Bangladeş Nerededir- Bayrağı

Bangladeş Nerededir, Bangladeş Nasıl Bir Ülke, Bangladeş Bayrağı, Bangladeş Başkenti

Bangladeş, tam adı Bangladeş halk cum­huriyet! Bengali dilinde gana pracatantrI bangladesh. Asya’nın ortagüney kesiminde küçük bir kıyı ülkesi. Güneyde girintili çıkıntılı bir kıyı şeridiyle Bengal Körfezine bakan Bangladeş’in güneydoğusunda Myan- mar; batı, kuzey ve doğusunde ise Hin­distan’ın Batı Bengal ve Assam eyaletleri yer alır. En geniş yeri kuzeyden güneye 625 km, doğudan batıya ise 305 km’dir. Yüzöl­çümü 143.998 km2‘dir. Pakistan’a bağlı Doğu Pakistan eyaletinin 1971’de bağımsızlığa kavuşmasıyla kurulmuştur. Başkenti Dakka’dır.

 

DOĞAL YAPI. Yüzey şekilleri. Ganj, Brah- maputra ve Meghna akarsu sistemlerinin birleştiği yerde kurulu olan Bangladeş, topografik özelliklerle ayırt edilen çok sayı­da bölgeye ayrılır.

En kuzeyde Ganj ve Brahmaputra arasın­da kırmızımsı killi topraklarla kaplı Barina uzanır. Bu yüksekçe bölgenin güneydoğu­sunda Bhar Havzası denen çöküntü alanı bulunur. Çöküntünün ortasında geniş bir bataklık olan Çhalan Gölü yer alır. Kuzey­den güneye doğru inen Brahmaputra taşkın ovaları, batıda Hindistan sınınna kadar ulaşan geniş bir şerit oluşturur.

Doğuda Madhupur Platosundaki tepecik­ler arasında ekime elverişli düz vadiler bulunur. Bu bölgenin güneyinde yer alan Kuzeydoğu Ovasında çok sayıda göl vardır. Daha doğuya düşen Silhet Tepeleri ise yükseklikleri 30 m’den 330 m’ye kadar de­ğişen küçüklü büyüklü tepelerdir.

Brahmaputra Irmağının eski yatağında oluşan Meghna taşkın havzası, Meghna ve Lakkhya ırmaklan arasındaki verimli böl­geyi kapsar. Orta Delta havzası, Feridpur’ daki Bengal Deltasının  orta kesimindeki geniş gölleri içine alır. Havzanın toplam alanı 2.300 km2‘dir.

Feni Irmağının güneyinde uzanan Çitta- gong bölgesi, tepeler, tepecikler, vadiler ve ormanlarla kaplıdır. Ülkenin en yüksek noktası olan Keokradong (1.210 m) burada­dır. Bu bölge Bangladeş’in öteki bölgelerin­den görünüm olarak oldukça farklıdır. Yer yer kumlu olan kıyı ovasının bir bölümü tuzlu ve killi topraktan oluşmuştur. Kıyı açıklarında adacıklar ve bir mercanadası vardır.

Akarsular ve toprak örtüsü. Bangladeş’in fiziksel coğrafyasında ve halkın yaşam biçi­minde önemli bir rol oynayan ırmaklar beş ayrı sistem altında toplanabilir: 1) Ganj Deltasına dökülen ırmaklar; 2) Meghna ve Surma ırmakları sistemi; 3) Brahmaputra ve kollan; 4) Kuzey Bengal ırmaklan ve 5) Çittagong Tepeleri ırmaklan. Ganj, Bengal Körfezi ırmak sisteminin eksenini oluşturur ve kollanyla birlikte geniş bir alanı içine alır. Bir başka büyük ırmak olan Meghna, Silhet-Surma ve Kusiyara ırmaklannm bir­leşmesiyle oluşmuştur. Bu iki ırmak Hindis­tan’da doğan Barak Irmağının kollarıdır. Meghna Irmağı güneye doğru akarken men­deresler oluşturur ve bu arada Burhi Ganga ile Sitallakhya ırmaklannm sulannı da ala­rak genişler.

