İmpose Upon İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmpose Upon İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmpose Upon Nedir?

İmpose upon, bir kişi veya bir şey üzerinde baskı uygulamak veya zorlamak anlamına gelir. Bu ifade, bir kişinin iradesini, tercihlerini veya haklarını başka bir kişi veya güç altında bırakmak için kullanılabilir.

Örnek cümleler:

  1. The government is trying to impose upon citizens’ freedom of speech. (Hükümet, vatandaşların konuşma özgürlüğüne zorlamaya çalışıyor.)
  2. I don’t want to impose upon your kindness, but could you lend me some money? (Sizin iyiliğinize zorlamak istemiyorum ama bana biraz para ödünç verebilir misiniz?)
  3. The teacher imposed upon the students a strict deadline for the essay. (Öğretmen, öğrencilere deneme için sıkı bir son tarih belirledi.)
  4. The company tried to impose upon its employees to work overtime without pay. (Şirket, çalışanlarına ücretsiz olarak fazla mesai yapmaya zorlamaya çalıştı.)
  5. It’s not fair to impose upon someone’s religious beliefs. (Birinin dini inançlarına zorlamak adil değil.)
  6. Don’t impose upon your friend’s hospitality by staying too long. (Arkadaşınızın misafirperverliğine uzun süreliğine zorlamayın.)
  7. The new law imposes upon businesses to follow certain safety regulations. (Yeni yasa, işletmelerin belirli güvenlik düzenlemelerini takip etmelerini zorlar.)
  8. I don’t want to impose upon your time, so I’ll keep this meeting brief. (Sizin zamanınıza zorlamak istemiyorum, bu yüzden bu toplantıyı kısa tutacağım.)
  9. The landlord imposed upon the tenants to keep the building clean and tidy. (Ev sahibi, kiracılara binayı temiz ve düzenli tutmalarını zorladı.)
  10. The coach imposed upon the team to practice every day for two hours. (Antrenör, takımın her gün iki saat antrenman yapmasını zorladı.)
  11. The company’s policy of imposing upon its employees to work on weekends caused a lot of complaints. (Şirketin, çalışanlarını hafta sonları çalışmaya zorlama politikası birçok şikayete neden oldu.)
  12. I don’t want to impose upon your generosity, but could you donate to our charity? (Cömertliğinize zorlamak istemiyorum ama hayır kuruluşumuza bağış yapabilir misiniz?)
  13. The dictator imposed upon the citizens a strict curfew. (Diktatör, vatandaşlara sıkı bir sokağa çıkma yasağı zorladı.)
  14. I don’t want to impose upon your privacy, but could you answer a few personal questions? (Gizliliğinize zorlamak istemiyorum ama birkaç kişisel soruya cevap verebilir misiniz?)
  15. The school board imposed upon the teachers to use a specific teaching method. (Okul

kurulu, öğretmenlere belirli bir öğretim yöntemi kullanmalarını zorladı.)
16. The company imposed upon its employees to sign a non-disclosure agreement. (Şirket, çalışanlarının bir gizlilik sözleşmesi imzalamasını zorladı.)

  1. The parents imposed upon their child to study for at least two hours every day. (Ebeveynler, çocuklarının her gün en az iki saat çalışmasını zorladı.)
  2. The new regulations imposed upon the airlines to improve their safety measures. (Yeni düzenlemeler, havayollarının güvenlik önlemlerini iyileştirmelerini zorladı.)
  3. I don’t want to impose upon your patience, but could you explain this concept to me again? (Sabrınıza zorlamak istemiyorum ama bu kavramı bana tekrar açıklayabilir misiniz?)
  4. The coach imposed upon the players to attend all the team meetings. (Antrenör, oyuncuların tüm takım toplantılarına katılmalarını zorladı.)

(Türkçe çeviriler yukarıda belirtilmiştir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.