İmpetuously İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmpetuously İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmpetuously

İmpetuously, “aceleci bir şekilde” anlamına gelir.

1. John impetuously quit his job without any backup plan. (John aceleci bir şekilde hiçbir yedek planı olmadan işinden ayrıldı.)
2. She impetuously bought the expensive dress, regretting it later. (O aceleci bir şekilde pahalı elbiseyi satın aldı ve sonra pişman oldu.)
3. The horse ran impetuously, almost throwing its rider off. (At, binicisini neredeyse devirecek kadar aceleci bir şekilde koştu.)
4. The child impetuously grabbed the hot pan, burning his hand. (Çocuk aceleci bir şekilde sıcak tencereyi tuttu ve elini yaktı.)
5. She spoke impetuously, not considering the consequences of her words. (O, sözlerinin sonuçlarını düşünmeden aceleci bir şekilde konuştu.)
6. The car drove impetuously, causing an accident. (Araç, bir kaza nedeniyle aceleci bir şekilde sürüldü.)
7. The chef impetuously added too much salt to the soup. (Şef, çorba için çok fazla tuz ekleyerek aceleci davrandı.)
8. He impetuously kissed her, not caring about the people around them. (O, etraftaki insanları umursamadan aceleci bir şekilde onu öptü.)
9. The team impetuously rushed into the game without any strategy. (Takım, herhangi bir strateji olmadan aceleci bir şekilde oyuna girdi.)
10. She impetuously jumped into the pool without checking the depth. (O, derinliği kontrol etmeden aceleci bir şekilde havuza atladı.)
11. He impetuously signed the contract without reading it thoroughly. (O, sözleşmeyi tam olarak okumadan aceleci bir şekilde imzaladı.)
12. The child impetuously broke the vase while playing. (Çocuk, oynarken aceleci bir şekilde vazoyu kırdı.)
13. The speaker impetuously interrupted the other person, not letting them finish their sentence. (Konuşmacı, diğer kişinin cümlesini bitirmesine izin vermeden aceleci bir şekilde onu kesdi.)
14. The player impetuously kicked the ball out of the field, causing a penalty. (Oyuncu, topu saha dışına aceleci bir şekilde attı ve penaltıya neden oldu.)
15. She impetuously dyed her hair pink without consulting anyone. (O, kimseye danışmadan aceleci bir şekilde saçlarını pembe boyattı.)
16. The company impetuously launched a new product without proper testing. (Şirket, uygun test yapmadan aceleci bir şekilde yeni bir ürün piyasaya sürdü.)
17. He impetuously proposed to her on their first date. (O, ilk buluşmalarında aceleci bir şekilde ona evlenme teklif etti.)
18. The students impetuously skipped class to go to the beach. (Öğrenciler, pl

aja gitmek için dersi aceleci bir şekilde atlattılar.)
19. She impetuously clicked on the suspicious link, infecting her computer with a virus. (O, şüpheli bağlantıya aceleci bir şekilde tıkladı ve bilgisayarına virüs bulaştırdı.)

20. The athlete impetuously pushed himself too hard, resulting in an injury. (Sporcu, kendini aceleci bir şekilde çok fazla zorladı ve bir yaralanmaya neden oldu.)