Brahmaputra ve kollan Kuzey Bengal’in doğusundan güneydoğudaki Meghna Irma­ğına kadar uzanan geniş bir alana yayılır. Sık sık yatak değiştiren bu akarsular, bu bölgede sürekli yerleşimi önlediği gibi, ül­kenin kuzey ve doğu kesimleri arasındaki ulaşımı da güçleştirir. Kuzey Bengal’deki en önemli suyolu Tista Irmağıdır. Himalayalar’dan doğan Tista güneye doğru akar. 18. yüzyıl sonlarındaki taşkmlanndan sonra yatağını değiştirerek güneydoğuya yöneldiğinden, Kuzey Bengal ırmaklarının yayla sularıyla bağlantısı kesil­miştir. Bu durum bölgedeki doğal akaçlama sistemini bozmuştur. Güneybatıdaki akar- sulann benzer biçimde birikintilerle tıkan­ması, bölgenin ekonomik yaşamında olum­suz bir etki yaratmıştır. Çittagong Tepeleri çevresindeki ovalarda akan Feni, Karnafuli, Sangu ve Matamuha- ri ırmakları genellikle batı ve güneybatı yönünde ilerleyerek Bengal Körfezine dö­külürler.

Bangladeş’te başlıca üç toprak türü görü­lür. Daha çok taşkın bölgelerinde rastlanan verimli yeni alüvyonlu topraklar soluk kah­verengi renkte, kumlu ve mikamsıdır. Te­beşirli killi bir balçıktan oluşan bu topraklar fosforik asit, azot ve humus bakımından zayıf, ama potas ve kireç bakımından zen­gindir. Barind ve Madhupur cangıllanndaki eski alüvyonlu topraklar koyu kahverengi­dir. Üçüncü türü oluşturan tepelik bölge topraklarında sık ormanlar yetişir. iklim. Bangladeş’te yağmur taşıyan rüz- gârlan, aşırı olmayan sıcaklığı ve son derece nemli havasıyla tipik muson iklimi özellikle­ri görülür. Genelde nisandan eylüle değin süren yaz mevsiminde en yüksek sıcaklıklar ile 36°C arasında değişir. Bangladeş’ in pek çok yerinde nisan en sıcak, ocak ise en soğuk aydır. Kış mevsimi kasımdan marta değin sürer.

Fırtına mevsimi olan haziran ve temmuz aylannda atmosfer basıncı bütün Bangla­deş’te en düşük düzeye iner. Kış aylannda kuzey ve kuzeydoğudan esen rüzgârlar yu­muşaktır. Mart ile mayıs arasında esen karayellerin hızı saatte 50-60 km’yi bulur.

Bangladeş bol yağış alır; batıdaki bazı yöreler dışında yıllık yağış genellikle 1.500 mm’nin üzerine çıkar. Silhet yöresinin ku­zey ve kuzeybatısında bu miktar 5.000 mm’ye kadar ulaşır. En çok yağış haziran­dan eylüle ya da ekim başlanna değin süren muson döneminde düşer. Yaz başlan ile muson mevsiminin sonlannda çok şiddetli fırtınalar görülür ve Bengal Körfezinde 6 m’yi aşan dalgalar oluşur. Bu fırtınalar 18. yüzyıldan bu yana (815 bini 1737, 1876 ve 1970’lerdeki üç büyük fırtınada olmak üze­re) 1 milyondan çok insanın yaşamını yitir­mesine yol açmıştır. Bitki örtüsü ve hayvan varlığı. Bangladeş’ in altıda biri ormanlarla kaplıdır. Bu orman- lann çoğu Çittagong, Çittagong Tepeleri, Silhet ve Khulna bölgelerindedir. Ayrıca Dakka ve Mimensingh bölgelerinde de ormanlar görülür. Bitki örtüsü genelde zengindir.

