Şanlıurfa Gezilecek Yerler

Şanlıurfa Gezilecek Görülecek Yerler

Şanlıurfa Tatil Yerleri

Şanlıurfa Tatil Rehberi

Şanlıurfa
Kentin “Peygamberler Şehri” olarak tanınması dini turizm açısından büyük önem taşımaktadır.
Musevi, Hristiyan ve Müslümanlar tarafından tanınan Hz. İbrahim (A.S)’ın Urfa’da doğup yaşadığına inanılmış olması bu kentin her üç dine mensup topluluklarca kutsal olarak tanınmasına neden olmuştur. Hz. İbrahim (A.S)’ın doğduğu mağara, ateşe atıldığında düştüğü yerde oluşan Halil-ür Rahman ve Aynzeliha Gölleri ile çevrelerindeki kutsal mekanlar her yıl binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilmektedir.
Şanlıurfa’nın Tarihi
Şanlıurfa’nın bulunduğu yerde, M.Ö 2000 yıllarında Hurrit Devletinin bir kenti bulunuyordu. Bazıları, İbrahim Peygamberin, şimdi Mevlid Halil camiinin bulunduğu yere yakın bir mağarada doğduğuna inanır. Bugün mağara , kutsal yer olarak ziyaret edilmektedir ve girişteki güvercin sürüleri yaşlı insanların dua etmelerini engeller gibi gözükmüyor.GÖRÜLMELİ-GEZİLMELİ

——————————————————————————–

Ulu Camii
Urfa merkezindeki camilerin en eskilerindendir. Ulu Cami, bazı kaynaklardan anladığımıza göre eski bir sinagog iken M.S. V. yüzyıl başlarında St. Stephan Kilisesi adını alan ve kırmızı renkteki mermer sütunlarının çokluğu nedeniyle “Kızıl Kilise” olarak da adlandırılan bir Hristiyan kilisesinin yerine inşa edilmiştir. Bu kilisenin avlusuna ait duvarlar, bazı sütun ve sütun başlıkları ile halen minare olarak kullanılan sekizgen gövdeli çan kulesi bugün ayaktadır.

İnşa kitabesi bulunmadığından caminin ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Camideki mevcut kitabeler onarım devirlerine ait olup inşa tarihi hakkında fikir vermemektedir. Nurettin Zengi tarafından tamir ettirilerek bugünkü şeklini alan, Halep Ulu Camii ile benzer bir plan gösteren Urfa Ulu Camii’nin Zengiler zamanında 1170-1175 yılları arasında yaptırılmış olabileceği tahmin edilmektedir.

Hasan Padişah Camii
Eş değerde çok kubbeli camiler grubuna giren Hasan Padişah Camii 15. yüzyılın ikinci yarısında Akkoyunlu Devleti Sultanı Uzun Hasan tarafından Toktemur Mescidi’nin batısına bitişik olarak yaptırılmıştır.

Cami, kıble duvarı boyunca sıralanmış tromplu üç büyük kubbe ile örtülü dikdörtgen bir plana sahiptir. Kubbeler orta bölümde dört bağımsız payeye, doğu ve batıda ikişer duvar payesine, kuzey ve güneyde ise duvarlara otururlar.

Son cemaat yeri, önde payeler üzerine oturan çapraz tonozlarla örtülü sekiz gözlüdür. Doğu baştaki göz Toktemur Mescidi önüne rastlamaktadır. Avlunun kuzeyinde yer alan tek şerefeli ve poligonal gövdeli minare 1859 tarihinde Halil Bey tarafından tamir ettirilmiştir.

