
Bağımlılık Yapan Maddeler Nelerdir, Bağımlılık Nedir
Bağımlılık, alkol, nikotin ve uyuşturucular gibi psikoaktif maddelere aşırı fiziksel ve ruhsal düşkünlüktür. Reçeteyle alınan ilaçlara ya da alkole bağımlılık, çok sık kullanımdan kaynaklanır. Sonuçta, vücudun bu maddeleri özümseme yeteneği ve etkilerine dayanma gücü giderek artar. Bu nedenle ilaç dozları, yalnızca ruhsal çöküntünün ve bunaltının geçici olarak giderilmesini ya da kişinin kendini canlı ve dinç hissetmesini sağlayacak kadar artırılmalıdır. İlacın kesilmesiyle ortaya çıkan belirtiler, doz artışı olmadan da görülebilir.
Kimyasal bağımlılığın en yaygın iki türü alkolizm ve uyuşturucu etkisi olmayan merkezî sinir sistemi ilaçlarına bağımlılıktır. Bu ilaçlar arasında sekobarbital, pentobarbital ve amobarbital gibi kısa ve orta etkili barbitüratlar, klordiazepoksit, diazepam, meprobamat ve metakualon gibi yatıştırıcılar ile metamfetamin ve dekstroamfetamin gibi amfetaminler sayılabilir. Bu ilaçlara olan bağımlılığın belirgin özellikleri, ilacı sürekli olarak alma isteği, dozu gitgide artırma eğilimi ve vücudun fiziksel dengesini koruyabilmek için ilacın etkilerine ruhsal ve fiziksel yönden gereksinim duyulmasıdır. Herhangi bir ilaca bağımlılık geliştirmiş kişiler duygu ve algılarını etkilemesi için başka psikoaktif ilaç türlerini de kullanmaya başlayabilirler. Birden fazla ilaç kullanan bağımlılar, yatıştırıcı barbitüratlar ile uyarıcı amfetaminleri almak arasında gidip gelirler.
Barbitüratların ve alkolün aşırı miktarlarda alınmasının yol açtığı zehirlenme belirtileri birbirine benzer. Her ikisinde de zihinsel ve psikomotor becerilerin yetersizliği söz konusudur. Birlikte alındıklarında ise, birbirlerinin etkisini .artırırlar; yani her iki maddenin bir arada sağladığı etki, ayrı ayrı alındıklarında elde edilenin toplamından fazladır.
Bağımlılık yapan maddelerin birden kesilmesinde, delirium tremerıs adıyla bilinen sanrı belirtileri görülür. Nabız hızlanır, kan basıncı yükselir, aşırı terleme, paranoya türü kuruntular ve varsanılar (halüsinasyon) başlar. Bağımlıların tedavisi, yalnızca yakın tıp gözetimi altında, genellikle bir hastanede uygulanmalıdır. Tek başına ya da daha geniş bir psikiyatrik tedavi programının parçası olarak uygulanabilen bu tedavi, normal olarak tıp ve psikiyatri uzmanlarınca ortaklaşa yürütülür. Bireysel ve grup psikoterapileri, hastanın, ilacın kesilmesinden doğan fiziksel belirtilere ve bağımlılığın ardında yatan baskılara uyum sağlayabilmesine yardımcı olmak açısından büyük önem taşır. Alcoholics Anonymous gibi sosyal yardım örgütleri, alkoliklerin tedavisinde oldukça başarılı olmuştur. Buna karşılık, konuyla ilgili uzmanlar, belli bir kimyasal maddeye bağımlı olan kişinin tıbbi anlamda hiçbir zaman tedavi olamayacağı görüşünde birleşmektedirler. Bağımlı kişilerin gelecekte de benzer sorunlarla karşılaşmamaya özen göstermesi ve dirençli olması gerekir. Bağımlılık tedavisinin başarıya ulaşmasının ilk koşulu ise, hastanın kendi durumunu kabullenmesi ve iyileşmeye istekli olmasıdır.
Eroin ve morfin gibi afyon türevlerine duyulan bağımlılık kalıcı olabilir. 1967’de ABD’li iki hekim, iç hastalıkları uzmanı Vincent P. Dole ve psikiyatri uzmanı Marie E. Nyswander, uzun yıllar sürmüş afyon türevleri bağımlılığının hücresel düzeyde ve kalıcı olduğunu, bu maddelerin eksikliğinin dönüşü olmayan birtakım fizyolojik değişimlere yol açtığını öne sürmüşlerdir. Şeker hastalarındaki bu fizyolojik eksikliğin insülinle giderilmesine benzer biçimde, afyon bağımlılarının tedavisinde de genellikle sentetik bir uyuşturucu olan metadan kullanılır. Bağımlılık nedir, bağımlılık tedavisi hakkında bilgiler.
Hemen Yorum Yaz