Bangladeş’te dört değişik bitki örtüsü böl­gesi vardır. Kuzeydoğu bölgesinde bambu ve rattan (tırmanıcı bir palmiye türü) orman- lan yer alır. Orta bölgede çok sayıda bataklık bitkileri bulunur. Kırmızı killi top­raklan olan Madhupur Ormanında kereste açısından tikağacmdan sonra gelen salağacı (Shorea robusta) yetişir. Brahmaputra Ir­mağının kuzeybatısı ile Padma Irmağının güneybatısındaki geniş ve düz ovada bitki örtüsünü ekilen bitkiler ve meyve bahçeleri oluşturur. Bu bölgenin en göz alıcı ağacı babula adıyla anılan akasyadır (Acacia ara- bica). Güneyde mangrov bitki örtüsüyle ayırt edilen Sundarbans bölgesi uzanır. Burada ticari bakımdan değerli birçok ağaç türü yetişir. Son derece bol olan çiçek türleri arasında ülkenin ulusal simgesi olan shapla (nilüfer), kadifeçiçeği, lotus, yasemin, sümbülteber ve çingülü (jaba) sayılabilir. Bangladeş’te 200 kadar memeli hayvan türü, 750 kuş türü, 150 sürüngen ve amfib­yum türü, 200 deniz ve tatlı su balığı türü vardır. Çittagong Tepelerinde ve Silhet’in kuzeydoğusunda sürüler halinde yaşayan filler bulunur. Çeşitli geyikler arasında barasinga ve sambar irilikleriyle dikkati çeker. Bangladeş’teki etçil hayvanlann en ünlüsü Bengal kaplanıdır. Sundarbans’ta yaşayan bu kaplanın boyu 3 m’ye ulaşır. Aynca bulutlu pars, tembel ayı, kara ayı, çakal, kuyruksüren gibi yırtıcı hayvanlara da rastlanır. Bengal şebeği ya da al yanaklı şebek Bangladeş’teki en yaygın maymun türünü oluşturur. Tiz sesi uğursuzluk belir­tisi sayılan karga, ülkenin her yanında bulunur. Bülbül, ötleğen, sinekkapan, mi- no, guguk, şahin, baykuş, yalıçapkını, ağaçkakan, boynuzgaga, akbaba, kartal, ibibik, balıkçıl, leylek, ördek ve yabanıl kazlar öteki yaygın kuşlardır. NÜFUS. Bangladeş nüfusunun büyük ço­ğunluğunu etnik ve dilbilimsel bir topluluk olan Bengalliler oluşturur. Hint-Ari dil öbeğine bağlı Bengali dilini konuşan Ben­galliler genellikle Müslümandır. Çittagong Tepelerinde Çakmalar, Marmalar, Tripura- lar (Tipralar) ve Mrolar gibi kabile toplu­lukları yaşar. Öteki bölgelerde de bazı küçük kabile topluluklan bulunur. Bunların büyük bölümü Budacılığa inanır. Halkın yüzde 99’unun konuştuğu Bengali dilinin dışında, kabilelerin özgün lehçeleri de var­dır. Nüfusun yüzde 12’sini oluşturan Hindu­lar çeşitli kastlara aynlmıştır. Asya’nın en yoğun nüfuslu ülkelerinden biri olan Bangladeş’te km2 başına 755 kişi düşer. Yıllık nüfus artış hızı yüzde 2,4’tür (1986-91). Doğum oranı binde 33, ölüm oranı ise binde 11,4’tür. Bebek ölüm oranı binde 98 gibi yüksek bir düzeydedir. Orta­lama yaşam süresi 56 yıldır. On beş yaşın altındakiler nüfusun yüzde 42’sini oluş­turur.

Yalnızca altı büyük kenti olan Bangladeş, Güney Asya’nın en az kentleşmiş bölgele­rinden biridir. Kentlerde yaşayanlann top­lam nüfus içindeki oranı ancak yüzde 25’i

bulmaktadır. En büyük kent olan Dakka’ nm 16 km uzağmdaki Narayanganj jüt sanayisinin merkezidir. Öteki önemli kent­ler Çittagong, Khulna, Mimensingh ve Racşahi’dir. Kasabalarda ve kentlerde evler genellikle bir ya da iki katlıdır. Kentlerdeki yapılar eski kent merkezlerinin çevresinde gelişmiştir. Sanayinin gelişmesi köylerden kentlere göçü hızlandırmıştır. Bangladeş’te 85 bin kadar köy vardır. Yağmur mevsiminde düzlük alanlar sular altında kaldığından evler genellikle yüksek yerlere yapılır. Karayollan çevresinde, taş­kın ovalarda, Silhet ve Çittagong bölgele­rinde küçük yerleşimler kesintisiz bir zincir gibi birbirini izler. Öteki yerlerde yerleşim­ler genellikle birbirinden uzaktır. Damlan sazlarla örtülü geleneksel bambu kulübeler arasında yer yer prefabrik evlere de rast­lanır.

