Hurl İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hurl İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hurl

Turkish meaning: Fırlatmak, savurmak, şiddetle atmak

Hurl is a verb that means to throw or cast with great force or violence. It can also be used to describe shouting or uttering something loudly and forcefully.

Example sentences:

  1. She hurled the ball at the wall in frustration. (O topu öfkeyle duvara fırlattı.)
  2. The storm winds hurled debris through the streets. (Fırtına rüzgarları, sokaklarda çöpleri şiddetle savurdu.)
  3. He hurled insults at his opponent during the debate. (Tartışma sırasında rakibine hakaretler savurdu.)
  4. The protesters hurled rocks at the police. (Protestocular, polise taşlar attı.)
  5. The magician hurled fireballs at his enemies. (Sihirbaz düşmanlarına ateş topları fırlattı.)
  6. She hurled herself into the water to save her drowning child. (Boğulmakta olan çocuğunu kurtarmak için kendini suya attı.)
  7. The football player hurled the ball down the field to his teammate. (Futbolcu, topu arkadaşına doğru sahanın öbür ucuna kadar şiddetle attı.)
  8. The angry customer hurled the plate of food across the restaurant. (Kızgın müşteri, tabağı yemeğiyle beraber restoranın öbür ucuna doğru fırlattı.)
  9. The child hurled his backpack into the corner of the room. (Çocuk, sırt çantasını odanın bir köşesine şiddetle attı.)
  10. The coach hurled insults at the team during halftime. (Koç, devre arasında takıma hakaretler savurdu.)
  11. She hurled accusations of cheating at her boyfriend. (Erkek arkadaşına aldatma suçlamaları yönlendirdi.)
  12. The cannon hurled cannonballs at the enemy troops. (Top, düşman askerlerine top mermileri fırlattı.)
  13. The politician hurled promises at the audience during his speech. (Siyasetçi, konuşması sırasında izleyicilere vaatlerde bulundu.)
  14. The thunderstorm hurled lightning bolts across the sky. (Gök gürültülü fırtına, şimşekleri gökyüzüne şiddetle attı.)
  15. She hurled herself at the door, trying to break it down. (Kapıyı kırmaya çalışarak kendini kapıya doğru fırlattı.)
  16. The cat hurled a hairball onto the carpet. (Kedi, halıya tüy topu kusarak tükürdü.)
  17. The singer hurled her voice to the back of the auditorium. (Şarkıcı, sesini salona kadar şiddetle yükseltti.)
  18. The car accident hurled the passengers from their seats. (Kaza, yolcuları koltuklarından şiddetle fırlattı.)
  19. The athlete hurled the discus with great force. (Sporcu, disk atma yarışmasında diskoyu şiddetle attı.)
  1. The chef hurled the frying pan across the kitchen in frustration. (Aşçı, öfkesiyle tavayı mutfağın öbür ucuna doğru fırlattı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.