Dishonourableness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dishonourableness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dishonourableness

Dishonourableness, kişinin itibarını zedeleyen, saygınlığını azaltan veya ahlaki değerleri çiğneyen bir davranış veya durumun niteliğidir.

Örnek cümleler:

  1. His actions were full of dishonourableness. (Onun eylemleri tamamen saygısızca idi.)
  2. The dishonourableness of his behaviour left a bad taste in everyone’s mouth. (Davranışlarının saygısızlığı herkesin ağzında kötü bir tat bıraktı.)
  3. The dishonourableness of the company’s practices caused a public outcry. (Şirketin uygulamalarının saygısızlığı bir halk ayaklanmasına neden oldu.)
  4. I cannot condone such dishonourableness in my workplace. (İşyerimde böyle bir saygısızlığı hoş göremem.)
  5. The politician’s dishonourableness was revealed in the scandal. (Skandalda politikacının saygısızlığı açığa çıktı.)
  6. The dishonourableness of his actions led to his downfall. (Eylemlerinin saygısızlığı onun çöküşüne neden oldu.)
  7. The dishonourableness of the company’s management caused many employees to quit. (Şirketin yönetiminin saygısızlığı, birçok çalışanın istifa etmesine neden oldu.)
  8. The dishonourableness of cheating in exams cannot be overlooked. (Sınavlarda kopya çekmenin saygısızlığı göz ardı edilemez.)
  9. His dishonourableness tarnished the reputation of his family. (Onun saygısızlığı ailesinin itibarını lekeledi.)
  10. The dishonourableness of the decision was evident to all. (Kararın saygısızlığı herkese açıktı.)
  11. The dishonourableness of his words hurt her deeply. (Sözlerinin saygısızlığı ona derinden zarar verdi.)
  12. The dishonourableness of plagiarism cannot be tolerated in academic writing. (Akademik yazıda intihalin saygısızlığı hoş görülemez.)
  13. His dishonourableness made it difficult for him to find work. (Onun saygısızlığı iş bulmasını zorlaştırdı.)
  14. The dishonourableness of the company’s actions led to a loss of trust among consumers. (Şirketin eylemlerinin saygısızlığı, tüketiciler arasında güven kaybına neden oldu.)
  15. She refused to be associated with the dishonourableness of the scheme. (O, planın saygısızlığı ile ilişkilendirilmeyi reddetti.)
  16. The dishonourableness of his behaviour was in stark contrast to his public persona. (Davranışlarının saygısızlığı, halk önündeki imajıyla keskin bir tezat oluşturuyordu.)
    17
  1. The dishonourableness of the company’s treatment of its employees was a major factor in the strike. (Şirketin çalışanlarına yönelik saygısızlığı, grevin önemli bir faktörüydü.)
  2. There is no excuse for the dishonourableness of stealing. (Çalmak gibi saygısızlığın bir bahanesi yoktur.)
  3. His dishonourableness was evident in his complete disregard for the law. (Onun saygısızlığı, yasaya tamamen aldırmazlığı ile açıkça ortadaydı.)
  4. The dishonourableness of the decision caused a rift within the organization. (Kararın saygısızlığı, organizasyon içinde bir ayrılık yarattı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.