Bu yazımızda sizlere Atatürk’ün hayatı hakkında detaylı bilgi vereceğiz. İşte Atatürk’ün Hayatı kısaca
Atatürk’ün Hayatı
Atatürk, 1881 yılında Selanik’te doğdu. Annesi Zübeyde Hanım ve babası Ali Rıza Efendi; sarı saçlı, mavi gözlü oğullarına Mustafa adını koydular.
Ali Rıza Efendi çeşitli memurluklarda çalıştı, Bir süre orduda üsteğmen olarak görev yaptı. Ordudaki görevini bıraktıktan sonra vakıflarda kâtiplik ve gümrük dairesinde memurluk yaptı, Ali Rıza Bey, kızları Makbule doğduktan sonra emekliye ayrıldı ve kereste ticareti yapmaya başladı.
Küçük Mustafa yedi yaşına gelince mahalle mektebine gitti. Daha sonra Şemsi Efendi ilkokuluna devam etti. Mustafa henüz ilkokulda iken babası öldü. ilkokulu güç koşullarda tamamladıktan sonra Askerî Rüştiyeye girdi. Mustafa bu okulda en çok matematik dersini seviyordu. Matematik dersi öğretmeninin adı da Mustafa’ydı. Matematik öğretmeni küçük Mustafa’ya bir gün,
– Oğlum, senin adın Mustafa; benim de… Bu böyle olmayacak. Aramızda bir fark bulunmalı. Bundan böyle senin adın Mustafa Kemal olsun, dedi. O günden sonra adı “Mustafa Kemal” oldu.
Mustafa Kemal Askeri Rüştiyeyi pekiyi derecesi ile bitirerek Manastır Askerî İdadi(lise)sine girdi. Bu okulda Fransızcasını ilerletti. Edebiyata ilgi duymaya başladı, Ulusun geleceğini, bağımsızlığının tehlikeye düşmeye başladığını düşünerek daha o yaşlarda çareler düşünmeye başladı.
Mustafa Kemal, üç yıl sonra Manastır Askeri idadisini bitirerek İstanbul’a gitti. Harp Okulunu, sonra da Harp Akademisini bitiren Mustafa Kemal, 1905 yılında kurmay yüzbaşı olarak Şam’daki Türk ordusuna katıldı. Şam’da devlete karşı çıkan isyanı bastırdı.
Mustafa Kemal’in subay oiauğu zamanlarda Osmanlı Devleti iyi yönetilmiyordu. Aydın ve vatansever kimseler ya hapsediliyor, ya da sürgüne gönderiliyordu. Mustafa Kemal, bazı arkadaşları ile Şam’da Vatan ve Hürriyet Derneğini kurdu. Derneği daha aktif hâle getirmek için Selanik’e gitti. Selanik’te bu derneğin bir şubesini açtı. Bu dernek daha sonra “ittihat ve Terakki Cemiyeti” ile birleşti.
31 Mart 1909’da çıkan İstanbul’da ayaklanmayı (31 Mart Ayaklanması) bastıran Harekât Ordusunda Kurmay Başkanı olarak görev aldı.
Osmanlı Devleti’nde bu gelişmeler yaşanırken, İtalyanlar Trablusgarp’a saldırdılar. Mustafa Kemal, savaşta İtalyanlara karşı üstün başarı gösterdi ve 27 Kasım 1911’de rütbesi binbaşılığa yükseltildi.
1912 yılında Balkan Savaşı başlamıştı. Selanik’in düşman eline geçtiğini, Bulgar ordularının Çatalca’ya kadar geldiklerini öğrenince hemen İstanbul’a gelen Mustafa Kemal, Bolayır’daki kolordunun kurmay başkanlığı görevini üstlendi. Edirne’nin geri alınmasında üstün başarılar gösterdi. Balkan Savaşı’ndaki hizmetlerinden dolayı 1 Mart 1914’te yarbay rütbesini aldı.
Mustafa Kemal, 1913 yılında Sofya’ya askerî ataşe oldu. 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı başlayıncaya kadar orada kaldı. 1915 yılında Çanakkale Anafartalar Grubu Komutanı oldu. Çanakkale Boğazını, 18 Mart 1915’te kurduğu tümenle (19. fırka) bir destan yazarak kahramanca savundu. Bu görevinde de büyük başarılar gösterdi. Bütün yurt ondan bahsediyordu. Çanakkale Savaşı, düşmanın yenilgisi ile sonuçlanmıştı. Bu başarılarından dolayı albay rütbesini aldı. Ancak Birinci Dünya Savaşı üç yıl daha sürecekti.
