Co-Operate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Co-Operate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Co-Operate kelimesinin Türkçe anlamı:


Co-Operate, birlikte çalışmak, işbirliği yapmak, ortak hareket etmek anlamlarına gelir.

Örnek cümleler:


1.

We need to co-operate with each other to finish this project on time. (Bu projeyi zamanında bitirmek için birbirimizle işbirliği yapmamız gerekiyor.)

2.

The two companies agreed to co-operate in the development of new technology. (İki şirket, yeni teknolojinin geliştirilmesinde birlikte çalışmayı kabul etti.)

3.

The students co-operated with their teacher to organize a successful charity event. (Öğrenciler, öğretmenleriyle birlikte başarılı bir yardım etkinliği düzenlemek için işbirliği yaptılar.)

4.

The countries in the region need to co-operate to address environmental issues. (Bölgedeki ülkelerin çevre sorunlarına çözüm bulmak için birlikte çalışmaları gerekiyor.)

5.

The two athletes decided to co-operate and train together for the upcoming competition. (İki sporcu, yaklaşan yarışma için birlikte çalışıp antrenman yapmaya karar verdiler.)

6.

The police department co-operated with the community to reduce crime in the neighborhood. (Polis departmanı, mahallede suç oranını azaltmak için toplumla işbirliği yaptı.)

7.

The business partners need to co-operate and share resources to expand their company. (İş ortakları, şirketlerini genişletmek için işbirliği yaparak kaynaklarını paylaşmalıdırlar.)

8.

The two teams co-operated and played a friendly match to promote sportsmanship. (İki takım, sporculuk ruhunu teşvik etmek için birbirleriyle işbirliği yaparak dostça bir maç yaptılar.)

9.

The doctors co-operated and shared their expertise to find a cure for the rare disease. (Doktorlar, nadir hastalığın tedavisini bulmak için uzmanlık alanlarını paylaşarak işbirliği yaptılar.)

10.

The government and the private sector need to co-operate to create job opportunities for the youth. (Hükümet ve özel sektör, gençlere iş fırsatları yaratmak için birlikte çalışmalıdır.)

11.

The team members co-operated and communicated effectively to complete the group project. (Takım üyeleri, grup projesini tamamlamak için etkili bir şekilde işbirliği yaparak iletişim kurdular.)

12.

The airline companies co-operated and offered discounts on flights during the holiday season. (Hava yolu şirketleri, tatil sezonunda uçuşlarda

indirimler yaparak işbirliği yaptılar.)

13.

The two musicians co-operated and wrote a song together for the charity concert. (İki müzisyen, yardım konseri için birlikte şarkı yazarak işbirliği yaptılar.)

14.

The students co-operated and organized a clean-up campaign to improve the environment. (Öğrenciler, çevreyi iyileştirmek için temizlik kampanyası düzenleyerek işbirliği yaptılar.)

15.

The researchers from different countries co-operated and published a joint paper on climate change. (Farklı ülkelerden araştırmacılar, iklim değişikliği üzerine ortak bir makale yayınlamak için işbirliği yaptılar.)

16.

The government and the opposition party need to co-operate to find a solution to the political crisis. (Hükümet ve muhalefet partisi, siyasi krize çözüm bulmak için işbirliği yapmalıdır.)

17.

The farmers co-operated and shared their farming techniques to increase their crop yield. (Çiftçiler, mahsul verimini artırmak için tarım tekniklerini paylaşarak işbirliği yaptılar.)

18.

The non-profit organizations co-operated and raised funds for the homeless shelter. (Kar amacı gütmeyen kuruluşlar, evsizler barınağı için fon toplamak için işbirliği yaptılar.)

19.

The teachers co-operated and collaborated to create a curriculum that meets the needs of the students. (Öğretmenler, öğrencilerin ihtiyaçlarına uygun bir müfredat oluşturmak için işbirliği yaparak işbirliği yaptılar.)

20.

The two countries co-operated and signed a trade agreement to boost their economies. (İki ülke, ekonomilerini canlandırmak için ticaret anlaşması imzalayarak işbirliği yaptılar.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.