İmpromptu İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Impromptu Nedir?
Impromptu, anlık ve hazırlıksız bir şekilde yapılan bir şeydir. Özellikle müzik, konuşma ve tiyatro gibi sanat dallarında sıkça kullanılan bir terimdir.
Örnek Cümleler:
- I was asked to give an impromptu speech at the conference. (Konferansta impromptu bir konuşma yapmam istendi.)
- The band played an impromptu song for the crowd. (Grup, kalabalık için impromptu bir şarkı çaldı.)
- She made an impromptu decision to quit her job. (İşinden ayrılmak için impromptu bir karar aldı.)
- The magician performed an impromptu trick with a borrowed coin. (Sihirbaz, ödünç alınan bir madeni para ile impromptu bir numara yaptı.)
- The actress delivered an impromptu monologue during the audition. (Oyuncu, seçmelere impromptu bir monolog ile katıldı.)
- He gave an impromptu performance on the street corner. (Sokak köşesinde impromptu bir performans sergiledi.)
- The teacher asked the students to give an impromptu presentation on the topic. (Öğretmen, öğrencilere konu hakkında impromptu bir sunum yapmalarını istedi.)
- The comedian came up with an impromptu joke on the spot. (Komedyen, yerinde impromptu bir şaka buldu.)
- The conductor made an impromptu change to the musical program. (Şef, müzik programında impromptu bir değişiklik yaptı.)
- The speaker delivered an impromptu talk on current events. (Konuşmacı, güncel olaylar hakkında impromptu bir konuşma yaptı.)
- The singer performed an impromptu duet with a member of the audience. (Şarkıcı, seyircilerden biriyle impromptu bir düet yaptı.)
- The artist created an impromptu painting during the art exhibition. (Sanatçı, sanat sergisi sırasında impromptu bir tablo yarattı.)
- The actor came up with an impromptu line during the play. (Oyuncu, oyunda impromptu bir replik buldu.)
- The coach called for an impromptu practice session. (Antrenör, impromptu bir antrenman seansı çağırdı.)
- The journalist gave an impromptu interview with a passerby. (Gazeteci, rastgele birisiyle impromptu bir röportaj yaptı.)
- The pianist played an impromptu piece for the audience. (Piyano sanatçısı, izleyiciler için impromptu bir parça çaldı.)
- The politician gave an impromptu press conference in response to the crisis. (Politikacı, krize yanıt olarak impromptu bir basın toplantısı düzenledi.)
- The chef created an impromptu dish with the ingredients on hand. (Şef, elindeki malzemelerle impromptu bir yemek yarattı.)
- The dancer improvised
an impromptu routine during the performance. (Dansçı, performans sırasında impromptu bir koreografi yaptı.)
20. The poet recited an impromptu poem at the open mic night. (Şair, açık mikrofon gecesinde impromptu bir şiir okudu.)
(Türkçe karşılıklar kalın ve kırmızı yazılmıştır.)
Hemen Yorum Yaz