Çanakkale Savaşı’nı kazanan Mustafa Kemal, 1916 yılında Doğu Anadolu’ya görevli olarak gitti. Doğu Anadolu’daki Rus askeri kuvvetlerinin ilerlemesini durdurdu. 1 Nisan 1916’da generalliğe yükseltildi. Mustafa Kemal 35 yaşında genç bir paşa olmuştu. O, artık Mustafa Kemal Paşa olarak anılmaya başlanacaktı.
1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı, 1918 yılında Osmanlı Devleti ve onunla beraber savaşan devletlerin yenilgisiyle sonuçlanmıştı, Savaşın sonunda 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma, Osmanlı Devleti için çok ağır şartlar içeriyordu. Anlaşmanın koşulları, Mustafa Kemal’in hoşuna gitmemişti, istanbul’a düşman askerleri dolmuştu. Üzüntüsünü ve öfkesini “Geldikleri gibi giderler.” sözü ile açıklamıştı.
Yurdu düştüğü bu zor durumdan kurtarmak için Osmanlı Devleti yetkilileri ile görüşmeler yaptı. Ancak hiçbir sonuç alamadı. Osmanlı Hükümeti Mustafa Kemal’e Samsun ve çevresindeki karışıkların önlemesi için görev teklif etti. Anadolu’ya gitmek için uygun bir zaman bekleyen Mustafa Kemal, bu görevi sevinerek hemen kabul etti. Bu görev, Mustafa Kemal’in yurdu kurtarması için iyi bir fırsat olacaktı.
Mustafa Kemal, 16 Mayıs 1919’da göreve başlamak için İstanbul’dan ayrıldı. 19 Mayıs 1919’da 9, Ordu Müfettişi olarak Samsun’a çıktı. Asıl amacı Anadolu’da dağılan ordumuzu toplayıp bir kurtuluş mücadelesini başlatarak yurdu düşmanlardan kurtarmaktı. Çünkü o sıralarda yurdumuz, düşmanlar tarafından karış karış paylaşılıyordu. Adana, Urfa, Maraş ve Antep’i Fransızlar; Konya ve Antalya’yı İtalyanlar; Merzifon ve Samsun’u İngilizler; İstanbul’u bütün galip devletlerin orduları işgal etmişti. 15 Mayıs 1919’da da Yunan Ordusu izmir’e girmişti. Bu arada Rum ve Ermeni azınlıkları boş durmuyor, kurdukları yıkıcı derneklerle, Osmanlı Devleti’ni içten yıkmaya çalışıyorlardı. Türklere sadece Ankara’yı içine alan iç Anadolu Bölgesi bırakılmıştı.
Atatürk’ün en büyük amacı, kayıtsız şartsız bağımsız ve millet iradesine dayalı yeni bir Türk Devleti kurmaktı. Çünkü Türk ulusu, binlerce yıllık tarihinde hiçbir zaman “uşak” olarak yaşamamış ve hiçbir devletin boyunduruğuna girmemişti. Bu şanlı ulusa tam bağımsızlık yakışırdı, işte bu amaçlarını gerçekleştirmek için tek bir şeye güveniyordu; o da kahraman Türk ulusunun kendisiydi.
Samsun’a gelen Mustafa Kemal henüz dağıtılmamış ordu birliklerinin komutanları ile haberleşti. Erzurum, Ankara ve Trakya’daki birliklerin komutanlarına telgraflar çekerek bütün yurdun düşmanlardan temizlenmesine kadar birlikte hareket etmelerini istedi. İzmir’den girerek Anadolu içlerine doğru ilerleyen Yunanlıların durdurulması gerektiğini, bunun yurt bütünlüğü için gerekli olduğunu bildirerek valilere ve diğer yönetim birimlerine telgraflar çekti. Düşmana karşı konulmasını istedi. Oluşturulan bu ulusal tepkiyi tüm yurda yaymak ve halk desteğini almak için toplantılar düzenledi.
Mustafa Kemal, Samsun’dan Amasya’ya geçti. Türk ulusuna Amasya Genelgesi’ni yayınladı (22 Haziran 1919). Bu genelgede vatanın kurtuluşu için neler yapılması gerektiğini açıkça anlattı. Türk ulusunu işgalci düşman kuvvetlerine karşı mücadele etmeye çağırdı. 23 Temmuz 1919’da bir okul salonundaki Erzurum Kongresi’nde başkan olarak konuşma yaptı. Bütün ulusal derneklerin birleşerek tek bir güç durumuna gelmelerini istedi, Ayrıca ulusal güce dayalı bir meclis ve hükümetin kurulmasını istedi.
