Desegregate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Desegregate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Desegregate

Desegregate kelimesi, ırksal veya etnik ayrımcılığın sonlandırılması anlamına gelir. Bu terim, özellikle ABD tarihinde, siyahlarla beyazların ayrı tutulduğu dönemde kullanılmıştır.

  1. It took many years to desegregate schools in the southern United States. (Güney ABD’deki okulların ayrımcılığı sonlandırmak yıllar aldı.)
  2. The civil rights movement fought to desegregate public places. (Sivil haklar hareketi, kamusal alanları ayrımcılıktan kurtarmak için mücadele etti.)
  3. The city council voted to desegregate the public swimming pool. (Şehir konseyi, halka açık yüzme havuzunu ayrımcılıktan kurtarmak için oy kullandı.)
  4. The government’s efforts to desegregate housing were met with resistance from some communities. (Hükümetin konut ayrımcılığını sonlandırmak için çabaları, bazı toplulukların direnişiyle karşılaştı.)
  5. The university worked to desegregate its admissions policies. (Üniversite, kabul politikalarını ayrımcılıktan kurtarmak için çalıştı.)
  6. The landmark Supreme Court case Brown v. Board of Education desegregated schools across the United States. (Tarihi Yüksek Mahkeme davası olan Brown v. Board of Education, ABD genelinde okulları ayrımcılıktan kurtardı.)
  7. The school district was under a court order to desegregate. (Okul bölgesi, ayrımcılığı sonlandırmak için bir mahkeme emrine tabiydi.)
  8. Many businesses were slow to desegregate in the 1960s. (1960’larda birçok işletme ayrımcılıktan kurtulmakta yavaş kaldı.)
  9. The desegregation of public transportation was a major victory for the civil rights movement. (Kamusal ulaşımın ayrımcılıktan kurtarılması, sivil haklar hareketi için büyük bir zaferdi.)
  10. Some schools desegregated voluntarily, while others had to be forced to do so. (Bazı okullar gönüllü olarak ayrımcılıktan kurtulurken, diğerleri buna zorlanmak zorunda kaldı.)
  11. The city’s public library was one of the last to desegregate. (Şehrin halk kütüphanesi, ayrımcılıktan kurtulmak için sonunculardan biriydi.)
  12. The desegregation of sports teams was a slow process, but progress was eventually made. (Spor takımlarının ayrımcılıktan kurtarılması yavaş bir süreçti, ancak ilerleme sonunda sağlandı.)
  13. The desegregation of hospitals was an important step in providing equal access to healthcare. (Hastanelerin ayrımcılıktan kurtarılması, eşit sağlık

hizmetlerine erişim sağlama konusunda önemli bir adımdı.)
14. The desegregation of neighborhoods was a difficult task due to deeply ingrained prejudices. (Mahallelerin ayrımcılıktan kurtarılması, kökleşmiş önyargılar nedeniyle zorlu bir görevdi.)

  1. Some churches were slow to desegregate, but eventually opened their doors to all races. (Bazı kiliseler ayrımcılıktan kurtulmakta yavaş kaldı, ancak sonunda kapılarını tüm ırklara açtı.)
  2. The desegregation of the military was a significant moment in US history. (Askeri birliklerin ayrımcılıktan kurtarılması, ABD tarihinde önemli bir anımdı.)
  3. The school board implemented a plan to desegregate schools in a phased approach. (Okul yönetimi, aşamalı bir yaklaşımla okulları ayrımcılıktan kurtarmak için bir plan uyguladı.)
  4. The desegregation of public restrooms was a contentious issue in the fight for civil rights. (Kamusal tuvaletlerin ayrımcılıktan kurtarılması, sivil haklar mücadelesinde tartışmalı bir konuydu.)
  5. The city’s mayor was a strong advocate for desegregation in all areas of society. (Şehrin belediye başkanı, toplumun tüm alanlarında ayrımcılıktan kurtulmak için güçlü bir savunucuydu.)
  6. The desegregation of society required not just changes in laws, but also changes in attitudes and beliefs. (Toplumun ayrımcılıktan kurtarılması, sadece yasalarda değil, aynı zamanda tutumlarda ve inançlarda da değişiklikler gerektiriyordu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.