Rızvaniye Camii
Halil-ür Rahman Gölünün kuzey kenarı boyunca yer alan bu cami, Osmanlılar’ın Rakka Valisi Rızvan Ahmet Paşa tarafından 1716 yılında yaptırılmıştır. Cami avlusunun üç tarafı, medrese odaları ile çevrilmiştir.
Rızvaniye Camii, mihrap duvarı boyunca sıralanmış üç kubbesiyle dikdörtgen bir plana sahiptir. Üç gözlü son cemaat yerinin üzeri üç kubbe ile örtülü olup, doğu ve batıdaki kubbeler yanlara doğru yarım kubbelerle genişletilmiştir.Caminin inşa tarihinden kalma ahşap kapısı zengin bitkisel süslemelidir.

Halil-Ür Rahman Camii
Halil-ür Rahman Gölü’nün güneybatı köşesinde yer alan bu camii medrese, mezarlık ve Hz. İbrahim’in ateşe atıldığında düştüğü makamdan meydana gelmiş bir külliye halindedir.Caminin güneydoğu köşesine bitişik kare gövdeli kesme taş minarenin batı cephesindeki kitabede, Eyyübiler’den Melik Eşref Muzeffereddin Musa’nın emriyle 1211 yılında yaptırıldığı yazılıdır.Halk arasında Döşeme Camii veya Makam Camii olarak da adlandırılan Halil-ür Rahman Camii’nin Bizans devrine ait Meryem Ana kilisesi’nin yerinde inşa edildiği tahmin edilmektedir. Bir görüşe göre de şehirdeki en eski camilerdendir. Halife Me’mun zamanında Hz. İbrahim Makamı’na inşa edilmiştir.

Urfa Kalesi ve Şehir Surları
Kentin güneybatı kesiminde, Halil-ür Rahman ve Ayn-ı Zeliha göllerinin güneyindeki Damlacık Dağı üzerindedir. Doğu, batı ve güney tarafı kayadan oyma derin savunma hendeği ile çevrili, kuzey tarafı ise sarp kayalıktır.

814 yılında (Abbasiler Dönemi) şehir sularının yeniden inşa edilmesi sırasında kalenin de Seleukoslar dönemine ait eski kalıntılar üzerine yeniden inşa edildiği kuvvetle muhtemeldir. Güneydeki kayadan oyma hendeğin M.S. III. yüzyıla ait kaya mezarlarının üzerine yapıldığı kesilmiş kaya mezarlarından anlaşılmaktadır.

Kale üzerindeki Korinth başlıklı iki sütunun arası 14 m. olup yükseklikleri 17.25 ve çapları 4.60 metredir. Doğudaki sütunun kente bakan yüzünün 3 metre yukarısında Estrangela türündeki Süryanice kitabede: “Ben askeri ko[mutan] BARŞ[AMAŞ] (iGüneşin Oğlu)’ın oğlu AFTUHA. Bu sütunu ve üzerindeki heykeli başbakan MA’NU kızı, [kral MA’NU] eşi, hanımefendim ve [velinimetim] kraliçe ŞALMETH için yaptım.” yazılıdır. Kitabede adı geçen Edessa kralı Iİ. MA’NU (240-242)’dur. Saltanat tarihleri dikkate alınırsa, bu sütunların 814 yılındaki surlar ve kalenin esas inşa tarihinden önce buraya birer anıt sütun olarak dikildikleri ortaya çıkar.
Kale üzerindeki Seleukoslar, Bizans ve İslami devirlere ait çok sayıda yapı kalıntısı bulunmaktadır. Selçuklular, Eyyubiler, Memlükler, Akkoyunlular ve Osmanlılar dönemlerinde çeşitli onarımlar geçiren kalenin kuzey, güney ve doğu cephesindeki duvarlarda toplam beş kitabe mevcuttur. Bunlardan üçü aşınma ve kırıklardan dolayı okunamamış; diğer ikisi de Akkoyunlu ve Osmanlı dönemine ait olup okunabilmektedir.