Erzurum’daki kongreden rahatsız olan İstanbul Hükümeti, Mustafa Kemal’in acil olarak İstanbul’a geri dönmesini istedi, Bu emre karşı gelen Mustafa Kemal, ordudaki görevinden ayrıldı, 4 Eylül 1919 günü yurdun her tarafından gelen temsilcilerle Sivas Kongresi’ni topladı. Bu kongrede bazı üyeler, başka bir devletin korumacılığını istediler, Ancak bu öneri Türk ulusunun bağımsızlık karekterine tamamen karşıydı. Bu öneri şiddetle reddedildi. Bundan sonraki çalışmaların Ankara’da devam edilmesine karar verildi.
Bu gelişmelerden rahatsız olan İstanbul Hükümeti, Türk kurtuluş hareketini sona erdirmek için Anadolu’da isyanlar başlattı. Bunların hiçbirinde başarılı olamadı. Mustafa Kemal, Sivas Kongresi’nde alınan kararları bir an önce uygulamak için 27 Aralık 1919’da Ankara’ya geldi, illere gönderdiği genelgeyle halkın seçtiği temsilcilerin hemen Ankara’da toplanmalarını istedi, illerden seçilen temsilcilerin katılımı ile 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisini açarak Ankara’da bağımsız Türkiye’nin kurulduğunu dünyaya açıkladı. Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı için planlar yapmaya başladı, ilk olarak Türk ordusunu düzene soktu.
İstanbul Hükümeti, 10 Ağustos 1920’de işgal devletleri ile Sevr Antlaşması’nı imzaladı, Bu antlaşma ile ulusumuz, düşmanlar tarafından yok edilmek isteniyordu. Bu antlaşmanın başka bir amacı ise Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarını zora sokmak, onu güç durumda bırakmaktı,
Türkiye Büyük Millet Meclisi, iç ve dış düşmanlarla savaşıyordu. Batı Cephesi Kumandanı ismet Paşa (İnönü) komutasındaki ordumuz, Yunan ordusunu 9 – 10 Ocak 1921’de İnönü Ovası’nda yendi. Bu savaşa Birinci inönü Savaşı da denir. 30 Mart – 1 Nisan 1921 tarihlerinde yine İnönü Ovası’nda ikinci İnönü Savaşı yapıldı. Yunan ordusu bu savaşta da yenilerek Sakarya Nehri çevresine çekilmeye başladı.
Her iki savaşta yenilen Yunanlılar, daha büyük bir ordu ile 10 Temmuz 1921’de tekrar saldırdılar. Afyon, Kütahya ve Eskişehir Yunan orduları tarafından ele geçirildi. Türk ordusu daha iyi hazırlanmak ve düşmana karşı koymak için Sakarya Nehri’nin doğusuna çekildi. Bu sırada Türkiye Büyük Millet Meclisi, Mustafa Kemal’i orduların başkomutanlığına seçti. Yurdunu seven her Türk, ordusunun ihtiyaçları için fedakârlık yapıyor, bağışlarda bulunuyordu. Bir ulus, bağımsızlığı için Mustafa Kemal’in çevresinde varını yoğunu ortaya koyuyordu.
Yunan Ordusu, Türk ordusu’nun güçlenmesini istemediği için Sakarya Nehri’nin batısına kadar geldi. Burada Türk ordusu ile karşılaştı (23 Ağustos 1921). Sakarya Nehri’nin batısında yapılan savaş 22 gün 22 gece sürdü. Yunan ordusu yenildi ve Kütahya, Afyon yönüne çekilmek zorunda kaldı. Türk ordusu büyük bir zafer kazanmıştı (13 Eylül 1921). Bu zafer bütün yurtta coşkuyla kutlandı. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Mustafa Kemal’e “mareşal” rütbesi ile “gazi” unvanı verdi (19 Eylül 1921).
Mustafa Kemal, düşmana son darbeyi de vurarak onu yurttan atmak istiyordu. Bunu gerçekleştirmek için ismet Paşa ve Fevzi Paşa gibi komutanlarla toplantılar yaptı. Son bir saldırı planı hazırladı. Tarihler 26 Ağustos 1922’yi gösterirken şafak vakti saat 5.30’aa Büyük Taarruz başladı. 30 Ağustos 1922’de Dumlupınar’da yapılan Başkomutanlık Meydan Savaşı ile düşman yenilgiye uğradı. Türk ordusu karşısında yenilen Yunan ordusu İzmir’e doğru kaçmaya başladı. Mustafa Kemal, büyük emri verdi:
“Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!”
