Arrestable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Arrestable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Arrestable

Arrestable, “tutuklanabilir” anlamına gelir ve bir suç veya suçlamaya karşı tutuklama yapılabilir veya yapılabilir olan kişileri ifade eder.

Örnek cümleler:

  1. If you commit a crime, you are arrestable. (Bir suç işlerseniz, tutuklanabilirsiniz.)
  2. The suspect was arrestable for drug trafficking. (Şüpheli uyuşturucu ticareti nedeniyle tutuklanabilir durumdaydı.)
  3. The police informed him that he was arrestable for his involvement in the robbery. (Polis, soyguna karıştığı için tutuklanabilir olduğunu bildirdi.)
  4. The new law makes it easier to identify arrestable offenses. (Yeni yasa, tutuklanabilir suçları daha kolay belirlemeyi sağlar.)
  5. The detectives had to determine if the suspect was arrestable. (Dedektifler, şüphelinin tutuklanabilir olup olmadığını belirlemek zorunda kaldı.)
  6. The arrestable suspect was taken into custody. (Tutuklanabilir şüpheli gözaltına alındı.)
  7. The judge issued an arrestable warrant for the suspect. (Yargıç, şüpheli için tutuklanabilir bir tutuklama emri çıkardı.)
  8. The police officer knew that the suspect was arrestable. (Polis memuru, şüphelinin tutuklanabilir olduğunu biliyordu.)
  9. The arrestable offense carries a sentence of up to five years in prison. (Tutuklanabilir suç, beş yıla kadar hapis cezası alır.)
  10. The suspect was deemed arrestable after the police found incriminating evidence. (Polis, suçlayıcı kanıt bulduktan sonra şüpheli tutuklanabilir olarak kabul edildi.)
  11. He was arrestable for resisting arrest. (Tutuklamaya direndiği için tutuklanabilir durumdaydı.)
  12. The police were unsure if the suspect was arrestable for the crime. (Polis, suç için şüphelinin tutuklanabilir olup olmadığından emin değildi.)
  13. The suspect’s lawyer argued that his client was not arrestable. (Şüphelinin avukatı, müvekkilinin tutuklanabilir olmadığını savundu.)
  14. The new policy allowed for the arrest of all arrestable suspects. (Yeni politika, tüm tutuklanabilir şüphelilerin tutuklanmasına izin veriyordu.)
  15. The police officer read the suspect his arrestable rights. (Polis memuru, şüpheliye tutuklanabilir haklarını okudu.)
  16. The arrestable suspect attempted to flee but was quickly apprehended. (Tutuklanabilir şüpheli kaçmaya çalıştı ancak hızlı bir şekilde yakalandı.)
  17. The police department provided training on identifying arrestable offenses. (Polis departmanı, tutuklanabilir suçları belirleme konusunda eğitim sağladı.)
  18. The suspect was deemed not arrestable due to lack of evidence. (Kanıt eksikliği nedeniyle şüph
  1. The arrestable suspect confessed to the crime during questioning. (Sorgulama sırasında tutuklanabilir şüpheli suçu itiraf etti.)
  2. The prosecutor argued that the suspect was arrestable based on the evidence presented. (Savcı, sunulan kanıtlara dayanarak şüphelinin tutuklanabilir olduğunu iddia etti.)

(Türkçe çevirileri cümlelerin sonunda verilmiştir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.