Devil-May-Care İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Devil-May-Care İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Devil-May-Care Nedir?

Devil-May-Care, Türkçe karşılığı “Umursamaz” olan bir ifadedir. Bu ifade, bir kişinin hayatına ilişkin kaygı taşımadığı, herhangi bir riski göze aldığı ve sınırları zorladığı anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

  1. She had a devil-may-care attitude towards her studies, which ultimately led to her failure. (O, çalışmalarına karşı umursamaz bir tavır sergiledi, bu da sonunda başarısızlığına neden oldu.)
  2. Despite his devil-may-care approach to driving, he had never been in an accident. (Sürüşe karşı umursamaz yaklaşımına rağmen, hiçbir kaza geçirmemişti.)
  3. The daredevil stuntman performed his latest stunt with a devil-may-care attitude. (Korkusuz akrobat son gösterisini umursamaz bir tavırla gerçekleştirdi.)
  4. The young boy approached the edge of the cliff with a devil-may-care attitude, causing his mother to panic. (Genç çocuk, anneannesini panikleten umursamaz bir tavırla uçurumun kenarına yaklaştı.)
  5. She danced with a devil-may-care abandon, not caring who was watching. (İzleyen kim olursa olsun umursamazca dans etti.)
  6. He always had a devil-may-care attitude towards his finances, which caused him to go bankrupt. (Her zaman finansal durumuna karşı umursamaz bir tavır sergiledi, bu da iflas etmesine neden oldu.)
  7. The motorcycle rider raced through the streets with a devil-may-care attitude. (Motosiklet sürücüsü, umursamaz bir tavırla sokaklarda yarıştı.)
  8. She approached the interview with a devil-may-care attitude, which ultimately cost her the job. (Görüşmeye umursamaz bir tavırla yaklaştı, bu da ona işi kaybettirdi.)
  9. The pilot’s devil-may-care attitude towards safety regulations resulted in a near-fatal accident. (Pilotun güvenlik kurallarına karşı umursamaz tutumu, neredeyse ölümcül bir kaza ile sonuçlandı.)
  10. He jumped off the cliff with a devil-may-care attitude, not realizing the danger he was in. (Tehlikede olduğunun farkında olmayan umursamaz bir tavırla uçurumdan atladı.)
  11. The young man’s devil-may-care attitude towards his health resulted in numerous health problems. (Genç adamın sağlığına karşı umursamaz tavrı, birçok sağlık sorununa neden oldu.)
  12. Despite his devil-may-care attitude, he was a skilled and competent surgeon. (Umursamaz bir tavıra sahip olmasına rağmen, becerikli ve yetenekli bir cerrahdı.)
  13. She approached the dangerous task with a devil-may-care attitude, not realizing the potential consequences. (Potansiyel sonuçların farkında olmayan
  1. She approached the dangerous task with a devil-may-care attitude, not realizing the potential consequences. (Potansiyel sonuçların farkında olmayan umursamaz bir tavırla tehlikeli göreve yaklaştı.)
  2. His devil-may-care attitude made him popular among his friends, who admired his carefree spirit. (Umursamaz tavrı, kaygısız ruhunu takdir eden arkadaşları arasında popülerlik kazandırdı.)
  3. The reckless driver’s devil-may-care attitude led to him receiving numerous traffic violations. (Sorumsuz sürücünün umursamaz tavrı, birçok trafik cezası almasına neden oldu.)
  4. She tackled the difficult problem with a devil-may-care attitude, not letting fear hold her back. (Korkunun kendisini geri tutmasına izin vermeyen umursamaz bir tavırla zorlu sorunu ele aldı.)
  5. The adventurer set out on his expedition with a devil-may-care attitude, ready for whatever challenges came his way. (Maceracı, umursamaz bir tavırla keşif yolculuğuna çıktı, karşısına çıkan herhangi bir zorluk için hazırdı.)
  6. Despite his devil-may-care attitude, he always wore his seatbelt when driving. (Umursamaz bir tavıra sahip olmasına rağmen, her zaman araç kullanırken emniyet kemeri takardı.)
  7. The confident athlete approached the competition with a devil-may-care attitude, ready to give it his all. (Kendinden emin bir sporcu, umursamaz bir tavırla yarışmaya yaklaşarak her şeyini verecek kadar hazırdı.)
  8. She lived her life with a devil-may-care attitude, taking risks and living in the moment. (Hayatını umursamaz bir tavırla yaşayan, risk alıp anın keyfini çıkaran biriydi.)

Türkçe Karşılıklar:

  1. O, çalışmalarına karşı umursamaz bir tavır sergiledi, bu da sonunda başarısızlığına neden oldu.
  2. Sürüşe karşı umursamaz yaklaşımına rağmen, hiçbir kaza geçirmemişti.
  3. Korkusuz akrobat son gösterisini umursamaz bir tavırla gerçekleştirdi.
  4. Genç çocuk, anneannesini panikleten umursamaz bir tavırla uçurumun kenarına yaklaştı.
  5. İzleyen kim olursa olsun umursamazca dans etti.
  6. Her zaman finansal durumuna karşı umursamaz bir tavır sergiledi, bu da iflas etmesine neden oldu.
  7. Motosiklet sürücüsü, umursamaz bir tavırla sokaklarda yarıştı.
  8. Görüşmeye umursamaz bir tavırla yaklaştı, bu da ona işi kaybettirdi.
  9. Pilotun güvenlik kurallarına karşı umursamaz tutumu, neredeyse

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.