Detachment İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Detachment İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Detachment

Detachment, bir şeyden veya birinden duyarsızlık, ilgisizlik, ayrılık veya kopukluk anlamlarına gelir.

  1. She decided to practice detachment from her toxic ex-boyfriend. (O, toksik eski erkek arkadaşından ayrılık ve kopukluk pratiği yapmaya karar verdi.)
  2. The surgeon had to maintain detachment during the operation. (Cerrah operasyon sırasında duyarsızlık ve ilgisizlik korumalıydı.)
  3. He approached the situation with detachment and was able to make a rational decision. (O, duruma duyarsızlık ve ilgisizlikle yaklaştı ve mantıklı bir karar verebildi.)
  4. Detachment is essential when dealing with difficult people. (Zor insanlarla uğraşırken duyarsızlık ve ilgisizlik esastır.)
  5. She achieved a sense of detachment from her material possessions. (O, maddi varlıklarından ayrılık ve kopukluk hissi elde etti.)
  6. He had to learn detachment in order to be a successful businessman. (Başarılı bir iş adamı olmak için duyarsızlık ve ilgisizlik öğrenmek zorunda kaldı.)
  7. The counselor suggested practicing detachment as a way to cope with stress. (Danışman stresle başa çıkmak için duyarsızlık ve ilgisizlik pratiği yapmayı önerdi.)
  8. Detachment helped him to overcome his fear of failure. (Duyarsızlık ve ilgisizlik onun başarısızlık korkusunu yenmesine yardımcı oldu.)
  9. She found detachment to be a useful tool in managing her emotions. (O, duygularını yönetmede faydalı bir araç olarak duyarsızlık ve ilgisizliği buldu.)
  10. The soldier had to learn detachment in order to perform his duties effectively. (Asker, görevlerini etkili bir şekilde yerine getirebilmek için duyarsızlık ve ilgisizlik öğrenmek zorunda kaldı.)
  11. Detachment allowed her to see the situation objectively. (Duyarsızlık ve ilgisizlik onun durumu nesnel bir şekilde görmesine izin verdi.)
  12. He struggled with detachment from his family after moving away. (O, taşındıktan sonra ailesinden duyarsızlık ve ilgisizlikle mücadele etti.)
  13. Detachment is an important skill for actors to master. (Duyarsızlık ve ilgisizlik, aktörlerin ustalaşması gereken önemli bir beceridir.)
  14. She found that detachment helped her to let go of her anxiety. (O, duyarsızlık ve ilgisizliğin, kaygısından kurtulmasına yardımcı olduğunu buldu.)
  15. The detachment of the teacher allowed the students to learn independently. (Öğretmenin duyarsızlığı ve ilgisizliği öğrencilerin bağımsız olarak öğrenmelerine izin verdi.)
  16. He learned detachment through his meditation practice. (O, meditasyon pratiğiyle duyarsızlık

ve ilgisizlik öğrendi.)
17. Detachment can be difficult to achieve in close relationships. (Yakın ilişkilerde duyarsızlık ve ilgisizlik elde etmek zor olabilir.)

  1. She found that detachment allowed her to focus on her own growth and development. (O, duyarsızlık ve ilgisizliğin, kendi büyümesi ve gelişmesine odaklanmasına izin verdiğini buldu.)
  2. The detachment of the judge was crucial in making an unbiased decision. (Hakimin duyarsızlığı ve ilgisizliği, tarafsız bir karar vermek için hayati önem taşıdı.)
  3. Detachment can be a valuable tool in managing difficult situations in the workplace. (İş yerinde zor durumları yönetmede duyarsızlık ve ilgisizlik değerli bir araç olabilir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.