EKONOMİ. Büyük ölçüde tanma dayanan Bangladeş ekonomisi merkezî planlamaya göre yürütülmektedir. 1989’da gayri safi milli hasıla (GSMH) 20 milyar ABD Dola- n’ydı; kişi başına GSMH ise ancak 180 ABD Dolan’m buluyordu. Yıllık büyüme hızı yüzde 3,5’tir.

Tarım. GSMH’nin yüzde 40’ını sağlayan tanm sektörü toplam işgücünün yarısından çoğunu banndınr. Toplam ekilebilir alanın çok büyük bölümü, başta pirinç olmak üzere tahıl ürünlerine aynlmıştır. Pirinçten sonra gelen başlıca tarım ürünleri, dış ticarette de önemli bir yer tutan jüt ve çaydır. Bangladeş dünya ham jüt üretimi­nin beşte birini karşılamaktadır. Öteki önemli tarımsal ürünler baklagiller, pata­tes, çeşitli yağlı tohumlar, kök bitkiler, şekerkamışı, tütün ve meyvedir. Geçmişte bütünüyle muson yağmurlarına bağlı olan tarım, günümüzde daha kararlı bir yapıya kavuşmuştur. Son yıllarda taşkın­ları önlemek ve kurak mevsimlerde su sağlamak için çeşitli sulama sistemleri geliş­tirilmiştir. Aynca ekonomik planlamayla yılda iki ya da üç hasat alınması ve gübre kullanımı desteklenmektedir. Kırsal kesimde, sığır besiciliğinin yanı sıra koyun, keçi, manda ve eşek yetiştirilir. Ülkedeki sayısız ırmaklar, kıyılar, özellikle de Bengal Körfezi haliçleri balıkçılık için çok uygundur.

Madenler. Bangladeş’in en zengin maden kaynağı doğal gazdır; bazı yerlerde ..ham petrol yatakları da bulunmuştur. Öteki önemli madenler deniz suyundan elde edi­len tuz, kireçtaşı ve kaolindir. Ayrıca ilme- nit, manazit ve zirkon içeren ağır mineralli kumlar, turbalar ve kömür yatakları da vardır. Petrokimya sanayisi, madencilik ve bunlara bağh sanayiler için gerekli olan madenler genellikle ithal edilir.

Sanayi. GSMH içindeki payı ancak yüzde 10’u bulan sanayi sektörü büyük ölçüde tanm ürünlerini ve ithal hammaddeleri işlemeye dayanır. Günümüzde elde edilen ham jütün yüzde 45’i ülke içinde işlenmek­tedir. Öteki önemli imalat ürünleri rafine petrol, çimento, gübre, haddelenmiş çelik ürünleri, ham çelik kütüğü, azot, rafine şeker, çay, pamuk ipliği ve kumaş ile çeşitli kâğıt ürünleridir.

Bangladeş 1971’de bağımsızlığa kavuştuk­tan sonra, Pakistan yönetimi sırasında özel sektörün kurduğu sanayi kuruluşlarının ço­ğunu devletleştirdi. Ama kalkınma planları­nın başarısızlığa uğraması üzerine, çay, jüt, dokuma ve kamu hizmetleri dışında kalan bütün sanayi sektörleri yeniden özel girişi­me açıldı. Sanayi kuruluşlarının çoğu aynı zamanda önemli bir liman olan Çittagong çevresindeki Kalurhat, Sholashahar ve Fa- ucdar Hat gibi sanayi bölgelerinde toplan­mıştır. Yakın zamanda bir tersanenin kurul­duğu güneybatıdaki Khulna, bir sanayi ve ticaret merkezi olarak gelişme yolundadır. Mimensingh’de pamuklu dokuma ve şeker fabrikaları vardır. Racşahi’de ipek, kibrit, kereste ve işlenmiş tanm ürünleri üretilir.

Dünyanın en uzun kumsalının (120 km) yer aldığı Bangladeş’in küçümsenmeyecek bir turizm potansiyeli vardır. Özellikle Çit­tagong ve Dakka çok sayıda yabancı turist çeken merkezlerdir.

