Eğitimde Amaçlanan Sisteme Geçildi

Gerçekten istediğimiz eğitim sistemi bu muydu ? Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ile Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Çobanlar ilçesinde bazı açılış ve temel atma dolayısıyla Belediye Meydanı’nda düzenlenen törene katıldı.

Bakan Dinçer, burada yaptığı konuşmada, Afyonkarahisar’a daha önce çeşitli etkinlikler nedeniyle geldiğini, kentin belde görünümünden bugün cazibe merkezi haline dönüştüğünüsöyledi.

Afyonkarahisar’da, 10 yıllık süreçte 80 ilköğretim okulu, 16 lise, 14 anaokulu kazandırdıklarınıifade eden Dinçer, şöyle konuştu:

”İlde, 2002 yılı öncesi ilkokullarda okullaşma oranı yüzde 90’lar civarındayken bugün yüzde 98’i aştı. Ortaöğretimde okullaşma oranı yüzde 65 ile Türkiye ortalamasının altındayken, zorunlu eğitimin 12 yıla çıkmasıyla bu yıl yüzde 95’e çıktı. Çocuklarınızın gelecekte mağdur olmamasını, iyi bir iş sahibi olmasını istiyorsanız lütfen üniversiteye eğitimini tamamlamasını hatta yabancı dil öğrenmesini sağlayın. Afyonkarahisar, eğitim konusunda bir çok uygulamada Türkiye ortalamasının üstüne çıktı. Afyonkarahisar’da okul öncesi eğitimde okullaşma oranı Türkiye ortalamasının üstünde. Bir kentin valisi, belediye başkanı eğitime önem verirse orada eğitim sorunu olmaz. Lütfen çocuklarımızın okul öncesi eğitimden başlamak üzere her kademede okula gitmeleri sağlayacak tedbirleri alalım. Afyonkarahisar’ı, Fatih Projesi kapsamına aldık. 41 genel liseye akıllı tahtalar döşedik ve alt yapı ihalesini gerçekleştirdik. Bu dönem sonuna kadar da 9’uncu sınıftaki öğrencilere tablet bilgisayarlar dağıtılacak. Önümüzdeki dönemde meslek ve imam hatip liseleri de proje kapsamına alınacak.”

-”Şimdi uygulamamızla, eğitimi kademeleştirdik”-

Dinçer, yeni eğitim sisteminin ağustos ayında gazetelerde ve televizyonlarda eleştirilere maruz kaldığını, kendisinin ve AK Parti’nin ağır eleştirilere, yıpratma kampanyalarına hedef olduğunu anlatarak, şunları söyledi:

”17 Eylül’de okullarımızı açtık. Bir kriz yaşandı mı? Niçin bu eleştirileri yaptılar. İdeolojik olarak yaptıklarımızdan hoşlanmayanlar, bir uygulama sorunu yaşanırsa bunun üzerinden bizi eleştirmek istiyorlardı. Çok şükür, bunun için bir fırsatı vermedik, sizi mahcup edecek bir işe imza atmadık. Yeni kurduğumuz sistemle, aslında sizlerin arzu ettiği eğitim sistemini ülkemizde uygulamaya başladık. Şimdiye kadar yaptığımız eğitim uygulamalarıyla tek tip insan yetiştirmeye çalışıyorduk. Çocuklarımızın ilgisi kabiliyeti farklı farklı. ‘Onlar farklı şeye ilgi duyarlar mı?’ diye düşünmüyor, herkese aynı hizmeti veriyorduk. Şimdi uygulamamızla, eğitimi kademeleştirdik. Çocuklarımızın ilgisine göre seçebilecekleri dersler koyduk. Hem çocuklarımızın erken yaşta okula başlamalarıyla ilgili hem de eğitimin 12 yıla çıkarılmasıyla ilgili tahminlerimiz çok açık şekilde yapılmıştı. Mayıs ayından sonra adeta gece gündüz çalışarak, 42 bin okulumuzu gözden geçirip hangisinin ilk, orta, lise, imam hatip ya da meslek lisesi olacağını gözden geçirdim. Hiçbir aksama olmaksızın, tamamında yüzde 100’e yakın bir isabetle işlerimizi tamamlamış olduk.”

-Ders seçimi-

Yeni eğitim sisteminde çocukların ilgisine göre dersler vermeye başladıklarını kaydeden Dinçer, şöyle devam etti:

”Çocuklarınıza hangi dersleri seçtiğini sorun. Bu toplumun ihtiyaçlarını açığa çıkaracak cevaplar vereceklerdir. Biz, bu seçimleri koyduğumuzda, din derslerini koyduğumuzda ‘dindar nesil yetiştirmeye çalışıyorlar’ diye, Kürtçe dersleri koyduğumuzda ‘bölücülük yapıyorlar’ diye iddialarda bulundular. Diğer derslerle ilgili binbir kılıf uydurdular. Ama biz koyduğumuz her bir dersin bir anlamı var. Türkiye’de 17 milyon çocuğumuzun tercihleri bizler için saygı değerdi. Türkiye’de daha demokratik ve daha esnek eğitim sistemi kurmaya çalışıyorduk. Çocuklarımız çok güzel mesaj verdi. Seçimlerinde uygulamalı matematik derslerini seçmişlerdi. Bize verdikleri mesaj, ‘iyi bir üniversite eğitimi almak istiyoruz, iyi bir üniversiteyi kazanma yolu da iyi bir matematik eğitiminden geçer. Ben matematik eğitimini önemsiyorum ve bunu almak istiyorum’ idi. İkinci tercih ise yabancı dildi, yabancı dil bilmeden iyi bir iş sahibi olunamayacağını, dünyada başka ülkelerde eğitim almanın başka yolu olmayacağını biliyorlardı. Üçüncü sırada Kur’an-ı Kerim dersi vardı. Buradaki mesaj da ‘biz, matematiği, yabancı dili öğrenerek dünya vatandaşı olmaya hazırız ama aynı zamanda kendi dinimizi de öğrenmek istiyor ve Müslüman kalarak dünyada rekabet gücüne sahip ülke vatandaşı olmak istiyorum’ idi. Bu mesajı da aldık.” ifadelerine yer verdi.

28 Ekim 2012

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.