Destitution İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Destitution İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Destitution Nedir?

Destitution, tamamen yoksulluk veya fakirlik anlamına gelir. Bu durum, kişinin temel ihtiyaçlarını karşılayacak yeterli maddi kaynağa sahip olmadığı zaman ortaya çıkar.

Örnek Cümleler:

1. Destitution is a major problem in many developing countries. (Yoksulluk, birçok gelişmekte olan ülkede önemli bir sorundur.)
2. Many people around the world suffer from extreme destitution. (Dünya genelinde birçok insan aşırı yoksulluk çekmektedir.)
3. She grew up in a state of destitution and had to work hard to escape it. (O, yoksulluk içinde büyüdü ve ondan kaçmak için çok çalışmak zorunda kaldı.)
4. The government is trying to provide aid to families facing destitution. (Hükümet, yoksullukla karşı karşıya olan ailelere yardım etmeye çalışıyor.)
5. The charity organization was founded to help alleviate destitution in the local community. (Hayırseverlik örgütü, yerel topluluktaki yoksulluğu hafifletmeye yardımcı olmak için kuruldu.)
6. The economic crisis has led to an increase in destitution in the country. (Ekonomik kriz, ülkedeki yoksulluğun artmasına neden oldu.)
7. He was forced to live in a state of destitution after losing his job. (İşini kaybettikten sonra yoksulluk içinde yaşamak zorunda kaldı.)
8. The United Nations has set a goal of eradicating extreme destitution by 2030. (Birleşmiş Milletler, 2030 yılına kadar aşırı yoksulluğu ortadan kaldırma hedefi belirledi.)
9. The family’s destitution was caused by a combination of unemployment and illness. (Ailelerin yoksulluğu, işsizlik ve hastalık kombinasyonu nedeniyle oluştu.)
10. The organization provides food and shelter to people living in destitution. (Örgüt, yoksulluk içinde yaşayan insanlara gıda ve barınak sağlar.)
11. The film depicts the destitution and hardship faced by migrant workers. (Film, göçmen işçilerin karşılaştığı yoksulluk ve zorlukları tasvir ediyor.)
12. She devoted her

life to helping those in destitution and poverty. (O, yoksulluk ve fakirlik içinde olanlara yardım etmeye hayatını adadı.)
13. The government needs to address the issue of destitution with urgency. (Hükümetin yoksulluk sorununu acilen ele alması gerekiyor.)

14. The children were living in a state of destitution until they were taken in by a foster family. (Çocuklar, bir bakıcı aile tarafından alınana kadar yoksulluk içinde yaşıyorlardı.)
15. The charity aims to provide education and job training to individuals in destitution. (Hayırseverlik, yoksulluk içinde olan bireylere eğitim ve iş eğitimi sağlamayı hedefliyor.)
16. The government’s policies have contributed to the growing problem of destitution in the country. (Hükümetin politikaları, ülkedeki artan yoksulluk sorununa katkıda bulundu.)
17. The homeless man was in a state of extreme destitution and needed immediate assistance. (Evsiz adam aşırı yoksulluk içindeydi ve acil yardıma ihtiyacı vardı.)
18. The charity is working to reduce destitution by providing job opportunities and financial support. (Hayırseverlik örgütü, iş imkanları ve maddi destek sağlayarak yoksulluğu azaltmaya çalışıyor.)
19. The community has come together to provide support for families facing destitution. (Topluluk, yoksullukla karşı karşıya olan ailelere destek sağlamak için bir araya geldi.)
20. The government needs to take action to address the root causes of destitution in the country. (Hükümetin ülkedeki yoksulluğun kök nedenlerini ele almak için harekete geçmesi gerekiyor.)

(Türkçe karşılıklarını da parantez içinde belirttik)