Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Özellikleri

Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Hakkında Bilgi, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin Amacı

Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Kurtuluş Savaşı’ndaki direniş örgütlerinin en önemlisi. Eylül 1919’da Sivas Kongresi’nde kurulmuş, Kurtuluş Sa­vaşı döneminde mecliste ve hükümetlerde egemen olmuştur.

Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kökleri, Vilayat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti dönemine uzanır. Söz konusu örgüt, Mondros Mütarekesi’nin 24. maddesinin Vilayat-ı Sitte’yi (Doğu Anadolu’daki altı vilayet: Mamure- tü’l-Aziz, Erzurum, Diyarbakır, Van, Bitlis ve Sivas) her an işgal tehdidi altında tutması üzerine, şair Süleyman Nazif önderliğinde, İstanbul’da kurulmuştu. İlk aylarda önemli bir varlık gösteremeyen örgüt, Cevat Dursunoğlu aracılığıyla Erzurum’da bir şube açınca canlandı. Ülkedeki siyasal koşulların ağırlaşmasından, Ege’nin Yunanlılarca fii­len işgal edilmesinden sonra Erzurum’daki şubenin önde gelenleri, bölge çapında bir kongre toplanmasını ve sorunların ele alına­rak çözüm araştırılmasını kararlaştırdılar. Kongreye Trabzon’daki Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin delegeleri de çağırıldı. Aynı günlerde Mustafa Kemal de yakın arkadaşlarıyla birlikte Erzurum’day­dı. Böylece, 23 Temmuz 1919’da toplanan kongre yan ulusal bir nitelik kazandı. İki hafta kadar süren çalışmalar sonunda Trab­zon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti ile Vilayat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti Erzurum şubelerinin feshi, bunların yerine Şarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurulması kararlaştırıldı. Cemiyet doğuda örgütlenme çalışmalarının yanı sıra, en kısa zamanda Sivas’ta ulusal nitelikli bir genel kongre düzenlen­mesi görevini de üstlendi. Bu amaçla Kars Milli Şura Hükümeti’yle, o zamana değin Ege’de toplanmış olan kongrelerin yönetici ve delegeleriyle, Trakya-Paşaeli Müdafaa Heyet-i Osmaniyesi ile ilişki kuruldu.

İstanbul Hükümeti’nin engel olma çabalarına karşın, Sivas Kongresi 4 Eylül 1919’da toplandı. Kongreye, Erzurum Kongresi’nin seçtiği delegelerle birlikte, 35’i aşkın delege katıldı. Bir hafta kadar süren ve yoğun tartışmalara sahne olan kongre sonunda, ülke çapındaki direniş örgütlerini birleştirici kararlar alındı: O ana değin kurulmuş ve mücadele etmekte olan bütün yerel örgütler Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Ce­miyeti adı altında birleşecek ve bu yerel örgütlerin her biri, cemiyetin birer şubesi haline geleceklerdi. Örgütün en üst yönetim organı, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hu­kuk Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesi olacaktı; bu organın üyeleri de şu adlardan oluşuyor­du : Mustafa Kemal, Hüseyin Rauf Bey (Orbay), İzzet Bey, Raif Efendi, Servet Bey, Şeyh Fevzi Efendi, Bekir Sami Bey (Kunduk), Sadullah Efendi, Hacı Musa Bey, Kara Vasıf Bey, Mazhar Müfit Bey (Kansu), Ömer Mümtaz Bey, Hüsrev Sami Bey (Gerede), Hakkı Behiç Bey (Bayiç), Ratipzade Mustafa Bey ve Refet Bey (Bele).

Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti başlangıçta bir dernekler federas­yonu özelliği gösteriyor, tek tek dernekler yerel ve bölgesel özelliklerini koruyorlardı. Tüzükte yer alan ana ilkeler Misak-ı Milli’yi ilan ediyor, ayrılıkçı Rum ve Ermeni giri­şimlerine karşı çıkıyor, halifeliği ve sultanı korumak için toplu direniş gereğini belirtiyordu. Derneğin her türlü fırkacı akımlar­dan uzak duracağı belirtilerek, İttihat ve Terakki’nin devamı olmadığı vurgulanı­yordu. Ancak cemiyetin örgütlenmesinde eski İttihat ve Terakki üyelerinin önemli katkılan olmuştu. Anadolu ve Rumeli Mü­dafaa-i Hukuk Cemiyeti şubeleri ordu ve mülki idareyle yakın ilişkiler içinde olup adeta iç içe geçmişlerdi. Şubelerde yerel eşrafın da önemli bir ağırlığı vardı.

Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, şubelerinin yönetimindeki Kuvayı Milliye milislerinden ve ordu birliklerin­den oluşan bir askeri kuvvete sahipti. Baskı grubu işlevi görerek İstanbul’da Damat Ferid Paşa kabinesini düşürmeyi başarmış, İstanbul Hükümeti’ne bir meclis oluşturul­ması ve seçim yapılması için baskı yapmış ve bunda başarılı olmuştu. Ayrıca Kuva-yı Milliye’ye yakın Ali Rıza Paşa hükümetinin kurulmasını sağlamıştı. 1919 sonundaki Meclis-i Mebusan seçimlerinde de cemiyet büyük başan elde etti. Mecliste Felah-ı Vatan adlı, cemiyete yakın bir grup oluştu­ruldu, Misak-ı Milli oybirliğiyle kabul edildi (28 Ocak 1920). İstanbul’un İtilaf Devletleri’nce işgalinden sonra, 18 Mart 1920’de son Meclis-i Mebusan kapatılınca Mustafa Ke­mal, Cemiyet Heyet-i Temsiliyesi adına, olağanüstü yetkilere sahip bir meclisi Anka­ra’da toplantıya çağırdı. Böylece 23 Nisan 1920’de ilk TBMM’nin toplanmasıyla, Ana­dolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti yönetime fiilen el koymuş oluyordu.

Cemiyet 10 Mayıs 1921’de mecliste bir grup kurdu. Baştan beri mecliste çoğunluğa sahip olan bu grubun başkanı Mustafa Kemal’di. Cemiyetin, özellikle de Mustafa Kemal’in etkisinin artmasına tepki olarak Temmuz 1922’de mecliste ikinci bir grup kuruldu. Bu nedenle, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti grubuna Birinci Grup da denir. Cemiyet daha sonra, 11 Eylül 1923’te Halk Fırkası’na dönüştürüldü. Anadolu ve rumeli müdafaa-i hukuk cemiyetinin amacı,

3 yorum

irem için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.