Grup Terapisi Nedir,Grup Terapisi Nasıl Olur
Grup Terapisi, ruhsal bozuklukların tedavisinde grup etkileşimi ve öteki grup etkinliklerinden yararlanılan yöntem. Kişinin tutum ve davranışlarının grup içinde etkilenip değişeceği ilkesine dayanan grup tedavileri, geleneksel tıbbın hasta-hekim ilişkilerinin gizliliğine verdiği önemden ötürü uzun süre gelişme gösteremedi ve II. Dünya Savaşı’na değin çok az hekim tarafından uygulandı. Savaştan sonra, çok sayıda askerin psiko terapiye gereksinim duyması sonucunda psikiyatriler, askerleri gruplar halinde tedavi etmek zorunda kaldı. Bu yöntemin etkili olmasıyla savaş sonrası yıllarda bu tür tedaviler hızla gelişip yaygınlaştı. Psikiyatriler dışında, klinik psikologlar ve danışman psikologlar ile sosyal hizmet görevlileri de grup tedavisi uygulamaya başladılar. Grup tedavisi teknikleri de bireysel psikoterapide olduğu gibi çeşitlilik gösterir ve yönlendirmelerle grup üyelerinin sıkıntılarının giderilmesini ya da kişinin kişisel olgunluğunu artırarak kendini tanımasına yardımcı olmaya yönelik bir grup atmosferi oluşturmayı amaçlar. Birinci türden grupların üye sayısı sınırlı değildir; bazen elli, hatta daha fazla kişi katılabilir. Bazı tedaviler etkileme ve güdüleme ilkesine dayanır: Bunlarda temel amaç slogan kullanımı, törensel uygulamalar, sorunlarıyla başa çıkmada üyelerin gösterdiği ilerlemenin topluluk içinde onaylanıp desteklenmesi gibi yöntemler aracılığıyla bir gruba ait olma duygusunu yerleştirerek üyelerin moralini yükseltmek ve yalnızlık duygularını ortadan kaldırmaktır. Bu grupların bir bölümü de, yönetimi tümüyle üyelerin elinde olan, özerk hareketler geliştirmişlerdir. Buna en ilginç örnek, kronik alkoliklerin kendi kendilerine yardım etmek amacıyla örgütlediği Alcoholics Anonymous (AA) grubudur. Başka grup tedavi yöntemleri, özellikle de danışanı merkez alan güdümsüz olanlar (bak. güdümsüz psikoterapi) ve psikanalitik teknikler, serbest tartışmayı ve üyelerin hiç engellenmeden kendilerini ortaya koymalarını amaçlar. Bu yöntemlerin çoğunda, benzer sorunlara sahip üyelerinin sayısı beş ile sekiz arasında değişen, yüz yüze ilişkiye dayalı, küçük gruplar oluşturulur. Duygusal açıdan destek sağlayıcı bir ortamda, gündelik yaşamlarındaki kişilere, birbirlerine ve grup liderine tepkilerinin karşılıklı olarak gözden geçirilmesiyle üyelerin kendilerini anlamalarına ve daha başarılı davranışlarda bulunmalarına yardımcı olunur. Duyarlılık eğitimi ise, tedavi amacı taşımayan, insan etkileşimlerini geliştirmeye yönelik bir tekniktir; hedef “burada ve şimdi”, tüm açıklıkla duyguların grup içinde etkileşmesini sağlayarak gizli kalmış duyguların yol açabileceği zararları önlemektir. Özellikle ABD’de 1960’larda ve 1970’lerde yaygınlık kazanan duyarlılık eğitimi, hâlâ ilgi gören bir uygulamadır. Grup tedavisi yöntemlerinden türetilen ve T-grubu (İngilizce training: “eğitim” sözcüğünden T olarak kısaltılmıştır), etkileşim grubu, insan ilişkileri ya da grup dinamiği eğitimi gibi çok çeşitli adlarla bilinen bu teknikte, bireyin kendi kendinin ve başkalarının daha çok farkına varmasını sağlamak amacıyla yoğun grup tartışması ve iletişim, etkileşim yöntemleri kullanılır. Bu yöntem, bir kuruluştaki bireylerle grupların güven ve iletişimini artırmak amacıyla kullanılabilmektedir.
Aileyi bir grup olarak tedavi etme düşüncesi de (aile tedavisi ya da danışmanlığı) aile üyelerinin kendi aralarındaki yıkıcı ilişkilerin, birbirlerine karşı davranış biçimlerinin incelenmesiyle daha olumlu kılınabileceği görüşüne dayanır. Pek çok aile danışmanı, grup süreci kuramından türetilen bir ilkeden hareket eder; buna göre, aile üyeleri çeşitli roller üstlenmekte, aileler çoğunlukla bir aile üyesine acı çeken kişi rolünü uygun görmekte ve bireyin davranışı da, buna bağlı olarak zaman içinde biçimlenip bazen duygusal bozukluk noktasına varmaktadır. Bu yüzden, ruhsal sorunları olan bir hastanın sıkıntılarının çoğunlukla, yakınlarıyla, kendini yüceltici ya da küçültücü ilişkiler kurmasından kaynaklandığı düşünülür. Dolayısıyla aile tedavisi, aile rollerini çözümleme ve daha iyi bir denge sağlamak amacıyla bu rolleri yeniden düzenleme çabasıdır. Ensest, boşanma, çocuklara eziyet, uyuşturucu ya da alkol düşkünlüğü, çocukların yetiştirilmesiyle ilgili anlaşmazlıklar, para, toplumsal ve ahlaki değerler ile ilgili sorunlar gibi aile birliğini sarsıcı konular, deneyimli bir tedavi uzmanının önünde dile getirilip açikça tartışılır. Aileyi tehdit eden konuların anlaşılması ve her aile üyesinin bireysel yetilerinin değerlendirilmesiyle tedavi çoğunlukla aile sorunlarının etkili bir çözüme ulaşmasını sağlar. Aile tedavisi kavramı, büyük ölçüde Avusturyalı psikiyatr Alfred Adler’in çabaları sonucunda 20. yüzyıl başlarında gelişti. Evlilik tedavisiyse (bazen çiftlerin ya da ikili ilişkilerin tedavisi olarak da adlandırılır), İsviçreli psikiyatr Cari Jung’un geliştirdiği ruhsal tedavi tekniklerinden türetildi. Will- iam H. Masters ile Virginia E. Johnson da, insanların cinsel tepkileri üzerine yaptıkları kapsamlı araştırmalar sonucunda cinsel tedavi tekniklerini oluşturdular.
Hastanede yatan hastalara uygulanan ortam tedavisi de grup tedavisi ilkelerinin bir uzantısıdır; amaç, akıl hastanesini bütün yönleriyle, hastaların ruhsal sağlığının yeniden kurulmasına yardım edecek, tedavi edici bir topluluk durumuna getirmektir. Bu ortam olumlu, destekleyici bir atmosfer içinde uğraş, dinlenme ve eğitim programlarıyla sağlanır. Ayrıca, hastane yaşamının tüm evrelerinde, tedavi ekibinin bütün üyelerinin işbirliği içinde çalıştığı, hastaların da, rahatsızlıklarının izin verdiği ölçüde sorumluluk alarak katılacakları, esnek, demokratik bir topluluk yapısının geliştirilmesi zorunludur.
Hemen Yorum Yaz