Kentin etrafını çevreleyen surlar 20.yy.’ın başından günümüze kadar tahrib olmuş ve yıkılmıştır. Urfa şehir surlarından; Harran Kapısı, Bey Kapısı’na ait Mahmutoğlu Kulesi ile yer yer duvar ve burç kalıntıları günümüze kadar ulaşabilmiştir. M.S. VI. yüzyıla ait kaynaklarda geçen Urfa surlarının ilk inşa tarihi bilinmemektedir. Çeşitli kaynaklarda yapılan tesbitlerde şehir surlarında; batıda Sakıbın Kapısı, Su Kapısı, Batı Kapısı; kuzeybatıda Samsat Kapısı, Saray Kapısı; doğuda Beg Kapısı, Su Kapısı ve güneyde de Harran Kapısı olmak üzere sekiz kapı bulunduğu anlaşılmaktadır.

Aynzeliha Ve Halil-Ür Rahman Gölleri
Urfa şehir merkezinin güneybatısında yer alan ve İbrahim Peygamberin ateşe atıldığında düştüğü yer olarak bilinen bu iki göl, kutsal balıkları ve çevrelerindeki tarihi eserler ile Urfa’nın en çok ziyaretçi çeken yerleridir. Halil-ür Rahman Gölü’nün kuzey kenarındaki Rızvaniye Camii ile güneybatı köşesindeki Halil-ür Rahman Camii ve Medresesi göle ayrı bir güzellik vermektedir. İbrahim Peygamber, devrin zalim hükümdarı Nemrut ve halkının taptığı putlarla mücadele etmeye, onları kırıp parçalamaya ve tek tanrı fikrini savunmaya başlayınca, Nemrut tarafından bugünkü kalenin bulunduğu tepeden ateşe atılır. Bu sırada Allah tarafından ateşe “Ey ateş, İbrahim’e karşı serin ve selamet ol” emri verilir. Bu emir üzerine, ateş suya odunlar da balığa dönüşür. Hz. İbrahim bir gül bahçesinin içersine sağ olarak düşer. Hz. İbrahim’in düştüğü yer Halil-ür Rahman gölüdür. Rivayete göre Nemrut’un kızı Zeliha da İbrahim’e inandığından kendisini onun peşinden ateşe atar. Zeliha’nın düştüğü yerde de Aynzeliha Gölü oluşmuştur. Her iki göldeki balıklar halk tarafından kutsal kabul edilerek yenilmemekte ve korunmaktadır.

İbrahim Peygamberin Doğduğu Mağara ve Mevlid-i Halil Camii
İbrahim Peygamber’in doğduğu mağara, Halil-ür Rahman ve Aynzeliha göllerinin 100 metre doğusunda yer almaktadır. Mevlid-i Halil Camii avlusu içersine alınmıştır. Hz. İbrahim bu mağarada yedi yaşına kadar kalmıştır. Mağaranın içersinde bulunan şifalı suyun bir çok hastalığı iyileştirdiğine inanılmaktadır. Bu mağaranın yanına Osmanlı Dönemi’nde Hz. İbrahim’in hatırasına Mevlid-i Halil adı verilen küçük bir cami yapılmıştır. İbrahim Peygamber’in makamını ziyaret etmeye gelen binlerce kişiye bu cami küçük gelmeye başlamış ve bunun yanına 1986 yılında çifte minareli büyük bir cami inşa edilmiştir.

Eyyüp Peygamber Lakamı ve Kuyusu
Eyyüp Peygamber’in hastalık çektiği mağara ve kutsal suyunda yıkanarak şifa bulduğu kuyu, Urfa şehir merkezinin Eyyüb Peygamber semtinde yer almaktadır. Sabrın sembolü Eyyüp Peygamber bu mağarada 7 yıl şiddetli bir hastalık çekmiştir. M.S. 460 yılında Piskopos Nona tarafından Eyyüb Peygamber Kuyusu’nun cüzzamlı hastaları iyileştirdiğinin keşfedilmesi üzerine buraya bir cüzzam hastanesi yapılmış ve hastalar bu kuyunun suyu ile yıkattırılarak sağlıklarına kavuşmuşlardır.