Maliye ve ticaret. Bangladeş’in para birimi 100 paisa’ya bölünen taka’dır. Kalkınma için gerekli kaynaklar büyük ölçüde Dünya Bankası ve ABD’den alınan yardımlardan sağlanır. Ülkedeki yaşam pahalılığı 1975-80 arasında iki katma çıkmıştır. Bütçe gelirle­rinin üçte biri gümrük, tüketim, satış ve gelir (yüzde 9) vergilerine dayanmaktadır. Savunma giderleri toplam harcamaların beşte birine ulaşmaktadır.

Değer olarak ithalatın ancak üçte birini karşılayabilen ihracat ürünleri, hazır giyim eşyası, ham jüt ve jüt ürünleri ile post, deri eşya, çay, karides ve balıktan oluşur. İhra­cat yapılan başlıca ülkeler ABD, İtalya, İngiltere ve Japonya’dır. İthal ürünleri ma­kine ve ulaşım araçlan, kimyasal maddeler, yağlar, pirinç, ilaç, buğday, madeni yakıt ve yağlan kapsar. Bangladeş’in ithalat yap­tığı ülkelerin başında Japonya, ABD, Sin­gapur ve Hong Kong gelir.

Ulaşım. Ülkenin ulaşım sisteminin odağını kara ve demiryolu ağı oluşturur. Toplam uzunluğu 2.814 km’yi bulan demiryollan devlet tarafından işletilir. Aynca kamuya ait bir karayolu taşıma şirketi de vardır. Karayolu ağının yüzde 10’u asfalttır. Geliş­kin suyolları (8.320 km) ucuz taşımacılığın yanı sıra karayolu yapımının henüz ekono­mik olmadığı yerlere ulaşımı sağlar. Başlıca limanlar Çittagong ve Çhalna’dır. Dakka, Kurmitola ve Çittagong’da uluslararası ha- vaalanlan vardır.

YÖNETSEL VE TOPLUMSAL KOŞULLAR. Bangladeş görünüşte bir cumhuriyet olmak­la birlikte, bağımsızlık sonrasında ordunun siyasetteki egemenliği nedeniyle, demokrasi yolunda pek az gelişme göstermiştir. 1977’deki askeri darbeden sonra başkanlık sistemi ve parlamenter sistemin kanşımı bir yönetim biçimi benimsendiyse de, 1982′ deki darbeyle anayasa askıya alınarak iki meclisli parlamento dağıtıldı ve sıkıyönetim ilan edildi. Kurulan askeri düzende yetkile­rin büyük bölümü cumhurbaşkanının elin­de toplandı. 1986’da parlamento seçimleri yapıldı, ama yeni parlamento da 1987’de dağıtıldı. 1988’de yeni bir parlamento seçil­di. Cumhurbaşkanı Tuğgeneral Muham- med Erşad’ın 1990 sonunda istifaya zorlan­masından sonra Mart 1991’de yeni parla­mento seçimleri yapıldı ve demokratik reji­min yerleştirilmesine yönelik adımlar atıl­maya başladı.

Bangladeş’teki yargı sistemi büyük ölçüde Pakistan yönetimi sırasında yürürlükte olan ve kökeni İngiliz dönemine inen işleyişe dayanır. Yargı sisteminin başında, üyeleri devlet başkanınca atanan Yüksek Mahkeme yer alır. Ama 1975-90 arasındaki otoriter yönetim sırasında Yüksek Mahkeme’nin yetkileri sınırlanmıştır.

Eğitim sisteminin temeli de İngiliz yöneti­mi sırasında atılmıştır. Parasız olan ilköğre­tim zorunlu değildir. İlköğretim çağındaki çocukların yarısından azı okumaktadır. Ökuryazarlık oranı erkekler arasında yüzde 43, kadınlar arasında yüzde 22’dir. Dakka, Racşahi ve Çittagong üniversitelerine bağh 600 kadar yüksekokul vardır. Ayrıca Dak­ka yakınlarında Cihangirnagar Üniversite­si, Mimensingh’de Bangladeş Tanm Üni­versitesi ve Dakka’da Bangladeş Mühen­dislik ve Teknoloji Üniversitesi vardır.

