
Atone İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Atone (Telafi Etmek)
Atone, bir hatayı ya da kötü davranışı telafi etmek, özür dilemek ve cezalandırılma ya da acı çekme yoluyla affedilme veya suçluluk duygusunu gidermek anlamına gelir.
- I need to atone for my mistake. (Benim hatam için telafi etmek zorundayım.)
- He’s trying to atone for his past mistakes. (Geçmişteki hataları için telafi etmeye çalışıyor.)
- She has spent her entire life trying to atone for her father’s sins. (Babasının günahları için tüm hayatını telafi etmeye harcadı.)
- He donated a large sum of money to atone for his wrongdoings. (Yanlışlarını telafi etmek için büyük bir para bağışladı.)
- She felt the need to atone for her harsh words. (Sert sözleri için telafi etme ihtiyacı hissetti.)
- He wants to atone for his past misdeeds. (Geçmişteki kötü davranışları için telafi etmek istiyor.)
- The company is trying to atone for its environmental impact. (Şirket, çevresel etkisi için telafi etmeye çalışıyor.)
- She tried to atone for her mistakes by working harder. (Daha çok çalışarak hatalarını telafi etmeye çalıştı.)
- He is seeking to atone for his crimes. (Suçları için telafi etmeye çalışıyor.)
- The criminal tried to atone for his actions by turning himself in. (Suçlarına karşı kendini teslim ederek telafi etmeye çalıştı.)
- She hoped to atone for her betrayal. (İhaneti için telafi etmeyi umdu.)
- He atoned for his mistake by apologizing. (Özür dileyerek hatasını telafi etti.)
- She spent years atoning for her past sins. (Geçmişteki günahlarını telafi etmek için yıllarını harcadı.)
- He tried to atone for his laziness by working harder. (Daha çok çalışarak tembelliği için telafi etmeye çalıştı.)
- She felt guilty and wanted to atone for her actions. (Suçlu hissetti ve eylemleri için telafi etmek istedi.)
- He atoned for his behavior by going to therapy. (Davranışını terapiye giderek telafi etti.)
- She’s hoping to atone for her mistake by making things right. (Doğru şeyleri yaparak hatasını telafi etmeyi umuyor.)
- He’s trying to atone for his past mistakes by volunteering. (Gönüllü olarak geçmişteki hatalarını telafi etmeye çalışıyor.)
- She wrote a letter to atone for her wrongdoing. (Yanlışlıkları için bir mektup yazarak telafi etti.)
- He spent years in prison, trying to atone for his crime. (Suçları için yıllarını hapiste geçirerek telafi etmeye çalıştı.)
More Example Sentences:
- The CEO is trying to atone for the company’s past mistakes by implementing new policies. (CEO, yeni politikalar uygulayarak şirketin geçmiş hatalarını telafi etmeye çalışıyor.)
- He atoned for his bad behavior by making a public apology. (Kötü davranışları için halka açık bir özür dileme yaparak telafi etti.)
- She wants to atone for her neglect of her family by spending more time with them. (Ailesine karşı ihmalinden dolayı daha fazla zaman harcayarak telafi etmek istiyor.)
- The company made a donation to atone for its involvement in the scandal. (Skandalda rol aldığı için şirket, telafi etmek için bir bağış yaptı.)
- He atoned for his mistake by taking responsibility for his actions. (Hatasından sorumlu olduğunu kabul ederek telafi etti.)
- She hopes to atone for her dishonesty by being more transparent in the future. (Gelecekte daha şeffaf olarak dürüstlüğü için telafi etmeyi umuyor.)
- He spent years volunteering at a charity to atone for his selfishness. (Bencil davranışları için yıllarca bir hayır kurumunda gönüllü olarak çalışarak telafi etti.)
- She is trying to atone for her mistakes by taking steps to improve herself. (Hatalarını telafi etmek için kendini geliştirmeye yönelik adımlar atmaya çalışıyor.)
- He atoned for his insensitive comments by apologizing and taking sensitivity training. (Duyarsız yorumları için özür dilemek ve duyarlılık eğitimi alarak telafi etti.)
- She wants to atone for her past by making a positive impact on others. (Geçmişini olumlu bir şekilde etkileyerek telafi etmek istiyor.)
Hemen Yorum Yaz