Hz. İsa’nın yüzünü silerek resmini çıkardığı ve Urfa Kralı’na gönderdiği mucizevi mendili bir hırsız tarafından çalınarak “Eyyüp Peygamber Kuyusu”na atılmıştır. Bu olay, 1145 yılında Urfa’yı alan İslam komutanı İmadeddin Zengi’ye Süryani kilisesinin reisi Basil Bar Şumana tarafından şu şekilde anlatılmıştır. “-Urfa’yı ziyarete gelenlerden birisi Hz. İsa’nın mendilini çalar ve cebine koyar. Kosmas manastırında geceleyen ziyaretçinin cebindeki bu mendil karanlıkta ışık ve nur saçmaya başlar. Yanmaktan korkan mendil hırsızı, mendili ‘Eyyüp Peygamber Kuyusu’na atar. Kuyudan güneş misali bir ışık çıkar, kuyunun içini dışını aydınlatır. Böylece mendil bulunarak kuyudan çıkarılır ve manastırdaki yerine iade edilir.” Halk arasında bu olay Ulu Cami’deki iki kuyu için de anlatılmaktadır.

Eyyübi Medresesi Ve Firuz Bey Çeşmesi
Ulu Cami’nin doğusuna bitişik olan Eyyübi Medresesi’nden günümüze sadece 1191 tarihli kitabesi kalmıştır. Aynı yerde bugün görülen tek eyvanlı medrese, Eyyübiler Devri medresesinin üzerine 1781 tarihinde Nakibzade Hacı İbrahim Efendi tarafından yaptırılmıştır. Medrese eyvanının doğusunda tonozlu, batısında kubbeli büyük bir oda yer almaktadır. Kubbeli odanın batısında medresenin kütüphanesi olduğu anlaşılan bir oda daha bulunmaktadır. Medresenin güney duvarında 1781 tarihinde Firuz Bey tarafından yaptırılan çeşme bulunmaktadır.

Karakoyun Deresi
Karakoyun deresinin tarihteki adı Deysan Irmağı’dır. Urfa’nın batısından doğan, şehir içersinden geçerek Harran Ovası’nda Cüllap Irmağı’yla birleşen bu dere günümüzde kurumuş bir durumdadır.

Karakoyun Deresi üzerinde batıdan başlamak üzere doğuya doğru; Hızmalı Köprü, Millet Köprüsü, Jünstinyen Su Kemeri, Samsat Köprüsü (Eski Köprü), Hacı Kamil Köprüsü, Beg Kapısı Köprüsü (Kısas Köprüsü) ve Demir Köprü bulunmaktadır.

Karakoyun Su Kemeri
Millet Köprüsü ile Samsat Köprüsü arasındadır. Bizans imparatoru Jünstinyen tarafından 525 senesinde yaptırıldığı tahmin edilmektedir.

Hızmalı Köprü
Karakoyun Deresi üzerindeki köprülerin en güzellerindendir. Halk arasında anlatılan bir efsaneye göre Karakoyunlu Türk Beyliği hükümdarlarından birinin kızı olan Sakine Sultan tarafından Hac yolculuğu sırasında yaptırılmıştır. Köprünün orta ayağının doğu cephesindeki kitabede 1843 tarihinde tamir ettirildiği yazılıdır.Sakine Sultan’ın mezarı dere üzerindeki su kemerinin kuzeyindedir.

İklim:Şanlıurfa ilinde yazlar kurak ve kışlar sert geçtigi için en uygun gezi ayları mayıs-temmuz arasıdır.

Etkinlikler;

Şanlıurfa Kültür ve Sanat Haftası:18-24 Ekim
Şanlıurfa´nın Kurtuluş Haftası,Şanlıurfa: 10-12 Nisan
Ahilik Kültür Haftası : 12-17 Ekim
Çiğköfte Şenliği: 3-5 Ocak

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.