Assertor İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Assertor
Assertor, bir iddiayı ya da düşünceyi doğrulayan veya destekleyen kişi ya da şeydir.
- The assertor of the theory presented compelling evidence to support his claims. (Teorinin savunucusu, iddialarını desteklemek için ikna edici kanıtlar sundu.)
- The assertor of the defendant’s innocence was the only witness who testified in his favor. (Sanığın masumiyetini savunan tek tanık, onun lehine tanıklık yapan kişiydi.)
- The assertor of the new product’s quality was the CEO of the company. (Yeni ürünün kalitesini savunan kişi, şirketin CEO’suydu.)
- The assertor of the proposal argued that it would be beneficial for both parties. (Öneriyi savunan kişi, her iki taraf için de faydalı olacağını savundu.)
- The assertor of the hypothesis presented compelling data to support their argument. (Hipotezi savunan kişi, iddialarını desteklemek için ikna edici veriler sundu.)
- The assertor of the candidate’s qualifications was the HR director of the company. (Adayın niteliklerini savunan kişi, şirketin İK direktörüydü.)
- The assertor of the theory believed that it had the potential to revolutionize the industry. (Teorinin savunucusu, endüstriyi devrimleştirebilecek potansiyele sahip olduğuna inanıyordu.)
- The assertor of the idea argued that it was feasible and cost-effective. (Fikri savunan kişi, uygulanabilir ve maliyet etkin olduğunu savundu.)
- The assertor of the plan presented a detailed roadmap for its implementation. (Planı savunan kişi, uygulanması için detaylı bir yol haritası sundu.)
- The assertor of the claim provided compelling evidence to support their case. (İddiasını savunan kişi, davasını desteklemek için ikna edici kanıtlar sundu.)
- The assertor of the belief argued that it was backed by scientific evidence. (İnancı savunan kişi, bilimsel kanıtlar tarafından desteklendiğini savundu.)
- The assertor of the theory presented a counterargument to address potential criticisms. (Teorinin savunucusu, potansiyel eleştirilere cevap vermek için bir karşı argüman sundu.)
- The assertor of the conclusion believed that it was the most logical interpretation of the data. (Sonucu savunan kişi, verilerin en mantıklı yorumu olduğuna inanıyordu.)
- The assertor of the solution argued that it was the most effective way to address the problem. (Çözümü savunan kişi, sorunu çözmenin en etkili yolu olduğunu savundu.)
- The assertor of the theory believed that it could be applied to various fields. (Teorinin savunucusu, farklı alanlara uygulanabileceğine inanıyordu.)
- The assertor of the argument provided clear and concise reasoning to support their claim. (Argümanı savunan kişi, idd
alarını desteklemek için net ve özlü bir şekilde gerekçeler sundu.)
17. The assertor of the concept believed that it had the potential to change people’s perspectives. (Konsepti savunan kişi, insanların perspektiflerini değiştirme potansiyeline sahip olduğuna inanıyordu.)
- The assertor of the theory argued that it was consistent with previous research in the field. (Teorinin savunucusu, alanındaki önceki araştırmalarla uyumlu olduğunu savundu.)
- The assertor of the opinion presented a compelling argument to persuade others. (Görüşü savunan kişi, diğerleri ikna etmek için ikna edici bir argüman sundu.)
- The assertor of the strategy believed that it would lead to a significant increase in revenue for the company. (Stratejiyi savunan kişi, şirket için önemli bir gelir artışına yol açacağına inanıyordu.)
Hemen Yorum Yaz