Desultory İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Desultory: Rastgele, plansız, düzensiz
- She had a desultory conversation with her friend over the phone. (Arkadaşıyla rastgele bir telefon konuşması yaptı.)
- The desultory arrangement of the furniture made the room look messy. (Mobilyaların plansız düzenlemesi odayı dağınık gösterdi.)
- His desultory approach to studying didn’t yield good results. (Ders çalışmaya plansız bir yaklaşımı olduğundan iyi sonuçlar elde edemedi.)
- The desultory rainfall didn’t do much to alleviate the drought. (Düzensiz yağan yağmur kuraklığı azaltmada pek etkili olmadı.)
- She had a desultory interest in gardening, planting whatever caught her eye. (Bahçecilik konusunda rastgele bir ilgisi vardı, gözüne kestirdiği her şeyi ekiyordu.)
- The desultory nature of the task made it hard to focus. (Görevin rastgele doğası odaklanmayı zorlaştırdı.)
- He took a desultory approach to cleaning his room, picking up things at random. (Odasını temizlemeye rastgele bir şekilde yaklaştı, rastgele şeyleri topladı.)
- The desultory pace of the project was frustrating for the team. (Projenin düzensiz ilerleyişi takım için hayal kırıklığı yarattı.)
- She had a desultory career path, switching jobs frequently. (Kariyer yolu rastgele idi, sık sık iş değiştiriyordu.)
- The desultory attendance of the students made it difficult to teach. (Öğrencilerin düzensiz katılımı ders vermeyi zorlaştırdı.)
- His desultory attempts at cooking resulted in some interesting dishes. (Yemek yapmaya rastgele girişimleri ilginç yemekler ortaya çıkardı.)
- The desultory traffic made the commute unbearable. (Düzensiz trafik, işe gidip gelmeyi dayanılmaz hale getirdi.)
- She had a desultory approach to exercise, doing whatever exercise she felt like. (Egzersiz yapmaya rastgele yaklaşıyordu, ne istiyorsa öyle yapıyordu.)
- The desultory layout of the website made it hard to navigate. (Web sitesinin düzensiz düzeni gezinmeyi zorlaştırdı.)
- The desultory tone of the conversation made it hard to follow. (Konuşmanın rastgele tonu takip etmeyi zorlaştırdı.)
- His desultory attitude towards his job led to his eventual termination. (İşine karşı rastgele tutumu sonunda işten çıkarılmasına neden oldu.)
- The desultory fashion sense of the model made her stand out. (Modelin rastgele moda anlayışı onu öne çıkardı.)
- She had a desultory approach to shopping, buying whatever caught her eye. (
Alışverişe rastgele bir yaklaşımı vardı, gözüne kestirdiği her şeyi alıyordu.)
19. The desultory organization of the event made it hard to enjoy. (Etkinliğin düzensiz organizasyonu keyfini çıkarmayı zorlaştırdı.)
- His desultory reading habits meant that he often didn’t finish books. (Okuma alışkanlığı rastgele olduğundan, genellikle kitapları bitiremiyordu.)
Hemen Yorum Yaz