Be İnherent İn Something İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Inherent ne demek?
Inherent, bir şeyin doğal, kalıtımsal ya da kaçınılmaz özellikleriyle var olan, içsel olan anlamına gelir.
- The love of adventure is inherent in human nature. (Macera sevgisi insan doğasında içkindir.)
- Respect for authority is inherent in the military culture. (Otoriteye saygı askeri kültürün içinde doğal olarak var olan bir özelliktir.)
- The ability to learn from experience is inherent in human beings. (Tecrübelerden öğrenme yeteneği insanlarda doğuştan gelir.)
- Creativity is inherent in artists. (Yaratıcılık sanatçıların içinde doğuştan vardır.)
- A sense of humor is inherent in some people. (Bazı insanlarda mizah duygusu içkindir.)
- The risks are inherent in this business. (Bu işte riskler kaçınılmazdır.)
- The potential for conflict is inherent in any relationship. (Her ilişkide çatışma potansiyeli doğal olarak vardır.)
- The problem of corruption is inherent in politics. (Yolsuzluk sorunu siyasette içkin bir sorundur.)
- The beauty of nature is inherent in the world around us. (Doğanın güzelliği etrafımızdaki dünyada içkindir.)
- The ability to communicate is inherent in language. (İletişim kurabilme yeteneği dilde içkindir.)
- The desire for freedom is inherent in all human beings. (Özgürlük arzusu tüm insanlarda doğal olarak vardır.)
- The capacity for love is inherent in every person. (Sevgi kapasitesi her insanın içinde vardır.)
- The complexity of human emotions is inherent in our biology. (İnsan duygularının karmaşıklığı biyolojimizde içkindir.)
- The risks of technological progress are inherent in its nature. (Teknolojik ilerlemenin riskleri doğası gereği içkindir.)
- The potential for error is inherent in any system. (Her sistemde hata potansiyeli doğal olarak vardır.)
- The importance of education is inherent in the growth of a society. (Eğitimin önemi bir toplumun gelişiminde içkindir.)
- The danger of addiction is inherent in the use of drugs. (Bağımlılık tehlikesi, uyuşturucu kullanımında içkindir.)
- The responsibility for one’s actions is inherent in being an adult. (Bir yetişkin olmanın sorumluluğu, kendi eylemlerinde içkindir.)
- The power of music is inherent in its ability to evoke emotions. (Müziğin gücü, duyguları harekete geçirme yeteneğinde içkindir.)
- The concept of time is inherent in human consciousness. (Zaman kavramı insan bilincinde içkindir.)
- The risk of injury is inherent in extreme sports. (Aşırı sporlarda yaralanma riski doğal olarak vardır.)
- The potential for misunderstanding is inherent in language barriers. (Dil engellerinde yanlış anlama potansiyeli içkindir.)
- The importance of nutrition is inherent in maintaining good health. (Sağlıklı kalmak için beslenmenin önemi doğal olarak vardır.)
- The problem of pollution is inherent in industrialization. (Kirlilik sorunu, endüstrileşmenin içkin bir sorunudur.)
- The capacity for self-reflection is inherent in personal growth. (Kişisel gelişimde öz-yansıtma kapasitesi doğal olarak vardır.)
- The potential for conflict is inherent in competing interests. (Çıkar çatışması doğal olarak çatışma potansiyeline sahiptir.)
- The risk of failure is inherent in any entrepreneurial endeavor. (Her girişimde başarısızlık riski doğal olarak vardır.)
- The concept of fairness is inherent in the idea of justice. (Adalet kavramında, adil olma fikri içkindir.)
- The danger of wildfires is inherent in hot and dry weather conditions. (Orman yangınları tehlikesi, sıcak ve kuru hava koşullarında doğal olarak vardır.)
- The capacity for change is inherent in the human spirit. (İnsan ruhunda değişim kapasitesi doğal olarak vardır.)
Hemen Yorum Yaz