İki ayağını bir pabuca sokmak Deyiminin Anlamı

İki ayağını bir pabuca sokmak , İki ayağını bir pabuca sokmak anlamı , İki ayağını bir pabuca sokmak ne demek

Bu yazımızda İki ayağını bir pabuca sokmak deyiminin anlamını açıklıyoruz. Anlamı ve Cümle içinde kullanımı şu şekilde :

İki ayağını bir pabuca sokmak:  Bir kimseyi, bir işi yapması için zorlamak, sıkıntıya sokmak.

Bu Deyimle İlgili Yorumlarınızı ve Cümlelerinizi Aşağıdan Hemen Yazabilirsiniz …

9 yorum

  1. Sabah nineciğim:
    – Haydi, beraber komşumuz Ahsen hanım’a uğrayalım. Epeydir görüşemedik, halini hatırını soralım, dedi.

    Böylesine düşünceli bir teklife hayır denir mi?

    – Olur, nineciğim, dedim ve tıklattık Ahsen teyzenin kapısını.

    Ahsen teyze’de bir telaş bir telaş.

    – Teyzeciğim, bu ne telaş, bir şey mi oldu? diye sordum.

    – Sorma komşucuğum. Az önce bir telefon aldım. Memleketten misafirim geliyormuş. Hiç hazırlığım yok, demez mi!

    – Biz ne güne duruyoruz Ahsen teyze, diyerek işe koyulduk.

    Ahsen teyze yemek pişirdi, nineciğim börek açtı, ben de evi aklayıp pakladım. İşimiz kısa sürede bitti.

    – Bu yorgunluğun üstüne kahve iyi gider, dedi Ahsen teyze. Bir güzel kahve pişirdi.

    Kahvelerimizi yudumlarken,

    – Size nasıl teşekkür etsem bilmem. Hızır gibi yetiştiniz. İki ayağım bir pabuca girmişti, dedi Ahsen teyze. Nineciğim bu sözlere güldü ve:

    – Deyim mi demeyim mi? diye sordu. Anladım ki yine taşı tam gediğine oturtacak.

    – De bakalım nine, dedim. O da başladı anlatmaya. Biz de merakla dinledik.

    Ne olduysa İstanbul’un o eski güzel günlerinde olmuş. Sokaklarda sonbahar yapraklarının uçuştuğu bir gün, ilk mektepler açılmış. İşte o gün, henüz yeni öğretmen olmuş Beyazıt adlı bir genç, heyecanla okula doğru yürüyormuş. Tez canlı olduğu her halinden öyle belliymiş ki, bir gören olsa, “kuş olup uçacak” diye düşünürmüş. Bir adım, iki adım, üçüncüde hoop havaya! Bir adım, bu kez ikinci de hooop zıpla!

    Dilinde de dillerden düşmeyen bir marş!

    Bu şekilde yürüyerek ulaşmış ilk mektebe. Sınıfa girince kendisine bakan tam on altı çift göze gülümsemiş. Neşeli, heyecanlı, meraklı, kimi ağlamaklı; yani cin gibi gözlermiş bunlar. Yüksek sesle:

    – Hepiniz hoş geldiniz, demiş öğrencilerine.

    El üstünde tutulan bir konukla konuşur gibi konuşmuş onlarla. Onlar da el üstünde tutulan bir konuk gibi terbiyeli cevap vermişler.

    İşte böyle başlamış her şey! Beyazıt öğretmen dizinin dibine oturttuğu her öğrenciye elif’i, be’yi öğretmiş. Saçlarını okşamış. Bu cin gibi gözlerden uyku süzülmeye başlayınca marş söyleyip uyandırmış onları.

    Canları üçleri, beşleri birbiriyle çarpıp toplamaktan sıkılınca renk renk boyalarını çıkarıp, türlü türlü resimler yapmışlar. Mor dağlar sıralanıp gitmiş, uçurtmalar uçmuş, kayıklar yalnız bir geziye çıkmış, akşam olmuş, güneş batmış ve mektep dağılmış sonunda.

    Havanın sıkıntıdan patladığı günlerde ise erkek öğrencilerini güreştirmiş. Sınıfta halka olur, ortada bir er meydanı açarlar, küçük merdane yiğitler bu meydana çıkıp güreşirlermiş. Küçük olmalarına rağmen onlar da tıpkı ataları gibi, rakiplerine el ense çeker, çırpar, künde atar ve sırtlarını tuşa getirirlermiş.

