Canvassing İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Canvassing İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Canvassing Nedir?

Canvassing, bir siyasi parti, aday veya kampanya çalışması için, oy toplamak veya fikirleri duyurmak amacıyla, bir bölgedeki insanları evlerinde, sokakta veya diğer yerlerde ziyaret etmek anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

  1. Canvassing was an effective way for the candidate to reach out to potential voters. (Canvassing, adayın potansiyel seçmenlere ulaşmak için etkili bir yoldu.)
  2. The volunteers spent the afternoon canvassing the neighborhood. (Gönüllüler, mahalleyi canvassing yaparak öğleden sonra geçirdiler.)
  3. The candidate’s canvassing efforts paid off in the election. (Adayın canvassing çabaları seçimde meyvesini verdi.)
  4. They went canvassing door-to-door, asking for support. (Destek istemek için kapı kapı dolaşıp canvassing yaptılar.)
  5. The canvassing team handed out flyers promoting the candidate’s platform. (Canvassing ekibi, adayın platformunu tanıtan el ilanları dağıttı.)
  6. The campaign manager organized a canvassing event for the volunteers. (Kampanya yöneticisi, gönüllüler için bir canvassing etkinliği düzenledi.)
  7. They spent the entire weekend canvassing the district. (Bölgeyi canvassing yaparak bütün hafta sonunu geçirdiler.)
  8. The candidate personally went canvassing in the downtown area. (Aday, şehir merkezinde bizzat canvassing yaptı.)
  9. The canvassing team used a script to help them stay on message. (Canvassing ekibi, mesajlarını korumalarına yardımcı olmak için bir senaryo kullandı.)
  10. The candidate’s canvassing efforts were met with enthusiasm by the local community. (Adayın canvassing çabaları, yerel toplum tarafından coşkuyla karşılandı.)
  11. The volunteers had a lot of success canvassing on college campuses. (Gönüllüler, üniversite kampüslerinde canvassing yaparak büyük başarılar elde ettiler.)
  1. The canvassing team used social media to reach younger voters. (Canvassing ekibi, genç seçmenlere ulaşmak için sosyal medyayı kullandı.)
  2. They divided the district into sections for canvassing purposes. (Bölgeyi canvassing yapmak için bölgelere ayırdılar.)
  3. The candidate made a personal connection with voters while canvassing. (Aday, canvassing yaparken seçmenlerle kişisel bir bağlantı kurdu.)
  4. The canvassing team gathered data on voters’ concerns and priorities. (Canvassing ekibi, seçmenlerin endişeleri ve öncelikleri hakkında veri topladı.)
  5. They had a lot of conversations while canvassing about the issues that mattered to people. (İnsanların önem verdiği konular hakkında canvassing yaparken birçok konuşma yaptılar.)
  6. The campaign relied heavily on canvassing to get the candidate’s message out. (Kampanya, adayın mesajını duyurmak için canvassing yapmaya büyük ölçüde bağımlıydı.)
  7. The volunteers received training before going canvassing. (Gönüllüler, canvassing yapmadan önce eğitim aldılar.)
  8. The canvassing team was able to identify key areas of support for the candidate. (Canvassing ekibi, aday için ana destek alanlarını belirleyebildi.)
  9. Canvassing is an important part of any political campaign. (Canvassing, herhangi bir siyasi kampanyanın önemli bir parçasıdır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.