Haseki Hürrem Sultan Külliyesi

Haseki Hurrem Sultan Külliyesi, İstan­bul’da Avrat Pazarı (bugün Haseki) semtin­de I. Süleyman’ın (Kanuni) karısı Hurrem Sultan’m yaptırdığı cami, medrese, sıbyan mektebi, darüşşifa ve imaretten oluşan kül­liye. İmaret dışındaki yapılar Mimar Sinan’ m yapıtlarıdır. Külliyenin ortasından geçen Haseki Caddesi camiyle öbür yapıları birbi­rinden ayırır.

1538/39 tarihli cami, duvarla çevrili bir avlunun içine, kıble yönüne döndürüldüğü için, çaprazlama yerleştirilmiş bir yapıdır. Planı, yaklaşık 11 m çapında yan yana iki kubbeyle örtülü bir dikdörtgen biçiminde­dir. Kasnaklara geçiş köşelerde istiridye biçimli tromplarla sağlanmıştır. Cami aslın­da tek kubbeli, kare planlı olarak yapılmış, 1612’de genişletilerek bugünkü durumuna getirilmiştir. Bunun için doğu duvarı kaldırı­larak yerine iki sütuna oturan üç kemer yapılmış, bunların arkasına da ilkinin eşi, ikinci bir kare mekân getirilmiştir. Caminin ilk biçimindeki beş kubbeli, batı ucunda minare bulunan son cemaat yeri, arsanın darlığı yüzünden ek bölümün önünde de­vam ettirilmemiştir. Cami kapısı bu son cemaat yerinin ortasındaki ilk yerinde bıra­kılmış, ama mihrap yeni yapının kıble duva­rının tam ortasına alındığı için, iki bölümü ayıran sütunlardan öndekinin gerisinde kal­mıştır. Cami 1894 depreminin ardından ve son kez de 1969-70 yıllarında onarılmıştır.

Caminin karşısında, Haseki Caddesi’nin öbür kenarı boyunca doğuda medrese, batı­da sıbyan mektebi sıralanır. Yazıtından, medresenin camiden bir yıl sonra yapıldığı anlaşılmakta, mektebin ise, mimari özellik­lerine bakılarak, onunla aynı tarihte yapıldı­ğı sanılmaktadır. Medresenin kare planlı avlusu dört yandan teğet sivri kemerli revaklarla çevrilidir. Üç yandaki revakların arkasında dizili kubbeli hücreleriyle yapı, simetrik düzendedir. Kuzeydeki hücre sıra­sının tam ortasında, güneydeki giriş kapısı­nın karşısında dershane yer alır.

Külliyenin en küçük, ama en ilginç yapısı olan sıbyan mektebi kareye yakın dikdört­gen planlı, yan yana iki dershane biriminden oluşur. Birkaç basamaklı, iki kollu bir merdi­venle çıkılan birinci birimin medreseye ba­kan doğu ve avluya bakan kuzey kenarları, geleneksel Türk evlerindeki bahçeye bakan hayatta olduğu gibi açıktır. Yapı bir kırma çatıyla örtülüdür. Açık birimde bu çatıyı kenar­lardaki tuğla ayaklara oturan kemerİer taşır.

Sıbyan mektebinin kuzeybatısında yer alan imaretin yazıtında, I. Süleyman tarafından 1550’de yaptırıldığı belirtilmiştir. Yapı, dik­dörtgen planlı bir iç avluyu dört yandan çevreleyen kubbeli revaklarla, bunları (giriş yönü dışında) üç yandan saran ve daha büyük kubbelerle örtülü hizmet mekânla­rından oluşur. Doğu ve batıdakiler yemek­haneler ve kilerler, kuzeydeki ise (dört büyük ocağıyla) mutfaktır.

İmaretin doğusunda, medresenin kuze­yinde yer alan darüşşifanın kesin yapım tarihi bilinmez; imaretten sonra tamamlan­dığı sanılır. Bazı kaynaklarda yalnız kadın hastalar için yapıldığı yazılıdır. Külliyenin öbür yapılarının tersine, girişi kuzeydeki Cevdet Paşa Caddesi üzerindedir. Sekizgen planıyla Amasya’daki Kapıağası Medresesi’ ni ve İstanbul’da Cağaloğlu’ndaki Rüstem Paşa Medresesi’ni akla getiren ilginç bir avlusu vardır. Bu avlunun doğu, güney ve batı yönündeki beş kenarını, iki sıra halinde, kubbeli küçük hücreler kuşatır. Hücrelerin arasında iki çapraz köşeye gelen ve üzerleri daha büyük birer kubbeyle örtülü mekânların avluya bakan yüzleri açıktır. Ön ve arka sıradaki bütün hücrele­rin kapısı, eyvanı andıran bu iki geçiş mekânına açılır. Sekizgenin Cevdet Paşa Caddesi’ne bakan kuzey kenarında, böylesi­ne simetrik bir plandan beklenenin tersine, giriş kapısı yerine, iki pencereye yer veril­miştir. Kapı, aynı duvarın cadde üzerindeki uzantısında, daha doğudadır.

Haseki Hurrem Sultan Külliyesi Mimar Sinan’ın sıkışık bir kent dokusunun getirdiği bağlayıcı koşullara uymak zorunda kaldığı ve yeni buluşlardan çok, kendinden önce denenmiş plan şemalarını uyguladığı bir ilk dönem yapıtıdır.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.