Ebu Ali Sina Hikayeleri

Ebu Ali Sina Hikayeleri Hakkında Bilgi

Ebu Ali Sina Hikayesi, ebu’l-hârîs olarak da bilinir, İbn Sina’nın efsaneleşen yaşamına ilişkin, olağanüstü se­rüven ve olaylarla süslenerek oluşturulmuş halk öyküsüdür.

Halk arasında doğan öyküyü 16. yüzyılın ikinci yansında Derviş Hasan Medhi düzyazı biçiminde ve manzum bir girişle birlikte Esrar-ı Hikmet adıyla kitap haline getirdi. Kadı Seyyid Ziyâeddin Yahyâ da 1629’da aynı öyküyü Gencine-i Hikmet adıyla yeniden düzenleyip yazdı. Gencine-i Hikmet 1838’de ilk kez basıldı, büyük bir yaygınlık kazana­rak Bulak, İstanbul ve Kazan’da birçok kez yeni basımı yapıldı, Arapçaya da çevrilerek yayımlandı (1880). Öykünün biri 17., öbürü 18. yüzyılda başka yazarların kitaplaştırdığı iki ayrı nüshası daha vardır. Ama ayrıntılardaki bazı küçük farklar dışında bütün nüshalarda asıl konu değişmeden kalır: İbn Sina ve ikiz kardeşi Ebu’l-Hâris öykünün baş kişileridir. Genç yaşta öğrendikleri ilm-i simya yardımıyla bütün güçlükleri yenerler ve olağanüstü işler gerçekleştirirler.

Öykünün 18. yüzyılda kaleme alınmış nüshasına göre Buhara’nın bir köyünde dünyaya gelen iki kardeş iyi bir eğitim görürler. Bilgilerini artırmak için dünyayı dolaşmaya çıkarlar. Magrip ülkesinde yılda bir kez açılan ve içinde birçok gizli bilgi içeren kitapların bulunduğu bir mağaraya girerler. Bir yıl kaldıkları bu mağarada pek çok şeyin yanında ilm-i simya da öğrenen iki kardeş, ülkenin hükümdarının kendilerini cezalandıracağını anlayınca kaçarlar; Ebu’l- Hâris Bağdat’a, İbn Sina Kahire’ye gider. Bağdat’ta simya gücünü kullanarak bir ha­mam yaptıran Ebu’l-Hâris, bol para kazanır ve rahat bir yaşam sürmeye başlar. İbn Sina ise Kahire çarşısında gezerken bir helvacı gençle arkadaş olur ve onun dükkânında o güne değin görülmemiş lezzette helva yap­maya başlar. Bu sayede çok zengin olan genç, hükümdarın kızına âşık olur. Ama onunla evlenmek isteği kabul edilmez. İbn Sina sihir gücüyle kızı her gece helvacı dükkânına getirmeye başlar. Bu durumda elinden bir şey gelmeyen hükümdar, çare olarak Ebu’l-Hâris’i çağırtır. Ama Ebu’l- Hâris de kardeşine engel olamaz, onu gösterdiği başarıdan dolayı kıskanır. Sonun­da, İbn Sina’nın hükümdara gönderdiği büyülü bir gülü bilmeden koklayarak ölür. Hükümdar da kızını helvacı gence vermek zorunda kalır.

İbn Sina ülkesine dönerek evlenir, simya gücüyle geçinmeye başlar. Ama karısı sırla­rını açığa vurduğu için birçok güçlükle karşılaşır. Kirman şahmın hizmetine girer, Tâkayn’da bir medresede dersler verir. Ölümünün yaklaştığını anlayınca, hazırladı­ğı yedi şişe ilacı bir öğrencisine vererek öldükten sonra onlan vücudunun üstüne
dökmesini söyler. Öğrencisi söylenenleri yapmaya başlayınca cesedin konuştuğunu görür ve onun dirileceğini anlayarak, kıs­kandığı için son şişeyi dökmez. Böylece İbn Sina’nın cesedi yarı canlı kalır. Ebu Ali Sina Hikayesi hakkında yorumlarınızı bekliyoruz.

1 yorum

  1. 1970 li yillarda bu kitap ve ebu haris diye ikinci bir kitap bende vardı babamla birlikte onları da kaybettim. Yeniden okumak isterdim. Masalsı ve zamanda yolculugu anımsatan (birkac saniye suya bakarken bir omur yasama gibi) bolumler vardi

Munteha ozparlak için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.