Gülhane Askeri Tıp Akademisi Nerede

Gülhane Askeri Tıp Akademisi Nerede, Gülhane Askeri Tıp Akademisi Tarihi Hakkında Bİlgi

Gülhane Askeri Tıp Akademisi, Anka­ra’da askeri tıp fakültesi. Orduya uzman hekim yetiştirmek, askeri tıp alanında uygu­lama ve bilimsel araştırma yapmak amacıyla kurulmuştur. 1890’ların sonuna değin İstan­bul’da biri sivil, öbürü askeri olmak üzere iki tıbbiye (tıp okulu) vardı. Bu okullarda teorik ve klasik eğitime ağırlık verildiği için hekimler pratik bilgiden yoksun yetişiyor­du. Bu açığı kapatmak amacıyla tıbbiyeyi bitirenlerin Haydarpaşa Askeri Hastanesi’nde iki yıl staj yapması zorunluluğu geti­rildiyse de (18/0) uygulanamadı. 1898’de tıp okullarının yeniden düzenlenmesi ve niteliklerinin yükseltilmesi amacıyla Alman hekimler Robert Rieder ve Georg Deycke Almanya’dan İstanbul’a çağrıldı. Mayıs 1898’de Rieder mirliva rütbesi, Mekâtib-i Tıbbiye-i Şahane müfettişi ve seririyat-ı hariciye ve dahiliye muallimi unvanıyla, Deycke de kaymakam rütbesi ile göreve başladı.

İstanbul’a geldikten sonra Fransız kültü­rüyle yetişmiş tıp hocalarının büyük tepki­siyle karşılaşan Rieder, bağımsız çalışabile­ceği ayrı bir hastane kurulmasını istedi. Sarayburnu’ndaki Gülhane Askeri Rüştiye binasında kısa sürede, Gülhane Seririyat Hastanesi ve Askeri Tatbikat Mektebi adıyla ikinci tıp uygulama okulu kuruldu. Tıbbiyeyi bitiren asker hekimlerin burada bir yıl süreyle klinik ve pratik bilgilerini arttırması, hastane yönetimini öğrenmesi öngörülüyordu. Hastanede ayrıca asker hastalar tedavi edilecek, orduya asker has­tabakıcı yetiştirilecekti; staj sonunda seçile­cek hekimlerden bir bölümü uzman ve öğretim üyesi olarak görevlendirilecekti. Rieder Gülhane’de müdürlük görevinin ya­nı sıra cerrahi okutuyor ve erlere hastabakıcılık dersleri veriyordu. Deycke ise müdür yardımcılığına ek olarak iç hastalıkları, cildiye, patolojik anatomi, bakteriyoloji ve biyokimya derslerine giriyordu. Deycke Gülhane’de lepra, verem ve dizanteri üzeri­ne yaptığı yayınlarla dünya çapında ün İcâzândı.

1902’de Gülhane’de 110’u erkek, 41’i ka­dın ve çocuk hastalar için olmak üzere toplam 151 yatak vardı. Rieder Haydarpaşa’daki yeni tıbbiye inşaatını gezerken düşüp sakatlanınca 1904’te Almanya’ya döndü, onun yerine Deycke getirildi. Deycke de 1907’de kendi isteğiyle Alman­ya’ya döndü. 1902’de Rieder’in yardımcısı olarak ça­lışmaya başlayan Julius Wieting 1907’de Gülhane’nin müdürlüğüne getirildi. II. Meşrutiyet’le (1908) birlikte kurumda yeni bir canlanma başladı. 1909’da tıp okulları Haydarpaşa’daki yeni binaya taşınarak Tıp Fakültesi adı altında birleştirildi. Gülhane’ nin en beğenilen öğretim üyeleri bu yeni fakülteye atandı. Bunun üzerine Wieting Harbiye Nezareti’ne başvurarak Gülhane’ nin Tıp Fakültesi’nden ayrılmasını, asker hekim yetiştiren bağımsız bir okul durumu­na gelmesini sağladı ve yeni bir kadro kurdu.

Wieting 13 Kasım 1908’de “Gülhane Mü- samere-i Tıbbiyesi” adı verilen bilimsel toplantıları başlattı. Öteki hastanelere de örnek olan bu toplantılar sonradan gelenek­leşti. Sivil hasta kabulüne başlayan Gülha­ne’de bir harp paketi imalathanesi kuruldu, ordu için ampul ve komprime hap üretildi. Balkan Savaşı’nda Gülhane eğitim görevini bırakarak bütün personeli ve staj yerleriyle gezici ordu birliklerinde çalıştı. 1912’de Reşad Rıza ve Mustafa Hilmi tifo ve tifüs aşısını ilk kez uygulayarak askeri salgın hastalıktan korumaya çalıştılar. Daha sonra hazırlanan kolera ve dizanteri aşılan da başarıyla uygulandı. Bu dönemde hastane­nin adı Gülhane Tababetti Askeriye ve Tatbikat Mektebi oldu. Wieting 1915’te Almanya’ya döndü. I. Dünya Savaşı’nda Gülhane, Çanakkale’den gönderilen ağır yaralılara bakan bir asker hastanesi olarak çalıştı. Öğretim üyelerinin büyük bölümü ile asistanlar cepheye gönderildiği için has­tanenin başına Dr. Selling, operatör olarak da Brunning getirildi.

1918’de Mondros Mütarekesi yapılınca iki Alman hekim ülkelerine döndü. Müdürlüğe getirilen Süleyman Numan Paşa İngilizlerce sürgüne gönderilince onu Talat Arif ve Tevfik Salim izledi. Böylece Gülhane Türk öğretim üyelerinin yönetimine geçmiş oldu. Aralık 1918’de Gülhane Fransızlarca işgal edilince hastane Gümüşsüyü Askeri Hastanesi’ne taşındı. Cumhuriyet’ten sonra (1923) yeniden kendi binasına döndü. II. Dünya Savaşı’nın da etkisiyle 20 Temmuz 1941’de Ankara’daki Cebeci Mevki Hasta- nesi’ne taşındı, Askeri Doktor Mektebi ve Kliniği adını aldı. 1945’te . kurulan Tıp Fakültesi (1946’da Ankara Üniversitesi’ne bağlandı) ile 1947’de Gülhane Askeri Tıp Akademisi adını alan askeri okul ve hasta­ne, bir süre aynı yapıda hizmet verdiler. 1952’de çıkarılan bir yasa ile iki kurum birbirinden ayrıldı. Gülhane Askeri Tıp Akademisi 1953’te Bahçelievler’deki Yedek Subay Okulu ile Mevki Hastanesi’ne taşın­dı. Akademi, 5 Haziran 1957’de çıkanlan bir yasayla yeniden düzenlendi. 28 Ekim 1971’de Etlik’te bin yataklı yeni binasına geçti. 17 Kasım 1983’te 2935 sayılı yasayla askeri tıp fakültesine dönüştü. 1985’te aka­demiye bağlı olarak Askeri Hemşirelik Yüksekokulu kuruldu. Aynı yıl, İstanbul’ daki Haydarpaşa Askeri Hastanesi de Gül­hane Askeri Tıp Akademisi’ne bağlı ikinci bir eğitim hastanesi durumuna getirildi.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.