız davranışları onun işine son verdi.)
- The company’s imprudent spending led to its downfall. (Şirketin dengesiz harcamaları, çöküşüne yol açtı.)
- His imprudent decision cost him dearly. (Onun dengesiz kararı çok pahalıya mal oldu.)
- The employee’s imprudence resulted in a serious accident. (Çalışanın saygısızlığı ciddi bir kaza ile sonuçlandı.)
- She showed a complete lack of imprudence by jumping off the cliff. (Uçurumdan atlayarak tamamen saygısızlık gösterdi.)
- The manager’s imprudence caused a major setback for the company. (Yöneticinin saygısızlığı, şirket için büyük bir geri adım anlamına geldi.)
- He was fired for his imprudent behavior. (Saygısız davranışları nedeniyle işten çıkarıldı.)
- The driver’s imprudence caused a serious accident. (Sürücünün saygısızlığı ciddi bir kaza ile sonuçlandı.)
- She acted with imprudence by sharing confidential information. (Gizli bilgileri paylaşarak saygısızlık yaptı.)
- The athlete’s imprudence cost him the game. (Sporcunun saygısızlığı, ona oyunu kaybettirdi.)
- His imprudent remarks offended many people. (Onun saygısız yorumları birçok insanı kızdırdı.)
- The company’s imprudent investment decisions led to huge losses. (Şirketin dengesiz yatırım kararları, büyük kayıplara yol açtı.)
- Imprudent behavior can ruin relationships. (Saygısız davranışlar ilişkileri mahvedebilir.)
- It is important to think before acting to avoid imprudence. (Saygısızlık yapmamak için hareket etmeden önce düşünmek önemlidir.)
- The boss’s imprudent actions caused the team to lose motivation. (Patronun saygısız davranışları, takımın motivasyonunu kaybetmesine neden oldu.)
- Imprudent spending can lead to financial ruin. (Dengesiz harcamalar, finansal yıkıma yol açabilir.)
- The student’s imprudent behavior resulted in suspension. (Öğrencinin saygısız davranışları, uzaklaştırma cezası almasına neden oldu.)
- Imprudence can lead to legal troubles. (Saygısızlık yapmak, hukuki sorunlara yol açabilir.)
- It takes courage to admit to one’s imprudent actions. (Kendinin saygısız davranışlarını kabul etmek cesaret gerektirir.)
- Imprudent decisions can have long-lasting consequences. (Saygısız kararlar uzun süreli sonuçlara neden olabilir.)
- The company’s imprudent marketing strategy backfired. (Şirketin dengesiz pazarlama stratejisi ters tepti.)
- Imprudent behavior is not tolerated in the workplace. (İş yerinde saygısız davranışlar hoş karşılanmaz.)
Hemen Yorum Yaz