İmpasse İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmpasse İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İmpasse (Çıkmaz)

İmpasse, bir durumda tarafların anlaşmazlık içinde oldukları ve ilerleyemeyecekleri bir noktaya gelindiği anlamına gelir. İşte, İmpasse ile ilgili örnek cümleler:

  1. We have reached an impasse in our negotiations. (Müzakerelerimizde bir çıkmaza geldik.)
  2. The impasse between the two countries seems to be unbreakable. (İki ülke arasındaki çıkmazın çözülemez gibi görünüyor.)
  3. The impasse in the peace talks has caused concern among the international community. (Barış görüşmelerindeki çıkmaz, uluslararası toplumda endişe yarattı.)
  4. They have been at an impasse for weeks and are no closer to a resolution. (Haftalardır çıkmazda kaldılar ve çözüm noktasına yaklaşmadılar.)
  5. The company and the union have hit an impasse in their contract negotiations. (Şirket ve sendika, sözleşme müzakerelerinde bir çıkmaza girdiler.)
  6. The impasse in the talks has led to the suspension of the peace process. (Görüşmelerdeki çıkmaz, barış sürecinin askıya alınmasına neden oldu.)
  7. The team was stuck in an impasse and couldn’t decide on the next steps. (Ekip, bir çıkmaza saplanmıştı ve sonraki adımlar konusunda karar veremedi.)
  8. The impasse in the court case led to a mistrial. (Dava sürecindeki çıkmaz, yanılmaya sebep oldu.)
  9. Both sides are unwilling to compromise, which has led to an impasse. (Her iki taraf da uzlaşmaya isteksiz olduğu için bir çıkmaza neden oldu.)
  10. The impasse between the management and the employees is causing a lot of tension in the workplace. (Yönetim ve çalışanlar arasındaki çıkmaz, işyerinde büyük bir gerilime neden oluyor.)
  11. The impasse in the budget negotiations has resulted in a government shutdown. (Bütçe müzakerelerindeki çıkmaz, hükümetin kapanmasına neden oldu.)
  12. The impasse in the peace talks is a setback for the entire region. (Barış görüşmelerindeki çıkmaz, bölge için bir gerileme.)
  13. We need to find a way to break the impasse and move forward. (Çıkmazı kırmak ve ileriye gitmek için bir yol bulmamız gerekiyor.)
  14. The impasse in the discussions is due to a lack of trust between the parties. (Görüşmelerdeki çıkmaz, taraflar arasındaki güvensizlikten kaynaklanıyor.)
  15. The impasse in the negotiations has left both parties feeling frustrated and stuck. (Müzakerelerdeki çıkmaz, her iki tarafın da hayal kırıklığına uğramış ve saplanmış hissetmes
  1. The impasse in the talks has led to the involvement of a mediator. (Görüşmelerdeki çıkmaz, bir arabulucunun dahil olmasına neden oldu.)
  2. The impasse in the trade negotiations could have serious consequences for the economy. (Ticaret müzakerelerindeki çıkmaz, ekonomi için ciddi sonuçlar doğurabilir.)
  3. The impasse in the construction project has caused delays and cost overruns. (İnşaat projesindeki çıkmaz, gecikmelere ve maliyet aşımına neden oldu.)
  4. The impasse in the legal dispute has led to the filing of a lawsuit. (Hukuki anlaşmazlıktaki çıkmaz, bir dava açılmasına neden oldu.)
  5. The impasse in the discussions is frustrating for everyone involved and needs to be resolved quickly. (Görüşmelerdeki çıkmaz, herkes için hayal kırıklığına uğratan ve hızla çözülmesi gereken bir durum.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.