Kilise Nedir

Kilise Nedir, Kiliselerin Özellikleri

Kilise, Hıristiyan öğretisinde, bütün olarak Hıristiyanlar topluluğu ya da Hıristiyanların oluşturduğu örgüt ya da kurum. Hıristiyanlık öncesinde Yunanca ekklesia sözcüğü, yurttaşların oluşturduğu resmî bir topluluk ya da meclis anlamını taşıyordu. Eski Ahit’in İÖ 3-2. yüzyılda Yunancaya yapılan çevirisi Septuagint’te ekklesia özel­likle, Yahudi halkının, örneğin Tanrı yasa­larını dinlemek gibi (örn. Tesniye 9:10, 18:16) dinsel bir amaçla bir araya geldiği toplantıları belirtmek için kullanılmıştı. Ye­ni Ahit’te ise bu terim hem bütün dünyada­ki (örn. Matta 16:18) ya da yalnızca belli bir bölgedeki (örn. Resullerin İşleri 5:11) Hı­ristiyan müminleri, hem de bir çatı altında toplanmış belli bir cemaati (örn. Romalılar 16:5) belirtiyordu.

Hz. İsa’nın çarmıha gerildikten sonra dirildiğine ve kendisine bağlananları İncil’i yay­makla görevlendirdiğine inanan Hıristiyan­lar, bu buyruk doğrultusunda yeni dindaşla­rı için yeni kurumlar geliştirdiler. Yahudi yetkililerin olumsuz tutumu karşısında, ön­celikle sinagog örgütlenmesini örnek alarak kendi cemaatlerini kurdular ve temelde piskoposluk makamına dayalı bir yönetim sistemi oluşturdular. Çeşitli anlaşmazlıklar daha ilk dönemden başlayarak kilisenin birliğini tehdit etti. Buna karşın, sonunda kaybolan küçük mezhepler dışında kilise yüzyıllar boyunca birliğini korumayı başar­dı. Ama 1054’te Doğu ve Batı kiliselerinin ayrılmasından, 16. yüzyılda da Protestan Reform hareketi sonucunda Batı Kilisesi” nin parçalanmasından sonra, kendilerini gerçek ve tek kilise sayan ya da en azından gerçek kilisenin parçası olarak gören çeşitli kollara ayrıldı.

Kilisenin doğasıyla ilgili tartışmalar Nikaia (İznik) Amentüsü’nde (325) belirtilen dört özellik üzerinde yoğunlaşır. Buna göre kili­se tektir, kutsaldır, Katoliktir ve Havariler geleneğine bağlıdır (apostolik). Ama kilise içindeki bölünmeler kilisenin birliği ya da tekliği ilkesiyle bağdaşmayan bir görünüm sunar. Buna karşılık, kilise üyeliğinin vaftiz ayiniyle gerçekleştiği, dolayısıyla kilisenin, bağlı bulunduğu cemaate bakmaksızın tek bir topluluk oluşturan vaftizli bütün Hıristi- yanları içine aldığı öne sürülür. Havariler Amentüsü’nün 5. yüzyılda Remesiana pis­koposu Niketaş’m kaleme aldığı metninde, vaftiz yoluyla İsa Mesih’te oirbirine bağla­nan inananların birliği “kutlular topluluğu” (Latince communio sanctorum) terimiyle anılır. Bu öğretiye göre vaftiz edilmiş her­kes, onların insan doğasını paylaşan İsa’da bütünleşmiştir; hepsinin amacı İsa’nın Tanrı katındaki yüceliğini paylaşmaktır. Ortaçağ­da yaygınlaşan bir yoruma göre, Cennet’e ulaşmış Hıristiyanların oluşturduğu “muzaf­fer kilise”, yeryüzünde yaşayanların oluşturduğu “savaşan kilise” ile henüz kusurla­rından bütünüyle arınamadığı için Araf’ta bulunan Hıristiyanların “acı çeken kilise”si için Tanrı katında şefaat etmektedir.

Kilisenin kutsallığı tek tek bütün üyeleri­nin kutsallığını değil, bir bütün olarak Kutsal Ruh tarafından yaratıldığını belirtir. Başlangıçta evrensel kiliseyi yerel cemaat­lerden ayırt etmek için kullanılan Katolik (Yunanca katholikos: “evrensel”) terimi, sonradan Roma Kilisesi’yle özdeşleşmiştir. Apostolik sıfatı ise kilisenin gerek kurum, gerek hiyerarşi olarak Havarilerle, dolayı­sıyla Hz. İsa’nın yeryüzündeki yaşamıyla tarihsel bir süreklilik içinde olduğunu belirtir.

Birçok Hıristiyanın inancının yalnızca söz­de kaldığı, kilise üzerindeki baskıların son bulduğu 4. yüzyıldan beri işlenen bir konu­dur. Bu çelişkiyi açıklamaya çalışan Aziz Augustinus’a göre gerçek kilise yalnızca Tanrı’nın bildiği görünmez bir varlıktır. Bütün Hıristiyanlar, başında İsa’nın bulun­duğu doğaüstü bir topluluğun, İsa’nın gi­zemli bedeninin üyesidir. Kendi kusurları dışındaki nedenlerle görünür kilisenin uza­ğında kalmış insanlar da kilisenin görünmez birer üyesi olabilir. Reform döneminde bu kurama başvuran Martin Luther, üyeleri Hıristiyanlığın çeşitli kollarına dağılmış bu­lunmakla birlikte, gerçek kilisenin yeryü­zünde bilinen bütün kurumlardan bağımsız olduğunu öne sürerek kilise içindeki bölün­meleri savunmaya çalışmıştır. II. Vatikan Konsili (1962-65) isa’nın gizemli bedeni kavramının yorumunu genişleterek bütün insanların en azından ilke düzeyinde kilise üyesi olduğunu, çünkü İsa’nın bütün insan­ların kurtuluşu için yeryüzüne geldiğini vurgulamıştır. Ama Hz. İsa’nın dünyada görünür tek bir kilise kurmak istediğine inanan birçok Hıristiyan, ekumenik hareket içinde kilisenin birliğini yeniden kur­maya çalışmaktadır.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.