
İmposing İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Imposing Nedir?
İmposing, zorlayıcı, baskın veya etkileyici anlamlarına gelir. Bir kişi veya şeyin güçlü ve etkileyici görünmesi için kullanılabilir.
Örnek Cümleler:
- The imposing skyscraper dominated the skyline. (Etkileyici gökdelen silueti hâkimdi.)
- The king’s imposing presence made everyone nervous. (Kralın baskın varlığı herkesi sinirlendirdi.)
- The imposing mountain range loomed in the distance. (Uzaktaki etkileyici dağ silsilesi belirdi.)
- The imposing coach intimidated the young players. (Baskın antrenör, genç oyuncuları korkuttu.)
- The imposing castle was a symbol of power and wealth. (Etkileyici şato, güç ve zenginliğin simgesiydi.)
- Her imposing demeanor commanded respect from her colleagues. (Onun baskın tutumu, meslektaşlarından saygı görmesini sağladı.)
- The imposing judge gave a stern warning to the defendant. (Baskın hakim, sanığa sert bir uyarıda bulundu.)
- The imposing statue towered over the square. (Etkileyici heykel meydana hâkimdi.)
- The imposing mansion was the envy of the town. (Etkileyici malikane, kasabanın kıskançlığını kazandı.)
- The imposing voice of the opera singer filled the auditorium. (Opera şarkıcısının etkileyici sesi salonu doldurdu.)
- The imposing guard at the entrance stopped anyone without proper identification. (Girişteki baskın görevli, uygun kimlik olmadan kimseyi içeri almadı.)
- The imposing nature of the task made him hesitant to start. (Görevin etkileyiciliği onu başlamadan önce tereddüt ettirdi.)
- The imposing warship sailed into the harbor, ready for battle. (Etkileyici savaş gemisi limana girdi, savaşa hazırdı.)
- The imposing facade of the building hid a dark secret. (Bina cephesinin etkileyici görünümü, karanlık bir sırrı sakladı.)
- The imposing CEO commanded the respect of all his employees. (Baskın CEO, tüm çalışanların saygısını kazandı.)
- The imposing cliff made the hikers feel small and insignificant. (Etkileyici uçurum, yürüyüşçülerin küçük ve önemsiz hissetmelerine neden oldu.)
- The imposing artwork left a lasting impression on the viewers. (Etkileyici sanat eseri, izleyiciler üzerinde kalıcı bir etki bıraktı.)
- The imposing lecture hall was filled to capacity. (Etkileyici derslik tamamen doluydu.)
- The imposing athlete dominated the competition. (Baskın sporcu, yarışmada hâkim oldu.)
- The imposing price tag made her think twice about buying the designer dress. (Etkileyici fiyat etiketi, tasarımcı elbisesini satın almad
ığından iki kez düşünmesine neden oldu.)
Türkçe Karşılıklar:
- etkileyici
- baskın
- tehditkâr
- korkutucu
- gösterişli
- hâkimiyet kurma
- ciddi
- yükselen
- kıskandıran
- büyüleyici
- engelleyici
- tereddüt ettiren
- hazır
- saklayan
- saygı gören
- önemsiz hissettiren
- kalıcı etki bırakan
- dolu
- hâkim olan
- düşündüren
Hemen Yorum Yaz