Ülkede basın 1971’de sıkı bir denetim altına alınmıştır. Sendikalar 1976’da kapa­tılmıştır. Kuveyt, Umman ve Suudi Arabis­tan gibi ülkelerde çalışan çok sayıda Ban­gladeşli vardır.

Bangladeş’te halk sağlığını ve beslenme düzeyini geliştirmeye yönelik çalışmalar yürütülmektedir. Kentlerdeki büyük devlet hastanelerinin dışında kırsal bölgelerde de sağlık merkezleri vardır. Halk sağlığını tehdit eden başlıca hastalıklar sıtma, kolera ve tüberkülozdur.

KÜLTÜREL YAŞAM. Bangladeş’in zengin bir müzik geleneği vardır. İran, Arap ve Hint etkisi taşıyan klasik ve dinsel müzik türlerinin dışında, daha özgün bir nitelik taşıyan Bangladeş halk müziği de yaygındır. Yalın halk şarkıları büyük bir coşku ve canlılık taşır. Son yıllarda klasik müzik ve halk müziğini bağdaştırmaya yönelik dene­meler yapılmıştır. Kır yaşamının belirli yönlerini yansıtan halk dansları son derece özgündür.

Bangladeş’te resim sanatı oldukça yakın bir geçmişe dayanır. Bu alanda en tanınmış kişi, Bengal’deki 1943 kıtlığıyla ilgili resim- leriyle adını duyuran Zeynel Abidin’dir. Onun çabalarıyla 1947’den sonra bir res­samlar okulu doğmuştur.

Bangladeş edebiyatı kültürel mirası günü­müze taşıyan bir araç görevi yapmıştır. Kırsal kesimi anlatan şiir ve öyküleriyle tanınan Rabindranath Tagore, 1913 Nobel Edebiyat Ödülü’nü almıştır. Tagore’un “Al­tın Bengalimiz” şarkısı ulusal marş olmuştur. Toplumsal soranlan ve Bengal milliyetçiliğini işleyen şair Kazi Nazrul İslam da ünlü bir çağdaş edebiyatçıdır. Bangladeşli oyun yazar- lan önemli yapıtlar vermiştir.

TARİH. Bağımsızlık öncesi. İÖ 1000’lerde Sanskrit diliyle yazılmış yapıtlarda, bugünkü Bangladeş topraklannda var olan Vanga ya da Banga adlı çok eski bir delta krallığından söz edilmektedir. (Bengal adının buradan geldiği sanılmaktadır.) Sonraki yıllarda sü­rekli büyük devletlerin egemenliği altında kalan Bengal, İÖ 4. yüzyılda Maurya İmpa- ratorluğu’na bağlandı ve Budacılığın etkisi altına girdi. Magadha Devleti’ni yöneten Gupta hanedanının İS 4. yüzyılda ele geçirdi­ği yörede, 750-1200 arasında yerel Palas hanedanlan hüküm sürdü. Bu arada 10. yüzyıla doğru Hinduluk egemen hale geldi.

Hindistan’ın kuzeyine yönelik Müslüman akınlan da 10. yüzyıl sonunda başladı. Bir Memlûk hanedanının 1206’da kurduğu Del­hi Sultanlığı’na bağlanan Bengal, 1338’de bu devletten aynldı ve 1576’da Babürlülerin egemenliğine girinceye değin bağımsız yaşa­dı. Bu sırada Avrupalı tüccarlar da yöreye girmeye başladı. 1651’de Bengal’de bir ticaret merkezi kuran İngiliz Doğu Hindis­tan Kumpanyası, Hint-Türk İmparatorlu- ğu’nun zayıflamasından yararlanarak bölge­deki askeri harekâtlarını genişletti. Kum­panyanın bölgeye atadığı ingiliz komutan Robert Clive, Plassey Çarpışması’nda (1757) Bengal neyab’ını (mülki amir) yenil­giye uğratarak, İngiliz çıkarlannı gözeten bir kişiyi başa geçirdi. Kumpanya 1765’te de Bengal’de vergi toplama yetkisini aldı. Böy­lece İngiliz egemenliği dönemi başladı.

