Corruption İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Corruption (Yolsuzluk)
Corruption, aşırı hırslı insanların, kişisel çıkarları uğruna yasalara aykırı davranışlar sergilemeleri sonucu ortaya çıkan bir davranış bozukluğudur.
- Corruption is a major problem in many countries. (Yolsuzluk, birçok ülkede büyük bir sorundur.)
- The politician was accused of corruption by the opposition party. (Politikacı, muhalefet partisi tarafından yolsuzlukla suçlandı.)
- Corruption can undermine a nation’s economic development. (Yolsuzluk, bir ulusun ekonomik gelişimini zayıflatabilir.)
- The company was involved in a corruption scandal. (Şirket, bir yolsuzluk skandalına karıştı.)
- Corruption can erode public trust in government institutions. (Yolsuzluk, halkın hükümet kurumlarına olan güvenini sarsabilir.)
- The police officer was fired for corruption. (Polis memuru, yolsuzluk nedeniyle işten çıkarıldı.)
- Corruption is a form of dishonesty. (Yolsuzluk, bir tür dürüstlüksüzlüktür.)
- Corruption can lead to social unrest. (Yolsuzluk, toplumsal huzursuzluğa neden olabilir.)
- The businessman was found guilty of corruption. (İşadamı, yolsuzluk suçundan suçlu bulundu.)
- Corruption can impede progress and development. (Yolsuzluk, ilerleme ve gelişmeyi engelleyebilir.)
- The government promised to crack down on corruption. (Hükümet, yolsuzluğa karşı sert önlemler alacağını vaat etti.)
- Corruption is a threat to democracy. (Yolsuzluk, demokrasi için bir tehdittir.)
- The organization was investigated for corruption. (Örgüt, yolsuzluk nedeniyle soruşturuldu.)
- Corruption can result in unfair treatment of citizens. (Yolsuzluk, vatandaşların haksız muamelesine neden olabilir.)
- The judge was accused of corruption in the high-profile case. (Yüksek profilli davada hakim yolsuzlukla suçlandı.)
- Corruption can lead to inequality and poverty. (Yolsuzluk, eşitsizliğe ve yoksulluğa yol açabilir.)
- The mayor was forced to resign due to corruption allegations. (Belediye başkanı, yolsuzluk iddiaları nedeniyle istifa etmek zorunda kaldı.)
- Corruption is a violation of ethical and moral standards. (Yolsuzluk, etik ve ahlaki standartların ihlalidir.)
- The corruption scandal rocked the political world. (Yolsuzluk skandalı, siyasi dünyayı sarstı.)
- Corruption can damage a country’s international reputation. (Yolsuzluk, bir ülkenin uluslararası ününü zedeley
- The government official was caught accepting bribes, which is a form of corruption. (Hükümet yetkilisi, yolsuzluk bir türü olan rüşvet kabul ettiği için yakalandı.)
- Corruption can create a culture of impunity. (Yolsuzluk, cezasızlık kültürü yaratabilir.)
- The businessman used his political connections to engage in corrupt activities. (İşadamı, yolsuz faaliyetlere girmek için siyasi bağlantılarını kullandı.)
- Corruption can lead to a lack of transparency and accountability. (Yolsuzluk, şeffaflık ve hesap verilebilirlik eksikliğine yol açabilir.)
- The journalist exposed the corruption within the police department. (Gazeteci, polis departmanındaki yolsuzluğu ortaya çıkardı.)
- Corruption can damage the social fabric of a society. (Yolsuzluk, bir toplumun sosyal dokusunu zayıflatabilir.)
- The politician denied any involvement in the corruption scandal. (Politikacı, yolsuzluk skandalında herhangi bir dahli olmadığını reddetti.)
- Corruption can lead to a distortion of market competition. (Yolsuzluk, piyasa rekabetinin bozulmasına neden olabilir.)
- The anti-corruption agency was created to fight against corrupt practices. (Yolsuzluğa karşı mücadele etmek için anti-yolsuzluk ajansı kuruldu.)
- Corruption can result in a loss of public funds. (Yolsuzluk, kamusal fonların kaybedilmesine neden olabilir.)
Hemen Yorum Yaz