Hell Bent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hell Bent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Hell Bent

Türkçe anlamı: Kararlı, azimli, son derece kararlı

  1. After failing the exam twice, she was hell-bent on passing it this time. (Başarısız olduktan sonra iki kez, bu sefer geçmek için son derece kararlıydı.)
  2. He was hell-bent on proving his point, even if it meant staying up all night. (Noktasını kanıtlamak için son derece kararlıydı, gece boyunca uyanık kalmayı gerektirse bile.)
  3. The coach was hell-bent on winning the championship, and he pushed his team to the limit. (Koç şampiyonluğu kazanmak için son derece kararlıydı ve takımını sınırına kadar zorladı.)
  4. She was hell-bent on getting revenge on her ex-boyfriend, no matter what it took. (Eski erkek arkadaşına intikam almak için ne gerekiyorsa yapmaya kararlıydı.)
  5. He was hell-bent on finishing the project before the deadline, even if it meant working around the clock. (Proje bitiş tarihinden önce bitirmeye kararlıydı, saat kaç olursa olsun çalışmayı gerektirse bile.)
  6. The detective was hell-bent on solving the case, and he wouldn’t rest until he had all the answers. ( Dedektif davayı çözmek için son derece kararlıydı ve cevapları tam olarak alana kadar dinlenmeyecek.)
  7. She was hell-bent on becoming a doctor, and she worked hard to achieve her goal. (Doktor olmaya kararlıydı ve hedefine ulaşmak için çok çalıştı.)
  8. He was hell-bent on making a name for himself in the business world, and he worked tirelessly to achieve success. (İş dünyasında adını duyurmak için son derece kararlıydı ve başarı elde etmek için yorulmadan çalıştı.)
  9. The soldier was hell-bent on completing his mission, even if it meant risking his own life. (Asker görevini tamamlamaya kararlıydı, kendi hayatını riske atması gerektirse bile.)
  10. She was hell-bent on becoming a famous singer, and she worked hard to improve her voice. (Ünlü bir şarkıcı olmaya kararlıydı ve sesini geliştirmek için çok çalıştı.)
  11. He was hell-bent on winning the race, and he trained every day to improve his speed. (Yarışı kazanmaya kararlıydı ve hızını artırmak için her gün antrenman yaptı.)
  12. The artist was hell-bent on creating a masterpiece, and he spent years perfecting his craft. (Sanatçı bir şaheser yaratmaya kararlıydı ve ustalığını mükemmelleştirmek için yıllar harcadı.)
  13. She was hell-bent on losing weight, and she followed a strict diet and exercise plan. (Kilo vermek için son derece kararlıydı ve sıkı bir diyet ve egzersiz planı izledi.)
  14. He was hell-bent on becoming a professional athlete, and he

worked tirelessly to improve his skills. (Profesyonel bir sporcu olmaya kararlıydı ve becerilerini geliştirmek için yorulmadan çalıştı.)
15. The entrepreneur was hell-bent on starting his own business, and he took risks to make his dream a reality. (Girişimci kendi işini kurmaya kararlıydı ve hayalini gerçekleştirmek için riskler aldı.)

  1. She was hell-bent on traveling the world, and she saved up money to make it happen. (Dünyayı gezmeye kararlıydı ve bunu gerçekleştirmek için para biriktirdi.)
  2. He was hell-bent on becoming a successful writer, and he spent years honing his craft. (Başarılı bir yazar olmaya kararlıydı ve ustalığını geliştirmek için yıllar harcadı.)
  3. The student was hell-bent on getting straight A’s, and she studied hard every day. (Öğrenci notlarını düzgün almak için son derece kararlıydı ve her gün sıkı çalıştı.)
  4. He was hell-bent on winning the lottery, and he bought tickets every week. (Lotoyu kazanmaya kararlıydı ve her hafta bilet aldı.)
  5. The activist was hell-bent on making a difference in the world, and she worked tirelessly to raise awareness about important issues. (Aktivist dünyada fark yaratmaya kararlıydı ve önemli konular hakkında farkındalık yaratmak için yorulmadan çalıştı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.