Be Destined For İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Be Destined For İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Be Destined For Nedir?

Be destined for İngilizcede “bir şeyin kaderinde olmak” anlamına gelir. Bu ifade, bir şeyin gelecekte olacağına inanılan ya da zaten belirlenmiş olduğu durumlarda kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. I am destined for greatness.

   (Büyüklük benim kaderimde.)

2. She always knew she was destined for success.

   (O her zaman başarıya kaderinin olduğunu biliyordu.)

3. It seems that this book was destined for popularity.

   (Bu kitabın popülerliği için kaderindeymiş gibi görünüyor.)

4. He felt that he was destined for something more important than his current job.

   (O, mevcut işinden daha önemli bir şeyin kaderinde olduğunu hissetti.)

5. I always knew that I was destined for a career in music.

   (Müzikte bir kariyer yapmanın kaderim olduğunu her zaman bilirdim.)

6. The two of them were destined for each other.

   (İkisi de birbirlerinin kaderiydiler.)

7. It was as if the movie was destined for box office success.

   (Filmin, gişe başarısı için kaderinde olduğu gibi görünüyordu.)

8. The young athlete was destined for Olympic gold.

   (Genç atlet, Olimpiyat altınlarına kaderliydi.)

9. It was clear that he was destined for great things.

   (Onun büyük şeyler yapmaya kaderli olduğu açıktı.)

10. The two lovers were destined for a tragic end.

    (İki sevgili, trajik bir sona kaderliydiler.)

11. I always knew that I was destined for something special.

    (Her zaman özel bir şeyin kaderim olduğunu biliyordum.)

12. It’s like this job was destined for me.

    (Bu iş benim kaderimdeymiş gibi.)

13. He felt that he was destined for greatness.

    (O, büyüklüğün kaderinde olduğunu hissetti.)

14. The young actress was destined for stardom

    .

15. The team was destined for victory.

    (Takım, zaferin kaderindeydi.)

16. She was always convinced that she was destined for something great.

    (O, her zaman büyük bir şeyin kaderinde olduğuna inanmıştı.)

17. The old mansion seemed destined for demolition.

    (Eski malikane, yıkıma kaderli gibi görünüyordu.)

18. He felt that the two of them were destined for each other.

    (İkisinin de birbirlerine kaderli olduğunu hissetti.)

19. The young singer was destined for fame.

    (Genç şarkıcı, şöhrete kaderliydi.)

20. It was clear to everyone that he was destined for success.

    (Herkesin başarıya kaderli olduğunu açıkça gördüğü biriydi.)

21. The ancient ruins were destined for discovery.

    (Antik kalıntılar, keşfe kaderliydi.)

22. The young couple were destined to be together forever.

    (Genç çift, sonsuza kadar birlikte olmak için kaderliydiler.)