
Defiantly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Defiantly İle İlgili Cümleler
Defiantly, Türkçe anlamıyla “karşı gelerek, başkaldırarak” anlamına gelir. Bu kelime cümle içinde kullanıldığında bir kişinin otoriteye, kural veya düşüncelere karşı çıkması anlamı taşır.
- She defiantly refused to follow the rules. (O, kuralara karşı gelerek direndi.)
- He looked at his parents defiantly and said he would not do as they said. (O, ebeveynlerine başkaldırarak onların söylediğini yapmayacağını söyledi.)
- The protesters stood defiantly in front of the police. (Protestocular, polisin önünde karşı koyarak durdular.)
- She crossed her arms defiantly and glared at her boss. (O, kollarını karşı koyarak kavuşturdu ve patronuna dik dik baktı.)
- The student spoke defiantly to the teacher and refused to apologize. (Öğrenci, öğretmenine başkaldırarak özür dilemeyi reddetti.)
- He defied the odds and won the race. (O, zorluklara karşı koyarak yarışı kazandı.)
- She spoke out defiantly against the injustice. (O, adaletsizliğe karşı çıkarak şiddetle konuştu.)
- The athlete clenched his fists and looked defiantly at his opponent. (Sporcu, yumruklarını sıkarak rakibine karşı meydan okuyarak baktı.)
- The teenager defied his parents and went out despite their warning. (Genç, ebeveynlerine karşı gelerek uyarılarına rağmen dışarı çıktı.)
- The workers stood defiantly against the company’s unfair practices. (İşçiler, şirketin haksız uygulamalarına karşı karşı koyarak durdular.)
- She refused to back down and stood defiantly in the face of danger. (O, geri adım atmayı reddetti ve tehlikeye karşı başkaldırarak durdu.)
- He spoke defiantly to the principal and challenged his authority. (O, müdüre karşı başkaldırarak otoritesine meydan okudu.)
- The rebeldefiantly raised his fist in the air and shouted slogans. (İsyancı, başkaldırarak yumruğunu havaya kaldırdı ve sloganlar attı.)
- She stood defiantly in front of the bulldozer to protest the destruction of the park. (O, parkın yok edilmesine karşı protesto etmek için buldozerin önünde karşı koyarak durdu.)
- The prisoner looked defiantly at the judge as he was sentenced to life in prison. (Mahkum, ömür boyu hapis cezasına çarptırılırken yargıcı başkaldırarak dik dik baktı.)
- The activist defied the government’s ban on protests and organized a demonstration. (Aktivist, hükümetin protestolara yasak getirmesine karşı çıkarak bir gösteri düzenledi.)
- The athlete refused to give up and finished the marathon defiantly. (Sporcu, pes etmeyi reddetti ve maratonu başkaldırarak bitirdi.)
- The employee defied his boss’s orders and leaked confidential information to the press. (Çalışan, patronunun emirlerine karşı gelerek gizli bilgileri basına sızdırdı.)
- The child stamped his foot defiantly when his mother told him to go to bed. (Çocuk, annesi uyumasını söylediğinde başkaldırarak ayağını yere vurdu.)
- The artist defied traditional painting techniques and developed her own style. (Sanatçı, geleneksel resim tekniklerine karşı çıkarak kendi tarzını geliştirdi.)
- The student defied the school’s dress code and wore a hat to class. (Öğrenci, okulun kıyafet kurallarına karşı çıkarak sınıfa şapka ile girdi.)
- The prisoner defied his captors and tried to escape from the jail. (Mahkum, tutuklularına başkaldırarak hapishaneden kaçmaya çalıştı.)
Bu örnek cümlelerde defiantly kelimesi, kişilerin otoriteye karşı çıktığı, kurallara meydan okuduğu ve başkaldırdığı durumları ifade etmek için kullanılmıştır.
Hemen Yorum Yaz