Carte İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Carte İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Carte: (noun) A menu, especially of a restaurant or cafe.

1. I asked the waiter for the carte, but he told me they don’t have one.
   (Çalışan’dan karteyi istedim ama yok dedi.)

2. The carte at this restaurant is very extensive, there are so many options to choose from.
   (Bu restorandaki menü çok geniş, seçilecek o kadar çok seçenek var ki.)

3. I always like to study the carte carefully before I order.
   (Sipariş vermeden önce karteyi dikkatlice incelemeyi seviyorum.)

4. The prices on the carte seemed a bit high to me.
   (Kartedeki fiyatlar bana biraz yüksek geldi.)

5. The carte doesn’t have many vegetarian options.
   (Kartede çok fazla vejetaryen seçeneği yok.)

6. The restaurant changes its carte seasonally to feature local ingredients.
   (Restoran yerel malzemeleri ön plana çıkarmak için mevsimsel olarak kartesini değiştiriyor.)

7. The carte is written in both English and French.
   (Karte hem İngilizce hem de Fransızca yazılmış.)

8. The waiter recommended a few items from the carte that were popular with customers.
   (Garson müşterilerin beğendiği kartedeki birkaç öğeyi önerdi.)

9. The carte offered a wide range of seafood dishes.
   (Karte geniş bir deniz ürünleri yelpazesi sunuyordu.)

10. I was disappointed that the dessert options on the carte were limited.
    (Kartedeki tatlı seçeneklerinin sınırlı olması beni hayal kırıklığına uğrattı.)

11. The carte had a separate section for wines and cocktails.
    (Kartede şaraplar ve kokteyller için ayrı bir bölüm vardı.)

12. The carte had a special section for gluten-free options.
    (Kartede gluten-free seçenekleri için özel bir bölüm vardı.)

13. The carte was presented on a tablet, which was a unique touch.
    (Karte bir tablette sunuldu, bu benzersiz bir dokunuştu.)

14. The carte had pictures of all the dishes, which made it easier to choose.
    (Kartede tüm yemeklerin resimleri vardı, bu seçimi daha kolay hale getirdi.)

15. The restaurant only offers a prix-fixe menu and doesn’t have a carte.
    (Restoran sadece sabit fiyatlı bir menü sunar ve kartesi yoktur.)

16. The carte had a good selection of local beers.
    (Kartede yerel biraların iyi bir seçimi vardı.)

17. The prices on the carte were reasonable, especially considering the quality of the food.
    (Kartedeki fiyatlar makuldu, özellikle yemeğin kalitesi düşünüldüğünde.)

18. The carte had a children’s menu with smaller portions and simpler dishes.
    (Kartede küçük porsiyonlar ve daha basit yemekler içeren bir çocuk menüsü vardı.)

19. The carte had a section for appetizers, entrees, and desserts.
    (Kartede aperatifler, ana yemekler ve tatlılar için bir bölüm vardı.)

20

. I forgot my glasses, so I had to ask the waiter to read the carte to me.
(Gözlüğümü unuttum, bu yüzden garsona karteyi bana okuması için sormak zorunda kaldım.)