İngilizlerin izlediği sömürgeci politikalar, halkı büyük bir yoksulluğa düşürdü. Yerel el sanatları, muslin ve makine sanayisi İngiliz mallarının ülkeye girmesiyle yıkılır­ken, doğal kaynaklar da büyük ölçüde kurutuldu. İngilizlerin Müslümanlar ile Hindular arasında körüklediği düşmanlıklar sonucu, Müslümanların ayrılma yönündeki baskılan yoğunlaştı. İngilizler 1905’te böl­geyi ikiye ayırarak Müslümanların çoğun­lukta olduğu Doğu Bengal yönetim birimini oluşturdular. Ertesi yıl Dakka’da Müslü­man haklarını savunmayı amaçlayan Müslü­man Birliği örgütü kuruldu. Hindulann gösterdiği aşırı tepki üzerine, İngilizler 1912’de bölgeyi yeniden birleştirdiler. Ama düşmanlıklar kesilmedi.

1947’de İngilizlerin yanmadadan çekilme­siyle bağımsız Hindistan ve Pakistan devlet­leri kuruldu. Farklı bir dil ve kültürü olan Doğu Bengal, Doğu Pakistan eyaleti olarak binlerce kilometre uzaktaki Pakistan’a bağ­landı. Jüt ve çay ihracatıyla ekonomiye önemli katkıda bulunan Doğu Pakistan, yö­netimin izlediği aynmcı politika nedeniyle ekonomik bakımdan Batı Pakistan’ın çok gerisinde kaldı. 1960’Iarda Avami Birliği başkam Şeyh Mucibü’r-Rahman’ın önderlik ettiği özerklik hareketi giderek yükselmeye başladı.

1970’te artan gerginlikler General Yahya Han’ın sıkıyönetim ilan ederek devlet baş­kanlığını üstlenmesine yol açtı. Aralıkta yapı­lan genel seçimlerde Avami Birliği mecliste çoğunluğu sağladı. Batı Pakistan’a aynlan sandalyelerin büyük bölümünü de Zülfikâr Ali Bhutto’nun başkanlık ettiği Halk Partisi kazandı. Mucibü’r-Rahman’ın Doğu Pakis­tan’a dış politika dışında tam bağımsızlık verilmesi yönündeki ısrarlı tutumu karşısında Bhutto meclisin toplanması yoluna gitti. Bu­nun üzerine anayasanın hazırlanması için 100 günlük süre vermiş olan Yahya Han, 1 Mart 1971’de meclisi süresiz olarak kapattı. Muci- bü’r-Rahman, bu gelişmeye Doğu Pakistan’­da genel boykot ve grevle karşılık verdi. Eylem halkın tam desteğini kazandı. Mart ortalanndaki uzlaşma çabalan sonuçsuz kalan Yahya Han, Batı Pakistan askerleriyle Doğu Pakistan’ı işgale girişti. Mucibü’r-Rahman ve pek çok arkadaşı tutuklandı. Hindistan’a sığınan bazı Avami Birliği önderleri orada Bangladeş adı altında bağımsız bir devlet kurduklarını açıkladılar. Doğu Pakistan’da iç savaş sürerken milyonlarca insan Hindistan’a sığındı. Sonunda Hindistan birlikleri Doğu Pakistan’a girerek Batı Pakistan ordusunu

çekilmeye zorladı ve yeni Bangladeş devleti 16 Aralık 1971’de Mucibü’r-Rahman’ın baş­kanlığında resmen kuruldu. Bağımsızlık sonrası. İç savaş Bangladeş’te olağanüstü bir yıkıma neden olduğu gibi,

siyasal istikran da büyük ölçüde bozdu. Yeni yönetim ekonomik kalkınma için Bir­leşmiş Milletler’den, SSCB’den ve başka bazı ülkelerden ekonomik yardım alma yoluna gitti. Ama devlet yönetimindeki deneyimsizlikler nedeniyle sorunların üste­sinden gelemedi. 1974’te pek çok yetkiyi kendisinde toplayan Mucibü’r-Rahman, gi­derek baskıcı bir tutuma yöneldi. Ülkede huzursuzluk artarken, Mucibü’r-Rahman ve ailesiyle ilgili yolsuzluk iddialan da yaygın­laştı. 15 Ağustos 1975’te hükümetteki ba­kanlardan Kondakar Müştak Ahmed’in ön­derlik ettiği bir darbe sonunda Mucibü’r- Rahman ailesiyle birlikte öldürüldü. Bunu subaylar arasında süren bir iktidar mücade­lesi izledi.

