İmponderable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmponderable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmponderable

İmponderable, ölçülemez veya tartılamaz olan şeyleri ifade eder.

Örnek Cümleler:

  1. It is impossible to measure the imponderable feelings of love. (Aşkın ölçülemeyen duygularını ölçmek imkansızdır.)

  2. The imponderable mysteries of the universe fascinate scientists. (Evrenin ölçülemeyen gizemleri bilim adamlarını büyüler.)

  3. Her imponderable beauty was captured in the painting. (Tabloya onun ölçülemeyen güzelliği yansıtılmıştı.)

  4. The value of friendship cannot be measured, as it is an imponderable. (Arkadaşlığın değeri ölçülemez çünkü bu bir ölçülemezdir.)

  5. The imponderable effect of the pandemic on mental health has been significant. (Salgının zihinsel sağlık üzerindeki ölçülemeyen etkisi önemli olmuştur.)

  6. The imponderable qualities of a good leader cannot be taught, they are inherent. (İyi bir liderin ölçülemeyen nitelikleri öğretilemez, onlar doğuştan gelir.)

  7. The imponderable nature of art makes it difficult to define. (Sanatın ölçülemeyen doğası onu tanımlamayı zorlaştırır.)

  8. The imponderable risks associated with investing in the stock market make it a daunting task. (Hisse senedi piyasasına yatırım yapmanın ölçülemeyen riskleri onu korkutucu bir görev haline getirir.)

  9. The imponderable beauty of nature is often best captured in photographs. (Doğanın ölçülemeyen güzelliği genellikle fotoğraflarda en iyi şekilde yansıtılır.)

  10. The imponderable factor in the success of the company was the dedication of its employees. (Şirketin başarısındaki ölçülemeyen faktör, çalışanlarının özverisiydi.)

  11. The imponderable value of a good education cannot be overestimated. (İyi bir eğitimin ölçülemeyen değeri abartılamaz.)

  12. The imponderable influence of family on one’s personality is often overlooked. (Bir kişinin kişiliği üzerinde ailenin ölçülemeyen etkisi sıklıkla göz ardı edilir.)

  13. The imponderable question of whether there is life on other planets continues to fascinate scientists. (Başka gezegenlerde yaşam olup olmadığına dair ölçülemeyen soru, bilim adamlarını hala büyülemeye devam

  1. The imponderable effects of climate change on our planet are becoming increasingly apparent. (İklim değişikliğinin ölçülemeyen etkileri gezegenimizde giderek daha açık hale geliyor.)

  2. The imponderable joy of seeing a loved one after a long time is indescribable. (Uzun bir süreden sonra sevilen birini görmekten gelen ölçülemeyen mutluluk tarif edilemez.)

  3. The imponderable impact of technology on society has both positive and negative consequences. (Teknolojinin toplum üzerindeki ölçülemeyen etkisi hem olumlu hem de olumsuz sonuçlar doğurur.)

  4. The imponderable quality of a good book is that it can transport you to another world. (İyi bir kitabın ölçülemeyen niteliği, sizi başka bir dünyaya taşıyabilmesidir.)

  5. The imponderable power of nature is evident in the aftermath of a hurricane or earthquake. (Doğanın ölçülemeyen gücü, kasırga veya depremin ardından açıkça görülür.)

  6. The imponderable depth of the ocean is still largely unknown to us. (Okyanusun ölçülemeyen derinliği hala büyük ölçüde bilinmiyor.)

  7. The imponderable nature of time is something that philosophers have been debating for centuries. (Zamanın ölçülemeyen doğası, filozofların yüzyıllardır tartıştığı bir konudur.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.