Desk İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Desk İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Desk (masa)

Desk, genellikle çalışma veya okuma gibi aktiviteler için kullanılan, üzerinde eşya tutmak için düz bir yüzeyi olan mobilya parçasıdır.

  1. I always study at my desk. (Ben her zaman masamda çalışırım.)
  2. She put her books on the desk. (Kitaplarını masaya koydu.)
  3. The desk was made of wood. (Masa ahşaptan yapılmıştı.)
  4. He sat down at the desk and began to work. (Masaya oturdu ve çalışmaya başladı.)
  5. There was a computer on the desk. (Masada bir bilgisayar vardı.)
  6. The desk lamp provided plenty of light. (Masa lambası yeterince ışık sağladı.)
  7. She wrote a letter at her desk. (Mektubunu masasında yazdı.)
  8. He leaned on the desk and listened to the lecture. (Masaya yaslandı ve dersi dinledi.)
  9. The desk was cluttered with papers and pens. (Masada kağıt ve kalemlerle doluydu.)
  10. She organized her desk before starting the project. (Proje başlamadan önce masasını düzenledi.)
  11. The desk chair was very comfortable. (Masa sandalyesi çok rahattı.)
  12. He opened the drawer of the desk and took out a pen. (Masanın çekmecesini açtı ve bir kalem çıkardı.)
  13. The teacher sat at her desk and graded papers. (Öğretmen masasında oturdu ve kağıtları değerlendirdi.)
  14. She put her laptop on the desk and started working. (Laptop’unu masaya koydu ve çalışmaya başladı.)
  15. The desk had a few scratches on the surface. (Masanın yüzeyinde birkaç çizik vardı.)
  16. He cleared everything off the desk to make room for the new computer. (Yeni bilgisayar için yer açmak için masadaki her şeyi temizledi.)
  17. She looked for her phone on the desk, but it wasn’t there. (Telefonunu masada aradı ama orada değildi.)
  18. The desk was too small for all the books. (Masası tüm kitaplar için çok küçüktü.)
  19. He sat down at his desk and started writing a story. (Masaya oturdu ve bir hikaye yazmaya başladı.)
  20. She bought a new desk for her home office. (Ev ofisi için yeni bir masa satın aldı.)

Desk (masa) – devam

  1. The student forgot his pencil case on the desk. (Öğrenci kalemtıraşını masada unuttu.)
  2. She put a vase of flowers on her desk to brighten up the room. (Odasını aydınlatmak için masasına bir çiçek vazosu koydu.)
  3. He used his desk as a makeshift kitchen table. (Masasını geçici bir mutfak masası olarak kullandı.)
  4. The desk had a built-in drawer for storing papers. (Masanın kağıtları saklamak için dahili bir çekmecesi vardı.)
  5. She sat down at her desk and wrote in her journal. (Masasına oturdu ve günlüğüne yazdı.)
  6. The desk was too heavy to move by himself. (Masayı tek başına taşımak için çok ağırdı.)
  7. He found an old photo tucked away in the desk drawer. (Masanın çekmecesinde saklı eski bir fotoğraf buldu.)
  8. The desk was positioned in front of the window for natural light. (Doğal ışık için masa pencerenin önüne yerleştirildi.)
  9. She decorated her desk with pictures of her family and friends. (Masasını ailesi ve arkadaşlarıyla çekilmiş fotoğraflarla dekore etti.)
  10. He accidentally spilled coffee on his desk and had to clean it up. (Kahve yanlışlıkla masasına döküldü ve temizlemek zorunda kaldı.)
  11. The desk had a hidden compartment for storing valuables. (Masanın değerli eşyaları saklamak için gizli bir bölmesi vardı.)
  12. She pulled up a chair to the desk and started working on her homework. (Sandalyesini masanın yanına çekti ve ödevine başladı.)
  13. The desk was custom-made to fit the room’s dimensions. (Masa odaya özel boyutlarda yapılmıştı.)
  14. He bought a desk organizer to keep his supplies in order. (Malzemelerini düzenli tutmak için bir masa düzenleyici satın aldı.)
  15. She wrote a to-do list on a notepad and stuck it to the corner of her desk. (Yapılacaklar listesini bir not defterine yazdı ve masasının köşesine yapıştırdı.)
  16. The desk had a small shelf underneath for additional storage. (Masanın altında ek depolama için küçük bir raf vardı.)
  17. He sat at his desk and watched the rain outside the window. (Masasına oturdu ve pencereden dışarıdaki yağmuru izledi.)
  18. She used her desk as a makeup vanity. (Masasını makyaj masası olarak kullandı.)
  19. The desk was a hand-me-down from his grandfather. (Masa büyükbabasından kalma bir mirastı.)
  20. He leaned over the desk to get a closer look at the details in the drawing. (Çizimdeki detaylara daha yakından bakmak için masaya eğildi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.