Bu emri alan Türk ordusu, Yunan ordusunu İzmir’e kadar kovaladı. 9 Eylül günü son Yunan askerleri de limandaki gemilere binerek kaçtılar. Artık yurdumuz düşmanlardan temizlenmiş, Kurtuluş Savaşı’nı kazanmış, bağımsız bir ulus olmuştuk.
Yurdumuzun düşmanlardan temizlenmesinden sonra 11 Ekim 1922’de Mudanya Barış Antlaşması imzalandı. Mustafa Kemal asıl savaşın yeni başladığının bilincindeydi. 623 yıl hüküm süren Osmanlı saltanatı, 1 Kasım 1922’de çıkarılan bir kanunla sona erdirildi. Lozan Barış Antlaşması imzalandı (24 Temmuz 1923). Bu antlaşma ile dünya devletleri, kendi sınırları içerisinde bağımsız Türk Devleti’ni kabul ediyorlardı.
29 Ekim 1923 tarihinde, çağdaş demokrasiye inanan Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Meclis, Mustafa Kemal’i ilk cumhurbaşkanımız olarak seçti. Mustafa Kemal, 42 yaşında, dinamik, geniş vizyonu olan bir cumhurbaşkanı idi artık, Türk ulusu, ona bu mevkiyi vererek bir anlamda şükran borcunu ödüyordu,
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Mustafa Kemal’e 24 Kasım 1934 tarihinde çıkardığı bir kanunla “Atatürk” soyadını verdi.
Mustafa Kemal, cumhuriyeti ilan ettikten sonra yaptığı birçok devrim sayesinde Türkiye’yi yepyeni, çağdaş Pir ülke durumuna getirdi.
Türk ulusunun kurtuluşu için çok yoğun geçen savaşlar ve çalışmalar, Atatürk’ü çok yormuş ve vücudunu yıpratmıştı. Genç denilebilecek bir yaşta siroz hastalığına yakalanmıştı, Doktorların geceli gündüzlü bütün çabalarına rağmen hastalığından kurtulamadı, 8 Kasım 1938’de komaya girdi. Ancak komadan bir daha çıkamadı. 10 Kasım 1938 Perşembe günü, sabah saat dokuzu beş geçe İstanbul, Dolmabahçe Sarayı’nda öldü, 20 Kasım günü cenazesi törenle Ankara’ya getirilerek Etnoğrafya Müzesi’ndeki geçici kabrine konuldu.
Anıtkabir’in yapımı tamamlanınca 10 Kasım 1953 tarihinde görkemli bir törenle naaşı Anıtkabir’e nakledildi. Atatürk’üm hayatı hakkında bilgi, Atatürkün hayatı kısaca değil biraz uzun bilgi aktardık.
Teşekkür ederiz
baş sağlığı dilerim
ohh hocada zaten ne kadar uzun yazarsanız o kadar puan alırsınız örneğin 1 sayfa için 10 puan 2 sayfa için 20 puan benim yazdığım ise en az 4 sayfa tutar 40 puan ohh yazanın ellerine sağlık çok güzel olmuş:)
ama ellerim kesin kopacakkktir.😀😀
Oh puanları al
kanka senmisin
evett
sende bunu yaz puan alırsın
her siteye girdim hepsi iğrenç bu harika amaa
ÇOK KOLAYDI ÖDEVİM SLAYTTI AMA KOPYALA YAPIŞTIR YAPTIM HEMEN BİTTİ YAPANA TEŞEKKÜR EDERİM ELLERİNE KOLLARINA SAĞLIK
gerçektende çok güzel
kim hazırlamışsa teşekkür ediyorum, Atatürk’ün hayatı ödevim kısa ve harika olmuş, özenle yazıyorum. bu arada hem zeki hem güzel hem de çalışkanım, kıskananlar çatlasın. :)
sen kıskan beni
çok işime yaradı
ergun cok ödevim var kızlar
çok iyi ya Atatürk’ün Hayatı özet olması işime yaradı.
biraz uzun olmuş ama ödevim için çok güzel kısa olsa daha çok severdim.
Çok güzel anlatmislar atatürkün hayatını elinize sağlık.
Bence de çok güzel