İmprovise İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmprovise İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Improvise

Improvisation means to create or perform something spontaneously without any preparation.

1. He had to improvise a speech at the last minute. (Son dakikada konuşma yapmak zorunda kaldı ve kendisini improvisation yapmak zorunda kaldı.)
2. The chef had to improvise when he ran out of ingredients. (Şef malzemeleri tükendiğinde kendisini zorunlu olarak improvisation yapmak zorunda kaldı.)
3. The comedian improvised a joke about the weather. (Komedyen hava durumu hakkında bir şaka yaptı ve bunu improvisation olarak yaptı.)
4. The band improvised a new song during their concert. (Grup konser sırasında yeni bir şarkıyı improvisation olarak çaldı.)
5. She had to improvise a dance routine for the talent show. (Yetenek gösterisi için dans rutini yapmak zorunda kaldı ve bunu improvisation olarak yaptı.)
6. The actor had to improvise his lines when the other actor forgot his. (Diğer oyuncu hatırlamadığında, aktör repliklerini improvisation olarak yapmak zorunda kaldı.)
7. The artist improvised a painting using only three colors. (Sanatçı sadece üç renk kullanarak bir tablo yapmak zorunda kaldı ve bunu improvisation olarak yaptı.)
8. The speaker had to improvise a presentation when the projector broke. (Projektör bozulduğunda, konuşmacı sunumunu improvisation olarak yapmak zorunda kaldı.)
9. The dancer improvised a move that impressed the judges. (Dansçı jüriyi etkileyen bir hareket improvisation olarak yaptı.)
10. The teacher had to improvise a lesson plan when the curriculum changed. (Müfredat değiştiğinde öğretmen, ders planını improvisation olarak yapmak zorunda kaldı.)
11. The conductor improvised a change in tempo during the concert. (Konserde tempoda değişiklik yapmak zorunda kalan orkestra şefi, bunu improvisation olarak yaptı.)
12. The singer improvised a melody that brought the audience to tears. (Şarkıcı, dinleyicileri gözyaşlarına boğan bir melodiyi improvisation olarak yaptı.)
13. The basketball player had to improvise a shot when the defense blocked his path. (Savunma yolunu kapattığında, basketbolcu şutunu improvisation olarak yapmak zorunda kaldı.)
14. The poet improvised a verse about love on the spot. (Şair, spontane olarak aşk hakkında bir dörtlük improvisation yaptı.)
15. The pianist improvised a solo that left the audience in awe. (Piyanist, dinleyicileri hayrete düşüren bir solo improvisation yaptı.)
16. The actor had to improvise a reaction when a prop fell over. (Sahne dekoru devrildiğinde, aktör bir reaksiyon improvisation yapmak zorunda kaldı.)
17. The singer improvised a harmony that complemented the main melody. (Şarkıcı, ana melodiyi tamamlayan bir uyum improvisation yaptı.)
18. The chef improvised a sauce to go with

the dish that he had never made before. (Şef daha önce yapmadığı bir yemeğe uygun sosu improvisation olarak yaptı.)
19. The dancer improvised a duet with a partner she had never rehearsed with before. (Dansçı, hiç prova yapmadığı bir partnerle düet improvisation yaptı.)

20. The speaker had to improvise a response to a tough question from the audience. (Zor bir soru geldiğinde, konuşmacı cevabını improvisation olarak yapmak zorunda kaldı.)

Overall, improvisation is a valuable skill in many areas of life, whether it’s in the arts, public speaking, or problem-solving. These examples demonstrate how people can use improvisation to adapt to unexpected situations and create something new and unique.