Bastard İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bastard İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bastard kelimesinin Türkçe anlamı:

Bastard, Türkçe’de “gayrimeşru çocuk” anlamına gelir. Bu kelime aynı zamanda argo bir şekilde “kötü insan” anlamında da kullanılabilir.

Örnek cümleler:

  1. He was born a bastard and never knew his real father. (O, gayrimeşru bir çocuk olarak doğdu ve gerçek babasını hiç tanımadı.)
  2. Stop treating me like a bastard just because I made a mistake. (Bir hatam yüzünden beni kötü biriymişim gibi davranmayı bırak.)
  3. The nobleman refused to acknowledge his bastard son. (Soylu adam, gayrimeşru oğlunu tanımaktan kaçındı.)
  4. He is the bastard son of a famous politician. (O, ünlü bir siyasetçinin gayrimeşru oğludur.)
  5. I don’t want to be seen as a bastard for breaking up with her. (Onunla ayrıldığım için kötü biri olarak görülmek istemiyorum.)
  6. His father was a bastard who abandoned his mother before he was born. (Babası, doğmadan önce annesini terk eden bir kötü insandı.)
  7. The king had several bastard children, but only his legitimate heirs could inherit the throne. (Kralın birkaç gayrimeşru çocuğu vardı, ancak yasal varisleri tahta miras alabilirdi.)
  8. I can’t believe you called me a bastard in front of all our friends. (Tüm arkadaşlarımızın önünde beni kötü biri olarak nitelendirdiğine inanamıyorum.)
  9. She always felt like a bastard because she never knew her father. (Babasını hiç tanımadığı için her zaman kötü biri olarak hissetti.)
  10. The man was a bastard who cheated on his wife and neglected his children. (Adam, karısını aldattığı ve çocuklarına ilgisiz kaldığı için kötü biriydi.)
  11. Don’t be such a bastard and help me out. (Kötü biri olma ve bana yardım et.)
  12. The novel tells the story of a young bastard who rises to power. (Roman, güç kazanan genç bir gayrimeşru çocuğun hikayesini anlatıyor.)
  13. I didn’t mean to sound like a bastard, I just wanted to be honest with you. (Kötü biri gibi görünmek istemedim, sadece seninle dürüst olmak istedim.)
  14. The bastardization of the language made it difficult for foreigners to understand. (Dilin gayrimeşrulaştırılması, yabancıların anlamasını zorlaştırdı.)
  15. He was always taunted for being a bastard, even though it wasn’t his fault. (O, suçu olmamasına rağmen, her zaman bir gayrimeşru çocuk olduğu için alay edildi.)
  16. The bastard left his family without any money or support. (Kötü insan, a

ilesine hiçbir para veya destek bırakmadan ailesini terk etti.)
17. She couldn’t believe that her own father would call her a bastard. (Kendi babasının onu kötü biri olarak nitelendirdiğine inanamadı.)

  1. The bastardization of the music industry led to a decline in the quality of music. (Müzik endüstrisinin gayrimeşrulaştırılması, müziğin kalitesinde bir düşüşe neden oldu.)
  2. He was always referred to as the bastard child of the family, which made him feel ashamed. (O, her zaman ailesinin gayrimeşru çocuğu olarak anılırdı, bu da onu utanç duygusuyla doldurdu.)
  3. The character in the movie was a bastard who didn’t care about anyone but himself. (Filmin karakteri, kendisinden başka kimseye önem vermeyen kötü biriydi.)

Türkçe karşılıklar:

– gayrimeşru çocuk
– kötü insan

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.