    Beyazıt öğretmen, kız öğrencilerini ayırmaz, onlara da atıcılık öğretir, oklarını hedefe tam isabet ettirmenin yollarını gösterirmiş.

    Günler böyle geçip gidiyor ve bahar mevsimi yaklaşıyormuş. O dönemde bahar mevsimi gelince okullar arası yarışmalar ve gösteriler yapılırmış. Tam baharın başladığı gün, ahali büyük meydanda toplanır, ilk mekteplilerin hazırladığı gösterileri ve yarışmaları izlermiş. Bazen hatırı sayılı kimseler de gelip izlermiş bu gösterileri. Paşalar, vezirler hatta din bilginleri.

    Bu kimseler, gözü açık ve yetenekli öğrencileri belirler ve çekirdekten yetişmelerini sağlarmış.

    Bu sebeple okuldaki her öğretmen öğrencilerini gösterilere en iyi şekilde hazırlarmış. Öğrencilerinin seçilmesi onlar için de övünç kaynağı olurmuş çünkü. Beyazıt öğretmen de elinden geleni ardına koymamış ve öğrencilerinin hazırlığını tamamlamış.

    Gösterilerin yapıldığı gün gelip çattığında kendilerine bir ağaç altında yer beğenip gösterileri izlemeye başlamışlar. Ne var ki Beyazıt öğretmen, gece gündüz hazırladıkları gösterilerin talimini yapmaktan öylesine yorgunmuş ki, ayakkabılarını çıkarıp ağaca yaslanmakta bir sakınca görmemiş. Öğrencileri de onun gibi ayakkabılarını çıkarıp oturmuşlar. Beyazıt öğretmen ağaca yaslanır yaslanmaz derin bir uykuya dalmış. Dalar dalmaz da rüya görmeye başlamış.

    Rüyasında, başı beyaz bulutlarla kaplı yüce bir dağın huzurunda duruyormuş. Dağın huzurundan dizi dizi kelebekler, arılar, tilkiler geçiyormuş. Sıra, önde bir dolunay ve arkasında bulunan on altı tane ay ve yıldıza gelmiş. Bu grup diğerlerinden farklı olarak ayaklarını birleştirmiş tavşan gibi zıp zıp zıplayarak geçmiş dağın huzurundan. Onları bu halde görünce dağı bir titremedir almış. Ancak dağ titredikçe üzerlerine sarı sarı çiçekler dökülüyormuş.

    Rüyanın en güzel yerinde Beyazıt öğretmenin Mehmet adlı öğrencisi:

    – Sıra bize geldi öğretmenim, diye bağırmış!

    Bir anda uyanan Beyazıt öğretmenin tez canlılığı tutmuş. Telaşla iki ayağıyla aynı ayakkabıyı giymeye çalışıyormuş. Başarmış da! Öğrencileri de aynı onun gibi yapmışlar.

    İnsan iki ayağını da aynı pabuca sokunca, ancak tavşan gibi zıplar tabi.

    Öğretmen önde öğrencileri arkada zıp zıp zıplayarak çıkmışlar meydana. Meğer padişah da gelmiş gösterileri izlemeye. Meydanı en güzel gören bir yere oturtmuşlar onu. Başında beyaz sarığıyla heybetli bir dağ gibi görünüyormuş.

    Padişah da ahali de zıp zıp zıplayarak meydana çıkan grubu görünce kahkahayı koyuvermiş. Ancak bunun gösterinin bir parçası olduğunu düşünmüşler.

    Padişah güldükçe çil çil altınlar atmış Beyazıt öğretmen ve öğrencilerinin üzerine.

    O gün, Beyazıt öğretmenin öğrencileri, güreş ve atıcılıkta birinciliği kimseciklere kaptırmamışlar. Hem de insanlara, “iki ayağını bir pabuca sokmak” deyimini hatıra bırakmışlar. O günden sonra ne zaman bir işi aceleye getiren biri olsa, iki ayağını bir pabuca sokuyor, denilir olmuş.

    • teşekkür ederim adasucum.Bütün sitelere girip bir bir baktım yoktu bu siteye girdim belki vardır deddim.Yokmuş ama sonradan senin yazın dikkatimi çekti hemen ödevime yazdım.Şuna baksana:Sitelerde yok,yorumlarda yazıyor.Tekkrardan teşekkür ediyorum,Ödevime yardımcı oldunTEŞEKKÜREER

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.