Kasım 1975’te ikinci bir darbe gerçekleşti­ren General Ziyaü’r-Rahman Bangladeş’in “güçlü adamı” haline geldi. Mucibü’r-Rah- man’ın birçok politikasını değiştiren Ziya, Hindistan’dan uzaklaşarak bağımsızlık ön­cesindeki görevlileri yeniden yönetime ge­tirdi. Mayıs 1977’de yapılan göstermelik bir referandumda halkın yüzde 99’unun oyunu aldı. Ordu içindeki radikal subaylann 2 Ekim 1977’de giriştiği darbeyi kısa sürede bastırdı.

Ziya, 3 Haziran 1978’de cumhurbaşkanlı­ğına seçildikten sonra, eski Müslüman Bir­liği üyesi sağcılan da içine alan geniş tabanlı Bangladeş Milliyetçi Partisi’ni (BJD) kur­durdu. Bu parti 18 Şubat 1979’daki seçim­lerde Birleşik Cephe (GOJ) karşısında ezici bir çoğunluk elde etti. Ziya, 1975’ten beri süren sıkıyönetimi kaldırdı ve dış yardıma dayanan bir tanmsal kalkınma programı başlattı. Çin, ABD ve Müslüman ülkelerle ilişkilerini geliştirmeye özen gösterdi.

30 Mayıs 1981’de Çittagong’da General Manzur Ahmed’in başında bulunduğu bir grup subay tarafından öldürülen Ziya’nın yerine yardımcısı Abdüssettar geçti. 15 Kasım’da cumhurbaşkanlığına seçilen Ab­düssettar, ülkede denetimini sağlamlaştır­mak amacıyla bir Ulusal Güvenlik Konseyi oluşturdu ve başına General Hüseyin Mu- hammed Erşad’ı getirdi. General Erşad 24 Mart 1982’de Abdüssettar’ı devirerek sıkı­yönetim ilan etti ve yasama, yürütme ve yargıçlan atama yetkilerini elinde topladı. Bağımsızlıktan sonra devletleştirilmiş sana­yileri özel sektöre devreden Erşad, yabancı yatırımlan özendirerek ithalatı denetim al­tına aldı. SSCB’ye karşı sert bir tutum takındı; buna karşılık Çin’le ticari ilişkileri geliştirdi. İzlediği baskıcı politikalar ve ekonomik bunalım ülkede genel bir hoşnut­suzluk yarattı. Muhalefetin baskısı üzerine parlamenter sisteme geçiş sözü verdiyse de, bunu sürekli erteleme yoluna gitti. 21 Mart 1985’te yapılan referandumda cumhurbaş­kanlığında kalması onaylandı.

Erşad, yönetimini meşrulaştırmak için, parlamento seçimlerini Mayıs 1986’da yap­tı. Kurduğu Ülusal Parti seçimlerde 330 sandalyenin 210’unu kazandı. Ekimde yapı­lan cumhurbaşkanlığı seçimlerini muhalefet partileri boykot etti. Erşad oylann yüzde 84’ünü alarak görevde kaldı. Ülkenin karşı karşıya olduğu ekonomik güçlüklere muha­lefet partilerinin düzenlediği gösteriler ve grevler de eklenince, Erşad Aralık 1990’da istifa etmek zorunda kaldı, ardından da tutuklandı. Yargılanarak 10 yıl hapis ceza­sına çarptırıldı. Şubat 1991’de yapılan se­çimleri Ziyaü’r-Rahman’ın kansı Halide Ziya’nın önderliğindeki Bangladeş Milli­yetçi Partisi kazandı. Halide Ziya eylülde başbakan olarak göreve başladı. 15 Eylül’ de yapılan referandumda ise cumhurbaşka­nının yetkilerinin kısıtlanması Bangladeşli­lerin büyük çoğunluğu tarafından kabul edildi. Böylece ülke uzunca bir aradan sonra yeniden parlamenter sisteme geri döndü.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.