Desultory İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Desultory İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Desultory: Rastgele, plansız, düzensiz

  1. She had a desultory conversation with her friend over the phone. (Arkadaşıyla rastgele bir telefon konuşması yaptı.)
  2. The desultory arrangement of the furniture made the room look messy. (Mobilyaların plansız düzenlemesi odayı dağınık gösterdi.)
  3. His desultory approach to studying didn’t yield good results. (Ders çalışmaya plansız bir yaklaşımı olduğundan iyi sonuçlar elde edemedi.)
  4. The desultory rainfall didn’t do much to alleviate the drought. (Düzensiz yağan yağmur kuraklığı azaltmada pek etkili olmadı.)
  5. She had a desultory interest in gardening, planting whatever caught her eye. (Bahçecilik konusunda rastgele bir ilgisi vardı, gözüne kestirdiği her şeyi ekiyordu.)
  6. The desultory nature of the task made it hard to focus. (Görevin rastgele doğası odaklanmayı zorlaştırdı.)
  7. He took a desultory approach to cleaning his room, picking up things at random. (Odasını temizlemeye rastgele bir şekilde yaklaştı, rastgele şeyleri topladı.)
  8. The desultory pace of the project was frustrating for the team. (Projenin düzensiz ilerleyişi takım için hayal kırıklığı yarattı.)
  9. She had a desultory career path, switching jobs frequently. (Kariyer yolu rastgele idi, sık sık iş değiştiriyordu.)
  10. The desultory attendance of the students made it difficult to teach. (Öğrencilerin düzensiz katılımı ders vermeyi zorlaştırdı.)
  11. His desultory attempts at cooking resulted in some interesting dishes. (Yemek yapmaya rastgele girişimleri ilginç yemekler ortaya çıkardı.)
  12. The desultory traffic made the commute unbearable. (Düzensiz trafik, işe gidip gelmeyi dayanılmaz hale getirdi.)
  13. She had a desultory approach to exercise, doing whatever exercise she felt like. (Egzersiz yapmaya rastgele yaklaşıyordu, ne istiyorsa öyle yapıyordu.)
  14. The desultory layout of the website made it hard to navigate. (Web sitesinin düzensiz düzeni gezinmeyi zorlaştırdı.)
  15. The desultory tone of the conversation made it hard to follow. (Konuşmanın rastgele tonu takip etmeyi zorlaştırdı.)
  16. His desultory attitude towards his job led to his eventual termination. (İşine karşı rastgele tutumu sonunda işten çıkarılmasına neden oldu.)
  17. The desultory fashion sense of the model made her stand out. (Modelin rastgele moda anlayışı onu öne çıkardı.)
  18. She had a desultory approach to shopping, buying whatever caught her eye. (

Alışverişe rastgele bir yaklaşımı vardı, gözüne kestirdiği her şeyi alıyordu.)
19. The desultory organization of the event made it hard to enjoy. (Etkinliğin düzensiz organizasyonu keyfini çıkarmayı zorlaştırdı.)

  1. His desultory reading habits meant that he often didn’t finish books. (Okuma alışkanlığı rastgele olduğundan, genellikle kitapları bitiremiyordu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.