İmpotent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmpotent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmpotent İle İlgili Cümleler

İmpotent Türkçe karşılığı “iktidarsız” olan bir sıfatdır ve bir erkeğin cinsel ilişki için yeterli ereksiyona sahip olamamasını veya sürdürememesini ifade eder.

  1. Despite seeking treatment, John remained impotent and unable to have intercourse. (John tedavi aramasına rağmen, iktidarsız kaldı ve ilişkiye giremedi.)
  2. The medication he was taking for his blood pressure made him impotent. (Kan basıncı için aldığı ilaç onu iktidarsız yaptı.)
  3. The doctor diagnosed him with impotence and suggested he try other treatments. (Doktor ona iktidarsızlık teşhisi koydu ve başka tedaviler denemesini önerdi.)
  4. The fear of impotence can cause anxiety and depression in some men. (İktidarsızlık korkusu bazı erkeklerde kaygı ve depresyona neden olabilir.)
  5. Impotence can be a side effect of certain surgeries, such as prostate surgery. (İktidarsızlık, prostat ameliyatı gibi bazı cerrahi müdahalelerin bir yan etkisi olabilir.)
  6. The drug he was taking was supposed to treat impotence, but it didn’t work for him. (Aldığı ilaç iktidarsızlığı tedavi etmesi gerekiyordu, ancak onun için işe yaramadı.)
  7. Impotence is more common in older men, but it can affect men of any age. (İktidarsızlık daha yaşlı erkeklerde daha sık görülür, ancak her yaşta erkeği etkileyebilir.)
  8. Smoking and excessive drinking can increase the risk of impotence. (Sigara içmek ve aşırı içmek iktidarsızlık riskini artırabilir.)
  9. The couple sought counseling after he became impotent and their sex life suffered. (Erkek iktidarsız oldu ve cinsel hayatları zarar gördükten sonra çift danışmanlık aradı.)
  10. Impotence can sometimes be a sign of an underlying health condition, such as diabetes or heart disease. (İktidarsızlık bazen şeker hastalığı veya kalp hastalığı gibi temel bir sağlık sorununun bir işareti olabilir.)
  11. The stress of his job and personal life was causing him to become impotent. (İş ve özel hayatındaki stres, onun iktidarsız olmasına neden oluyordu.)
  12. The doctor recommended that he try a vacuum pump to help with his impotence. (Doktor, iktidarsızlığına yardımcı olmak için bir vakum pompası denemesini önerdi.)
  13. Impotence can have a negative impact on a man’s self-esteem and relationships. (İktidarsızlık, bir erkeğin özsaygısı ve ilişkileri üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabilir.)
  14. He felt embarrassed and ashamed when he became impotent, and didn’t want to talk about it with anyone. (İktidarsız olduğunda utanmış ve utanm

ıştı ve kimseyle konuşmak istemedi.)
15. The couple tried different positions and techniques to help overcome his impotence. (Çift, iktidarsızlığını aşmaya yardımcı olmak için farklı pozisyonlar ve teknikler denedi.)

  1. His impotence was caused by nerve damage from a previous injury. (Onun iktidarsızlığı, önceki bir yaralanmadan kaynaklanan sinir hasarından kaynaklandı.)
  2. The doctor prescribed a medication to help treat his impotence, but warned him about potential side effects. (Doktor, iktidarsızlığını tedavi etmek için bir ilaç reçete etti, ancak olası yan etkiler hakkında uyardı.)
  3. Impotence can be a temporary or permanent condition, depending on the cause. (İktidarsızlık, nedenine bağlı olarak geçici veya kalıcı bir durum olabilir.)
  4. He became impotent after undergoing radiation therapy for cancer. (Kanser için radyasyon tedavisi geçirdikten sonra iktidarsız oldu.)
  5. The couple found ways to be intimate and enjoy their relationship despite his impotence. (Çift, iktidarsızlığına rağmen yakın olmanın ve ilişkilerinden keyif almanın yollarını buldu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.